Henüz ilacı ve aşısı bulunmayan Koronavirüs’ün bilinmeyenleri

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılmaya başlayan yeni koronavirüs tüm dünyanın teyakkuza geçmesine yol açtı. 2019-nCoV olarak adlandırılan bu yeni virüs, öksürük, boğaz ağrısı yanı sıra, yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve solunum yetmezliği yakınmaları ile kendisini gösteriyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke; hastalığın henüz etkili herhangi bir ilacının ve aşısının olmadığını belirterek bilinmeyen yönlerini anlattı.

Koronavirüslerin (CoV), soğuk algınlığı ve geçmiş yıllarda ortaya çıkan Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ile Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesi olduğunu vurgulayan Büke bu tür koronavirüslerin alt solunum yollarına ilerleyerek zatürre yani pnömoni ile seyrettiğini de sözlerine ekledi.

Koronavirüsler deve, yarasa, kedi ve yılan gibi çok çeşitli hayvan türlerinde de bulunabilen virüslerdir. Hayvanlardan insanlara bulaşabilir ve insanlar arasında da bulaş devam eder. Bunun örnekleri MERS CoV ve SARS CoV’lerde görüldü. Tıpkı mevsimsel grip gibi kuluçka süresi 5-14 gün olan virüsün belirtileri, ateş, titreme, öksürük, solunum güçlüğü baş, boğaz, kas ağrısı, şeklinde görülebiliyor.

HENÜZ İLAÇ TEDAVİSİ YOK

29.01.2020 tarihi itibarı ile hastalığın görüldüğü kişi sayısının 6 bine ve hayatını kaybeden kişi sayısının da 136’ya ulaştığını bildiren Prof. Dr. Çağrı Büke hasta sayısının artışta olduğunu ancak yaşamını kaybeden kişi sayısının mevsimsel gribe bağlı yaşamına kaybedenlere göre daha az olduğunu söyledi. Şu ana kadar ülkemizde bu yeni koronavirus ile enfekte olmuş olguya rastlanmadığını belirtti.

Hastalığın henüz herhangi bir antiviral ilaç tedavisi bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. Çağrı Büke: “Dünya nüfusunun çok büyük bir kesiminde solunum yolu enfeksiyonları şeklinde, hafif olarak atlatılabiliyor. Burada asıl önemli olan nokta grip için de koronavirüsleri enfeksiyonları için de dikkat edilmesi gerekenlere uymaktır. Yatak istirahati, dengeli beslenme, bol sıvı tüketimi çok önemlidir. Vücudun bağışıklık sistemini artıracak bir takım faktörler var. Örneğin B6, B12, D vitamini, Selenyum gibi vitamin ve mineraller vücutta eksikse alınması çok önemlidir. C vitamininin ise sonbahar aylarından itibaren gıdalardan alınması bu tür hastalıklar görüldüğünde semptomların süresini kısaltmada etkisi vardır. Yoksa hastalık olduğunca C vitamini almanın ne semptomlar üzerinde ne de şiddetini azaltmada çok etkisi yoktur” diyor.

RİSK GRUBU DIŞINDA ATEŞİ DÜŞÜRMEK HASTALIĞI UZATIR

Risk grubu olarak ifade edilen çocuklar, yaşlılar, hamileler, kronik kalp, kronik akciğer ya da nörolojik hastalığı olanlarda yüksek ateşin mutlaka düşürülmesi gerekiyor. Ancak viral enfeksiyonlarda bu risk grupları söz konusu değilse ateşi düşürmenin aslında o hastalığı uzattığının altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke, ateşin, şiddetli baş, kas ve eklem ağrısına yol açtığını ama hasta bu ağrılara dayanabiliyorsa böyle durumlarda hastalık süresinin bir-iki gün kısalabileceğini de ifade ediyor.

TERMAL KAMERALAR ÖNEMLİ AMA YETERLİ DEĞİL

Koronavirüsü nedeniyle, Sağlık Bakanlığı tarafından İstanbul Havalimanı’nda Çin’den gelen yolcuları termal kamera ile tarayarak vücut ısısı 38 ? üstündeki kişilerin takibe alınmasının önemli ama yeterli olmadığını işaret eden Prof. Dr. Çağrı Büke, sözlerine şöyle devam etti:“Kişi eğer hastaysa ve bir başka ülkeye giriş yapmak istiyorsa 2 saat önceden ateş düşürücü içerek rahatlıkla termal kameradan fark edilmeden ülkeye giriş yapabilir. Bundan dolayı termal kamera tek başına yeterli olmayabiliyor. Dolaysıyla kişinin özellikle son 14 gün içerisinde özellikle Çin’e seyahat edip etmediği bilgisi ve böyle bir durum varsa muayeneden geçirilmesi kontrolü artırmak açısından önemli ve gereklidir diyor.

KORUNMAK İÇİN; MASKE TAKIN VE EL SIKMAYIN

Koronavirüsler için özel bir korunma önlemi bulunmadığını da Büke, burada genel korunma önlemlerinin mevsimsel gripteki korunma önlemleri ile benzer olduğunu ve özellikle risk grubu olarak görülen yaşlıların ve kronik hastalığı olanların kalabalık ve kapalı ortamlara girmekten kaçınmaları gerektiğini söylüyor ve şunları da ekliyor: “Kişi çalışıyorsa, kalabalık ortamlara girmesi zorunluysa maske takmalı. El temizliği de büyük önem taşıyor. Elleri gün içinde sık yıkaması, ağza ve buruna değdirilmemesi gerekiyor. Dengeli beslenmek ve hazır gıdalardan uzak durmak da önem taşıyor”

EN SON EKLENENLER