‘F-16’nın bir seferlik uçuş maliyeti yüzbinlerce çam fidanı eder’

Kürt illerindeki bombardıman ve çatışmalar sonucu binlerce hektar ormanlık arazi yok oldu. Bir F-16’nın bir saatlik uçuş maliyetinin yüzbinlerce çam fidanına denk geldiğini belirten ekolojistler, savaşa ayrılan bütçenin insana ve doğaya ayrılması gerektiğinin altını çizdi.

Her yıl ortalama 4 bin orman yangının yaşandığı ülke genelinde 10 bin hektar ormanlık alan zarar görüyor. Ege ve Akdeniz’in yanı sıra orman yangınlarının yaşandığı bir diğer bölge de askeri operasyonların sürdüğü Kürt kentleri. Çatışmalarda ağaçların ve bitkilerin yanı sıra doğada yaşayan hayvanlar da zarar görürken, bu konuda yeterli çalışma imkanı neredeyse yok denecek düzeyde.

RAKAMLAR ÇELİŞKİLİ, TAHRİBAT BÜYÜK

Dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, HDP’li Pervin Buldan’ın 2010’da sunduğu soru önergesine verdiği cevapta, 5 bin 649 hektar ormanlık alanın yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip edildiğinden bahsetse de gerçek rakamların söylenenlerin çok üstünde olduğu tahmin ediliyor. Temmuz 2015’te başlayan çatışmayla birlikte yeniden başlayan orman yangınlarına dair Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin açıkladığı verilere göre ise, 2015 Temmuz-Eylül ayları arasında sadece Dersim’de 14 yangın çıktı.

F-16’NIN BİR SAATLİK MALİYETİ

İnsanların yanı sıra doğanın katliamına sebep olan 40 yıllık savaşta bir F-16’nın bir saatlik uçuşu 25 bin doları buluyor. Bombardımana çıkan uçakların yüklü mühimmat maliyeti ise 65 bin dolar olarak hesaplanıyor. Bu durumda her uçağın 1 saatlik bombardıman maliyeti, TL cinsinden karşılığı minimum yaklaşık 85 bin TL ile 250 bin TL arasında değişiyor. Bir çam fidanının maliyetinin ise 3 lira olduğu düşünüldüğünde insanları, doğayı ve hayvanları katleden bomba maliyetinin yüzbinlerce çam ağacı fidanına denk düştüğü gözler önüne seriliyor.

‘SAVAŞA HARCANAN MALİYET VE DOĞA TAHRİBATI’

Yaşanan savaş ile birlikte ortaya çıkan tahribat ve maliyeti değerlendiren Ekolojist Sergen Sucu, “Bir savaş uçağının 250 bin TL’lik maliyeti ve bu maliyetle sonuçlanan doğa katliamı toplumsal sosyoloji ve psikolojik açıdan saldırıların bununla birlikte gelişen doğa tahakkümü ve doğadaki tahribat, insan sağlığına insan yaşamına ve ekolojik yaşama çok büyük bir negatif pratiktir. Bu negatif pratik yaşamı ve bizi oldukça etkilerken aynı zamanda ekonominin de çökmesine ve savaş bazlı olmasına neden oluyor” dedi.

‘SAVAŞ YERİNE İNSANA HARCANSA…’

“Doğaya bu bombalarla birlikte fosfat, buna benzer kimyasal maddeler nüksediyor” diyen Sucu, kimyasal maddeye maruz kalan toprağın durumuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bu kimyasal maddeleri toprağın atabilme olasılığı ve toprağın atabilme durumu oldukça azdır. Bunun sonucunda toprak toksit etkiye maruz kalır. Zehirli etki ile birlikte yağmur yağar. Yağmur suyu ile birlikte su derelere karışır. Derelerden coğrafyalara dolaşır, üzerindeki her şeyle birlikte her coğrafyaya zarar, zehir, ziyan olarak geri döner. Hem maliyetlidir. Hem dönüşümü zordur. Hem de kalıcıdır kalıtsaldır. Her bir savaş uçağının kalkışına harcanan 250 bin TL yerine bu parayı ‘Türkiye Komünal Tarım’ diye bir tarıma harcasa bugün Türkiye açlık sınırı ile karşılaşmayacak. Bugün halk tarımı desteklense açlık sınırı ile karşılaşmayacağız. Halk için emek üretilecek mekanizmalar yaratılsa bugün bu durum ile karşılaşmayacağız” diye kaydetti.

‘YETER Kİ İNSAN MÜDAHALE ETMESİN’

Türk savaş uçaklarının sürekli önemli doğal güzelliklere sahip Kandil’i, Lice’yi ve daha bir çok bölgeyi bombaladığına dikkat çeken Sucu, dünyadaki ekosistemin birbirine bağlı olduğunu, “Ekosistem Kürdistan ile birlikte dönüyor. Türkiye ile de birlikte dönüyor. Almanya, Norveç Amerika birlikte dönüyor. Bu dünya üzerindeki toprak parçaları ve su ile hareket ettiği için bu savaştan tüm kıtalar ve halklar etkilenecektir. Buradan bakılınca doğanın bizim ekeceğimiz çama da ihtiyacı yok. Doğanın ihtiyacı olan tek şey erkek eril tahakkümcü uygulamaların biran önce ortadan kalkmasıdır. Bu uygulamalar ortadan kalktığı vakit doğa çamını da kendisi yetiştirir, çınarını da kendisi yeşertir. Doğanın bunu yapacak gücü kapasitesi var. Sadece insanın doğaya müdahale etmemesi ve tahakküm etmemesi gerekiyor” dedi.

‘FİDAN EKMEK TAHRİBATI ENGELLEMEZ’

Ağaç fidanı ekmenin tahribatı engellemeye yetmeyeceğini belirten Sucu, şöyle devam etti: “Tabi ki ağaç ekmek savaştan çok çok daha iyidir. Ama bizim bu anlamda bir ağacı ekme ihtiyacımız yok. Fidan kültürü zaten kapitalist bir kültürdür ve sermaye elindedir. Sermaye fidan üretir ve fidanı satar. Oysa ki fidanın asıl sahibi topraktır. Toprakta tohum olarak zaten vardır. Bir çamın maliyeti 3 TL’dir evet ama böyle bir şeye ihtiyaç yok. Zaten doğa ve toprak yapıyor.”

‘BÜTÇE SAVAŞA DEĞİL, İNSAN VE DOĞAYA AYRILMALI’

Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü Tuncay Karaçorlu da, ülkenin eşsiz doğasının tüm canlılar ile ayrılmaz bir bütün olduğunu belirterek, ülkenin doğal kaynakları ve bitki örtüsünün korunması ve yaşatılmasının her şeyin üzerinde olduğunu söyledi. Doğaya ve topluma ayrılması gereken kamusal kaynakların, doğayı yok eden uygulamalara ayrıldığını ifade eden Karaçorlu, savaş ve rant projeleri nedeniyle doğanın ve ekolojik yaşamın talan edildiğini söyledi. Karaçorlu, savaşa ayrılan bütçe ile daha fazla yeşil alan yaratılabileceğini ifade ederek, savaş bütçesinin doğaya ve insana ayrılması gerektiğinin altını çizdi.

Ruken Demir / Cihan Başakçıoğlu – dihaber

EN SON EKLENENLER