Nükleer Santral’e teşvikin altında silahlanma mı yatıyor?

Nükleer enerji yatırımlarının öncelikli hale getirilmesine tepki gösteren Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan, “Hem pahalı, hem de bu kadar zararlı bir enerji santralinde ısrarın altında nükleer silahlanma mı yatıyor” diye sordu. Mersin eski Baro Başkanı Alpay Antmen ise, “Enerji açığıyla ilgili Nükleer Santrale ihtiyacımız yok” dedi.

Bakanlar Kurulu, “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda” değişiklik yaparak, nükleer enerji yatırımlarını “öncelikli yatırım” kapsamına aldı. Yayınlanan kararla yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, sigorta primi desteği, yatırım yeri tahsisi ve faiz desteğinden yararlanmasının yolu açıldı. Nükleer Santral için teşvik üstüne teşvik verilmesine tepki gösteren Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan, Nükleer Santral için 2016 yılında Rusya ile anlaşma yapıldığını hatırlattı. Nükleer Santralin verilen mücadele sonucu açılan davalar yüzünden 7 yıldır ilerlemediğini dile getiren Uğurhan, “Yapılan anlaşmaya göre 2015 yılında ilk reaktör bitmiş olacak ve faaliyete geçecekti ancak. Hem alanda beklenenin dışında düzenlemeler çıkması hem de açtığımız davalardan kaynaklı bir türlü bir ilerleme kaydedilemedi” dedi.

‘TEŞVİK ÜSTÜNE TEŞVİK VERİYORUZ’

Nükleer Santral ile ilgili yasal sürecin devam ettiğini hatırlatan Uğurhan, “Yasal sürece rağmen taş ocakları adı altında santralde aslında inşaat başlamış durumda” diye konuştu. Nükleer Santralin kurulmasının planlandığı bütçeyi aştığını söyleyen Uğurhan, Rusya’da yaşanan ekonomik krizin buna izin vermediği, bir taraftan hükümetin bir an önce bitirilmesine yönelik baskılarını arttırdığına dikkat çekti. Teşvik yasasının 2016 yılı Ağustos ayında gündeme geldiğini hatırlatan Uğurhan, “Neredeyse Ağustos’tan bu yana tartışılan teşvik tartışmaları şekillenerek, geçtiğimiz günlerde resmi gazetede yayınlandı. 2010 yılında yapılan antlaşmada Rus şirketini zaten teşvik etmiştik. Yani biz onlara ‘siz bu santrali yapın, bitirin biz sizden 10 yıl boyunca alım garantisi veriyoruz’ dedik” ifadelerinde bulundu.

NÜKLEERDE ISRARIN SEBEBİ NÜKLEER SİLAHLANMA MI?

Dünyanın yenilenebilir enerjiye dönüş yaptığını; fakat Türkiye’de ısrarla Nükleer Santral yapılmak istenmesine bir türlü anlam veremediğini söyleyen Uğurhan, şöyle devam etti: “Dünyada 2050 yıllarına kadar 10 ila 15 Nükleer Santral kalacağı öngörülüyor. Dünya atıkları olmayan enerjiye dönerken, biz ülke olarak teşvik üstüne teşvik vererek, santral yapmaya çalışıyoruz.” Türkiye’nin bu enerji yönteminde ısrar etmesine bir türlü anlam veremediklerini kaydeden Uğurhan, Nükleer Santralin hem pahalı hem de bir o kadar verimli olmayan bir enerji olduğunu kaydetti. Nükleer Santrallerde aynı zamanda nükleer silahlar için gerekli ham maddeler de üretildiğine dikkat çeken Uğurhan, “Hükümet yetkililerinin bu enerji türünde bu kadar ısrar etmesi akıllara başka sorular getiriyor?” dedi.

“Santralin bir an önce yapılması için ısrarla teşvik verilmesinin altında ne yatıyor?” diye soran Uğurhan, “Hem pahalı, hem de bu kadar zararlı bir enerji santralinde ısrarın altında nükleer silahlanma mı yatıyor” şeklinde konuştu.

‘AKKUYU’DA SU ISINACAK’

Mersin eski Baro Başkanı Alpay Antmen de, “Mersin’deki Nükleer Santralde 25 yıllık bir mücadele söz konusu. Enerji açısından baktığımızda enerji açığı ile ilgili Akkuyu’da Nükleer Santral yapılmak isteniyor. Fakat Türkiye’deki enerji açığının birçoğu, enerji nakil hatlarının eskiliğinden kaynaklanıyor. Türkiye’de enerji nakil hatları doğru dürüst olsa ve nakilde enerji kaybı yaşanmasa Nükleer Santralin enerji sağlamasına ihtiyaç olamaz” dedi. Akkuyu’nun Türkiye’deki enerji açığının yüzde 10 ya da daha düşük bir miktarını karşılayacağını ifade eden Antmen, “Santralde 4 tane reaktör yapılacak, iki tanesi diğer ikisini besleyecek başka bir işe yaramayacak. Enerji üretilmesi için kullanılacak iki reaktörden biri uranyum zenginleştirmesi yapacak, reaktörlerden sadece bir tanesi enerji üretecek. Yani kısacası Türkiye’deki enerji açığıyla ilgili Mersin’de ya da başka bir yerde Nükleer Santrale ihtiyacımız yok” diye konuştu.

Santral’in çalışmaya başlamasıyla birlikte Akkuyu’da suyun ısınacağını vurgulayan Antmen, deniz suyunun 2 santigrat derece ısınacağını ve bununla birlikte denizde yaşayan birçok canlının öleceğini söyledi. En son açıklanan bilirkişi raporunda da deniz suyunun ısınacağının yer aldığını dile getiren Antmen, “Bunun yanı sıra en küçük bir kazada geri dönülmez sonuçlar ortaya çıkacak. Ki Fukuşima ve Çernobil’in hala sonuçları devam ediyor” dedi.

‘SANTRAL’İN YÜKÜ HALKIN ÜZERİNE BIRAKILIYOR’

Bir diğer sorunun da Rusya ile yapılan antlaşmada herhangi bir kazada santrali yapacak şirketin sorumlu olmaması olduğuna dikkat çeken Antmen, Akkuyu Nükleer Santralin hukuken de yapılmaması gerektiğini söyledi. Nükleer Santralin ÇED olumlu raporunun hem hukuki sürecinde sakatlık olduğunu hem de ÇED olumlu raporunu almak için yapılan çalışmalarda hatalar olduğunu anlatan Antmen, “En basiti ÇED olumlu raporunda Akkuyu Nükleer Santrali yapacak firmanın aktardığı bilgiler Vikipedia’dan alınmış durumda ve bir de kendi internet sitelerinden. Yani ÇED olumlu raporunu almak için kendi sitelerine yazdıkları bilgileri ve Vikipedia’dan aldıkları bilgileri kullanmışlar” dedi.

Hala yargı sürecinin devam ettiğine dikkat çeken Antmen, “Yargı gerçekten tam anlamıyla görevini yaparsa zaten ÇED olumlu raporunun iptal edilmesi gerekiyor. Siyasi iktidar santralin yapılması için her türlü çabayı harcıyor. Bunun içinde KDV istisnası, vergi istisnası, sigorta pirimi istisnası getiriyor. Bu da böyle bir masraf olmadığı zaman masrafın yurttaşların üstünden sağlamasını gerektiriyor. Yani yabancı devletin şirketi gelip ülkemize Nükleer Santral yapacak. Doğayı, çevreyi katledecek. Bir de onun masrafını biz kendimiz ödeyeceğiz. Santrali biz yapalım o zaman” dedi.

EN SON EKLENENLER