Su metalaşıyor, canlılar yoksunlaşıyor!

Ekonomist kimliğiyle tanınan ancak aynı zamanda bir çevre aktivisti olan Dr. Gaye Yılmaz, her Dünya Su Günü’nde suyun metalaşmasına dikkat çekiyor. Yılmaz, 2013 yılında “Suyun Metalaşması: Kıtlığın Nedeni Kıtlığa Çare Olabilir Mi?” başlığıyla bir kitap da yayımladı. Dünya Su Günü’nün de, dünya devletlerinin ve üretim şeklinin verdiği zararı örten bir işlev gördüğünü söyleyen Yılmaz, “Suyun tükenmesine yol açan başlıca sebepler arasında kapitalist üretim sistemindeki su kullanımı ve barajlar gibi enerji üretim merkezleridir. Öyle ki, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre, 1960’da OECD üye ülkelerinde tüketilen toplam suyun yüzde 12’si tek başına endüstriye aitti. Bu oran 2000’li yıllarda yüzde 59’a ulaştı” dedi. Yılmaz, “Kaldı ki suyun metalaşması dediğimizde yalnızca marketlerde plastik şişelerde satılan suyu değil, evlerimizde musluklardan akan suların da piyasa fiyatlarıyla satılmasını kast ediyoruz. Bu bağlamda, istemeyen veya gücü yetmeyen marketten su almayabilir, ama evdeki musluk suyunu maliyet yüzünden kullan(a)mamak düşünülebilir mi?” diye sordu.

Kamu spotlarının fonksiyonu!

Bu durumun yalnızca insanlar için değil yaşayan tüm canlılar açısından bir yoksunlaşma olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Benzer şekilde, suyun metalaşması geçimlik tarımın son bulmasına yol açacağı için, kırdan kente göçün hızlanması, kent işsizliğinin daha da artması ve sermayenin kontrolüne geçen topraklarda endüstriyel tarımın başlamasıyla birlikte gıda güvenliği tamamen risk altına girer” değerlendirmesinde bulundu. Su tüketimine dair yayınlanan “kamu spotlarına” dikkat çeken Yılmaz, “Bu duyurular (kamu spotları) sanılanın aksine ortak bir iyiyi yansıtmaz, yalnızca devletin en fazla desteklediği sermaye fraksiyonunun hangisi olduğu bilgisini ele verir. Görünen o dur ki Türkiye’de devlet, su söz konusu olduğunda en fazla sanayinin ve hidroelektrik enerji sektörlerinin arkasındadır. Bu bağlamda, kâr odaklı üretimi korumak ve desteklemek için halkın suyu tasarruflu kullanması istenmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Deniz Nazlım – dihaber

EN SON EKLENENLER