Profesörden ’dere yatakları’ uyarısı: ’Günümüz koşullarına uygun değil’

Prof. Dr. Akpınar, Erzincan’da meydana gelen sel felaketiyle ilgili yaptıkları bilimsel çalışmaların sonucunu kamuoyuyla paylaştı.

Akpınar, “Erzincan’da 9 Haziran 2022 tarihinde 17.00 sularında başlayan ve yaklaşık yarım saat kadar süren doluyla karışık sağanak yağışa bağlı olarak sel felaketi yaşanmıştır. Yer yer çamur akıntısı şeklinde gerçekleşen sel suları özellikle şehir merkezinde hayatı olumsuz yönde etkilemiş, başta ana arterler olmak üzere ulaşımı aksatmış, bazı konutları su basmış, caddeler çamurla ve balçıkla kaplanmıştır” dedi.

TARIM ARAZİLERİ SEL SULARI ALTINDA KALDI”

Akpınar, şu ifadeleri kullandı:

“Eskiden köy yerleşmesi olup, yapılan idari değişiklikle mahalle olarak Erzincan’a bağlanan Işıkpınar, Demirkent, Kurutilek ve Başpınar köylerinde yollar, meskenler ve tarım arazileri yer yer sel suları altında kalmış, maddi hasar oluşmuştur. Sel felaketinin ardından tarafımızdan saha gözlemleri ve dron ile görüntüleme çalışmaları yapılmıştır.”

‘YAĞIŞ METEOROLOJİK KOŞULLARA UYGUN’

Yağışın meteorolojik bakımdan mevsim koşullarıyla uyumlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Akpınar, şöyle devam etti:

“Şehir merkezinde metrekareye 10,3 kilo, Üzümlü ilçesinde ise 13,6 kilogram kadar yağış düşmüştür. Ancak bu rasatlar şehir merkezlerine ait olup, tespitlerimize ve yöre halkından aldığımız bilgilere göre Esence dağlarının ovaya bakan yamaçlarına çok daha fazla yağış düşmüştür. Yağışın dolu ile karışık olması ve dolunun yamaçları kapladıktan sonra sıcaklığın etkisiyle hızla erimesi felakete zemin hazırlamıştır. Saha gözlemlerimize göre kısa süre içerisinde yağan yağış yamaçlardaki gevşek malzemeyi harekete geçirmiş, yer yer iri kayaçları da önüne katarak çamur seline dönüşmüştür.

Sel, ekseriyetle yaz mevsiminde kuruyan, Esence dağlarından beslenen Maden ve Han dereleri gibi Serçe Boğazı civarındaki geçici akarsuların ve tali kollarının vadilerini geçerek ovaya yönelmesinden kaynaklanmıştır. Birkaç koldan Kurutilek Mahallesi’ne doğru inen bu geçici dere yataklarını metrelerce yararak muazzam bir sele dönüşmüştür. Ardından Kurutilek’in içinden geçerek güney istikametinde Erzincan’a inen ana aksa kanalize olmuş ve şehir merkezini basmıştır. Afet başladıktan sonra Erzincan Belediyesi ekiplerinin Kurutilek mahallesinin kuzeyine iş makineleriyle set çekmesi selin hızını düşürmüş, yönünü değiştirmiş ve felaketin daha fazla büyümesini kısmen de olsa engellemiştir.”

‘ÇAMUR AKINTISINA DÖNÜŞTÜ’

Alınan bazı tedbirlere değinen Prof. Dr. Akpınar, “Tespitlerimize göre bu tür afetleri önlemek amacıyla DSİ, geçmiş yıllarda Esence dağlarından ovaya inen pek çok dere üzerinde setler inşa etmiş, bazı tedbirler almıştır. Ancak anlaşıldığı kadarıyla olağanüstü hallerde bunlar sorunu engellemeye yetmemektedir” dedi.

Akpınar, şu sözleri kullandı:

“Nitekim on binlerce metreküplük irili ufaklı malzeme sel sularıyla beraber ovaya inmiş, etekteki gevşek yapılı kolloviyal materyali de bünyesine katarak tam bir çamur akıntısına dönüşmüştür. Erzincan’ın tarihinde Işıkpınar (Vaskirt) deresinden kaynaklanan seller mevcuttur. Ancak bu onlardan farklıdır. Şehir, uzun yıllardan beri ilk kez böylesi bir çamur seline maruz kalmıştır.

İlk saha gözlemlerimize göre çamur selinin şehre kadar inebilmiş olmasının en önemli nedeni, Esence dağları ile ovanın kesiştiği kesimde birikinti yelpazesi sahasında doğal olarak son bulan geçici derelerin yataklarının günümüz koşullarına uygun şekilde yeterince ıslah edilmeyişidir. Şüphesiz konu, üzerinde çok yönlü olarak uzun uzun çalışılmayı gerektirmektedir. Söz konusu sahanın sularını Geçit Mahallesi istikametinde Han deresi yatağına kanalize edecek drenaj sistemi kurmak, bu çerçevede Kurutilek’in kuzeyinde doğu-batı ekseninde kanallar inşa etmek sorunun çözümü açısından makul bir çözüm gibi görünmektedir.”

‘ERZİNCAN AFET RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA’

Geçmiş yıllarda coğrafya bölümünden akademisyenlerin çalışmalar yaptığını hatırlatan Akpınar, “Kısa süre önce yaşanan Günebakan ve Yaylabaşı selleri ile bu son olay, Erzincan’ın klimatik ve morfolojik kökenli ciddi bir afet riskiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Görünen odur ki Türkiye genelinde olduğu gibi Erzincan’da da kendini hissettiren iklim değişikliği sorunu nedeniyle önümüzdeki yıllarda bu tür ekstrem olaylar azalmayacak, tam aksine artarak devam edecektir” dedi.

“AB projesi olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunduğumuz ‘Erzincan İklim Değişikliğine Hazırlanıyor’ projesinin işlerlik kazanması durumunda Erzincan’ın bu konularda daha nitelikli araştırmalara ve uygulamalara sahne olacağını ümit ediyoruz” diyen Akpınar, “Ancak ne yazık ki önümüzdeki yaz mevsiminde konveksiyonel yağış hareketlerine bağlı olarak bu tür afetlerin tekrarlanma olasılığı mevcuttur. Dolayısıyla kısa vadede başta şehir merkezi olmak üzere riskli yerleşmeleri ve tarım arazilerini korumaya yönelik önlemlerin vakit geçirmeden alınması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

EN SON EKLENENLER