‘Ekolojik anayasaya ihtiyaç var’

İstanbul’un dört bir yanında yükselen dev bina ve gökdelenler, insan yaşamını olumsuz etkiliyor. Günden güne artan bu gökdelen ve yüksek binalar, rüzgâr koridorlarını da kapatma tehdidi ile karşı karşıya bırakıyor. Kapanan rüzgâr koridorları ile şehrin nefes alması engellenirken, azalan yeşil alanlar da insan yaşamını olumsuz yönde etkiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “iyileştirme” olarak sunduğu Kabataş Martı Projesi, Bebek Sahil Hattı, Haliç Sahil Projesi vb. projeler ise, bu sürecin hızlanmasına neden oluyor. Hayata geçirilmek istenen bu projelerin iptal davaları devam ederken, boğazın temiz havasından faydalanmak için uzak semtlerden gelen yurttaşlar, deniz kenarları ve şehir merkezlerinde nefes alabilecekleri park ve bahçelerin az olmasından da şikayetçi. TMMOB Çevre Mühendisleri Şubesi’nden Mühendis Kübra Ayçiçek, İstanbul’un “büyük bir şantiye”ye benzetildiğini vurgulayarak, kentte olası depremde neredeyse toplanma alanının kalmadığını belirtti. Ayçiçek, “Avrupa standartlarına göre, kişi başına yüzde 9 yeşil alan düşmesi gerekiyor. Bizim araştırmamıza göre ise, İstanbul’da yüzde 6, fakat Avrupa’dan gelen gözlemcilere göre ise yüzde 2’dir” dedi. Ayçiçek, İstanbul’un daha yaşanabilir bir şehir olması için çözüm önerilerini ise, şöyle sıraladı: “Bir şehri yönetirken, neye öncelik verirseniz ona göre projeler üretirsiniz. Sizin önceliğiniz ekonomi ise ve bu halkı tanımlamıyorsa, büyük şirketleri tanımlıyorsa o zaman onlardan yana tavır alırsınız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçimi odur. Biz mimarlar olarak, nüfus planlamasına gidilmesini istiyoruz. Diğer şehirlere teşvikler sağlanıp tersine göç sistemi oluşturulmalıdır. Şehir kuzeye doğru değil, doğu batı ekseninde büyütülebilir. Tarihi şehrin silüetinin bozulmaması gerekiyor. Kıyı şeridi için insanların kullanımına açık projeler üretilmelidir. Çözüm iktisadi değil. Ekolojik olmalı. Ekolojik anayasaya ihtiyaç var.”

İSTANBUL

EN SON EKLENENLER