“Fetö’nun siyasal ayağı nerede?”

Bu günlerde, yakın geleceği çok etkileyeceği görülen önemli bir tartışma yaşanmaktadır. MHP Genel Başkanı D. Bahçeli, “Fetö’nun siyasal ayağını neden açığa çıkartmıyorsunuz??” diye sordu ve eğemenlerin siyasal ortamı bütün yoğunluğuyla bu “özel”, “ısmarlama”  sorunun peşine  takıldı.  Bu amaçla hararetli, ama kimi zaman zekâ özürlü ve analiz derinliği olmayan, bazen de manipüle etmeyi amaçlayan tartışmalar sürdürülmektedir. Esasında kimsenin Fetö’nün siyasal ayağını açığa çıkartmak gibi bir derdi yok. Fetö, 40-45 yıldır Türk devletinin bütün hükümetleri ve kurumları tarafında desteklenmiş, büyütülmüş, gerici, dinsel-siyasal bir organizasyondur. Bu yapı, bugün, AKP/MHP’den oluşan “cumhur ittifakı”nın, rakipleriyle çatışmalarında ve halklara karşı yürüttükleri savaşta, yetmezmiş gibi bütün yapısal sorunlarında “her derde deva” niyetine kullandıkları kanlı/kirli bir argüman durumundadır.

Her şeye rağmen Bahçeli tarafında başlatılan bu tartışma dikkat çekicidir ve halkları da ilgilendirdiği için konuyu ele almakta fayda vardır.

Bilindiği gibi, Türk devletini yeniden yapılandırmaya çalışan Erdoğan, sürecin bir yerinde ve “yeniden yapılandırma” programının gereği olarak, D. Bahçeli ile işbirliğine girdi. Erdoğan ile D. Bahçeli’nin ilişkisi, kimilerinin sandığı gibi, ne MHP’nin zayıflığından kaynaklanan ve MHP’yi kurtarmayı amaçlayan ne de Erdoğan’ın zayıflamasını durdurmak için oluşmuş bir ilişki değildir. Bu ilişki aynı şekilde, sadece grupsal veya kişisel menfaatlere dayanan ve “büyük ortak/küçük ortak” formunda sürdürülen güncel ve geçici bir ilişki de değildir. AKP/MHP arasındaki “cumhur ittifakı” olarak adlandırılan bu  ilişki, stratejik/politik ortak menfaatlere dayanan, ortak politik bir program etrafında oluşmuş, ortak bir amacı olan uzun vadeli bir ilişki olarak tasarlanmış ve kurulmuştur.

Böyle olduğu içindir ki “cumhur ittifakı” denilen faşist yapılanma, bugün sürdürülen işgalci, savaşçı ve faşist politikaları, tam bir ittifakla ve devlet politikası olarak uygulayabilmektedir.

Bu nedenle, Bahçeli’nin ortaya attığı “Fetö’nün siyasal ayağı açığa çıkartılsın” tartışması, Erdoğan/Bahçeli ilişkisinin güncel gelişmelere feda edilemeyecek kadar kapsamlı ve kalıcı olduğunu bilerek, ele alınmalı, değerlendirilmelidir. Bu tespit, Bahçeli’nin söylediklerinin kime, hangi adrese söylendiğini görebilmemiz için önemlidir.

Bahçeli’nin bu söylemini yorumlayanlar, Erdoğan’ın, partisinin ve tüm çevresinin Fetö ile olan ve “sağır sultanın” bildiği ilişkilerinin deşifre edilmesini istediğini sanıyorlar. Bahçeli’nin bu yolla Erdoğan’a karşı atak yaptığını, Erdoğan’la pazarlık yapmaya, Erdoğan’ı zorda bırakmaya, Erdoğan’ın içinde bulunduğu zorlukları fırsata çevirerek taviz kopartmaya çalıştığını ileri sürmektedirler. Yüzeysel bir bakış açısıyla bu doğru gibi durmaktadır. Ancak bu yaklaşım tarzı hem yanlıştır, hem de “cumhur ittifakı”nın istediği yaklaşımdır.

Konuyu doğru ele almak amacıyla iki noktayı daha belirtmek gerekiyor. Sadece Erdoğan’ın değil, bütün bir Türk devletinin Fetö’nün ortağı olduğunu, başından beri ortak hareket ettiklerini veri olarak ele almamız gerekiyor. Bu demektir ki Fetö’nün siyasal ayağı en başından beri, toplumsal gelişmeye, demokrasiye ve özgürlüğe karşı bariyer yaratmak amacıyla Fetö’yü yaratan ve besleyen, bir bütün olarak Türk devletinin kendisidir.

İkincisi, Bahçeli Fetö’nün siyasal ayağını ortaya çıkartmak istiyor da neden daha önce aynı amaçla verilen önergeyi AKP ile birlikte reddediyor?

Şimdi bütün bu bilgileri bir arada değerlendirerek bir muhakeme yapalım. Madem ki “cumhur ittifakı” vasıtasıyla AKP ile MHP arasında böylesine derinlikli, günlük siyasette etkilenmemesi gereken bir ilişki var, o halde Bahçeli ne demeye “Fetö’nün siyasal ayağını açığa çıkartalım” diyerek bu ilişkinin ruhuna aykırı bir tutum alıyor ve neden aynı amaçla verilen  bir başka önergeyi reddediyor? Ya da Bahçeli gerçekten Erdoğan’ı “zor durumda bırakmak” için mi Fetö’nün siyasal ayağının peşine düşmektedir, yoksa başka bir “hesap mı” var?

Şimdi bu soruların cevaplarını arayabiliriz.

Birincisi, Erdoğan’ı “zor durumda bırakan” gelişmeler var, bu doğru. Kürt sorunu ve yarattığı sonuçlar Erdoğan’ın en çok zorlandığı konuların başında gelmektedir. Buna bağlı olarak izlenen işgalci, savaşçı siyasetin yarattığı sorunlar ve artan ekonomik sorunlar Erdoğan’ın politik geleceğini zorlamakta, toplumsal desteğini çok büyük ölçüde zayıflatmaktadır.

Ancak bu sorunlar Bahçeli’nin Erdoğan’ı “zor”da bırakmak amacıyla değerlendireceği sorunlar değildir. Kürt sorunu, Türk devletinin işgalci ve savaşçı politikaları ile ekonomik sorunlar devletin sorunlarıdır ve bu konuda Bahçeli’nin Erdoğan’ı “zor”da bırakmayı düşünmesi, hiç ama hiç mümkün değildir.

Erdoğan’ı “zor”da bırakan sorunların bir kısmı da    A. Davutoğlu, A. Gül ve A. Babacan’ın parti kurma çalışmalarının yarattığı sorunlardır. Bu sorunlar konusundan da Bahçeli’nin Erdoğan’ı “zor”da bırakmak istemesi, aralarındaki stratejik mutabakata uygun değildir. Nasıl ki İyi Parti sürecinde Erdoğan Bahçeli’yi desteklediyse, A. Davutoğlu ve diğerlerine karşı da Bahçeli, Erdoğan’ı sonuna kadar destekleyecektir.

Gerçek durum şudur: Bahçeli ve Erdoğan Türk devletinin temel sorunlarını çözmek amacıyla  “cumhur ittifakı” aracılığıyla stratejik bir ittifak kurmuşlardır. Bu stratejik ittifaka rağmen MHP’nin  Türk devletinin yapısal sorunlarını kullanarak Erdoğan’ı köşeye sıkıştırması, ne ittifakın özüne uygundur ve ne de realist bir tutum olur.

O halde Bahçeli “Fetö’nün siyasi ayağını açığa çıkartın” derken kime sesleniyordu, kimden bunu istiyordu ve ne yapmak istiyor?

Bahçeli, bu tartışmayı başlatarak, Erdoğan’a sesleniyormuş gibi yapıyor, ama esasında başkalarına sinyal veriyor. Halkın buna uygun bir sözü var, “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” derler ya, tam öyle bir şey.

Bahçeli,“Fetö’nün siyasal ayağını açığa çıkartmak” adına gündeme servis ettiği tartışmayla, Türk devletinin, Erdoğan’ın ve kendi iktidarlarını ve ikballerini, “güncel saldırı ve tehditlere” karşı savunmak ve bu “güncel saldırı ve tehditleri” daha büyümeden bastırarak iktidarlarını kurtarmaya çalışmaktır.

Yani Bahçeli “cumhur ittifakı” iktidarlarını, “güncel saldırı ve tehditlere” karşı korumak amacıyla böyle bir tartışmayı başlatmışlardır.

Ve bu tartışma sadece tartışma değildir ve koşullar uygun olursa, planlar aksamadan yürürse, tartışma olarak kalmayacaktır. Bu tartışmalarla uygun ortam oluşturulduğunda ve işaret edilenlere karşı yeterli “şeytanlaştırma” sağlandığında, gerekli operasyonlar yapılacak ve belirlenen yapı ve kişilere, “eşzamanlı” “şafak operasyonları” gerçekleştirilecektir.

Bunun için tartışmanın bir yerinde devlet, yargı, polis sürece müdahale edecek, “Fetö’nün siyasal ayağı” olarak biraz CHP’den, biraz Davutoğlu’nun, biraz A. Babacan- A. Gül ekibinde, biraz “İyi Parti”den insanlar bu operasyonlarla gözaltına alınacak, tutuklanacaktır.  Böylece güya, AKP -MHP blokunun iktidarı sağlama alınmış olacaktır.

Gerçeğin, sürdürülen tartışmalardan farklı olarak, böyle olduğunu ileri sürmek fazla iddialı gelebilir. Ancak Türk devletinin tarihsel/siyasal ve ideolojik yapısı, karşı karşıya bulunduğu sorunların çapı, çözemediği yapısal sorunları, AKP’nin iktidarı normal yollarla vermek istemeyeceği, MHP’nin mevcut koşullarda geleceğini riske etmeyeceği gerçekleri göz önüne alındığında böyle düşünmek zorunlu olmaktadır.

 

EN SON EKLENENLER