Oruç

Oruç, tüm semavi dinlerde ve diğer inançlarda yer alır mesela Hıristiyanlıkta oruç kilisenin üçüncü emridir. Genelde günahlardan kurtulmak ve bu dünyada cennete gitmek için perhiz tutmak anlamına gelir özellikle Hz İsa’nın göğe çıkarıldığı paskalya gününde oruç tutmak şart. Musevilere Tevrat’ta bazı günler için oruç emredilir. Musa tur dağında 40 gün 40 gece kaldığına inanılır ve bu nedenle kırk gün oruç tutulur diğer inançlarda ise mesela nirvananın yolu oruçtan geçer burada orucun anlamı arzu ve istekleri köreltmek için tutulur. Taoizm de ise oruç sağlığı koruma yaşlanmayı önleyen bir ritüeldir. Brahmanizm’de ise her ayın 12 ve 13 oruç tutmak bir gelenektir. Jainizm’de oruç sert kurallıdır.40 gün kesintisiz oruç tutulur. Kişi kendisine işkence yaparak yüksek makama ulaşmayı hedefler. Manihaizm’de oruç güneş ve aya duadır. İşte tüm toplumlarda oruç insanı terbiye etme pratiklerinden biri olarak yaşama girmiştir. Ve çıkış noktasının sadece İslam olmadığını görülmektedir. İslam inancında mezheplere göre farklılık gösterir mesela Sünni İslam’a göre oruç; insana iç disiplin kazandırmayı, kötülüklerden sakındırmayı amaçlayan bir ibadettir.

Alevilerde ise oruç diğer tüm inançlardan farklıdır. kişi kendisini terbiye etmek için oruç tutmaz tam tersi toplumsal bir olgu vardır sosyalleşmenin ve paylaşmanın pratiğidir. Örneğin Hızır orucu Hızır, Bireyin inanç dünyasında gönül coşkusunu dışa vurabilmek, bunu yaparken önündeki engelleri aşabilmek için yarattığı, zaman zaman kendi dünyasına soktuğu ve kutsadığı inançsal bir kimliktir. Hızır, zor zamanda herkese yetisin diye oruç tutulur. Ve 3 gün Hızır orucu tutularak lokmalar dağıtılır açlar doyurulur. Hızır Bozatlıdır darda olan kim olursa olsun mutlaka yardımına gelir.

On iki İmam Orucu ise Sünni İslam orucundan çok farklı bir anlayışla tutulur. Aleviler, muharrem orucunda İmam Hüseyin ne gözyaşı dökerler, karalar giyip matem tutarlar. O gözyaşları İmam Hüseyin için bir vefa borcudur, aslında o vefa tüm insanlığın, insan olanların borcudur. Onurun ve özgürlük anlayışının toplumsal bir haykırışıdır. Her yıl tutulsa da kimsenin ruhu duymaz ne mükellef iftar sofraları nede davullu sabahlamalar. İşyerlerin de yada kamuda kimse Alevilerin orucunu bilmez yada duymaz zaten Aleviler de kendileri gibi davranmayanları ne günahkar ne de saygısızlıkla suçlarlar.

Ramazan ise Sünni ve Şii halkların tuttuğu 30 günlük orucun adıdır. Temeli insanın kendisini terbiye etme amacı taşıması gerekirken ne yazık ki İslam anlayışına ters bir şekilde farklı inançta ki insanların özellikle Aleviler için baskının ramazan ayında olan bölümünün sert geçmesi ya da korku içermesi olarak aklımızda kalıyor Örneğin iş yerlerinde oruç ayında Aleviler yok sayılır yemekhaneler kapatılır. Okulda çocuklarımıza suçluymuşlar gibi psikolojik baskı, mahallede dünya Oruç tutanların etrafında döner. Tv ekranlarında oruç bozma ,oruç açma soruları dibe vurur. Mahalle baskısı alır başını gider. Yerel yönetimler sadece Sünnilerin belediyesiymiş gibi davranır iftar çadırlarını herkesin verdiği vergilerle donatır. Ulaşımda kolaylık sağlanır. Mobil iftar uygulaması başlar Buna rağmen tutulan oruçlar anlamına kavuşmaz kan gövdeyi götürür kısacası 30 günlük oruç Müslümanların birbirini öldürmemek için yapılan antlaşmaya da dönmüş olur gider bizimTesellimiz ise Ramazanı samimi ve özüyle anlayan, onu hoşgörü ve sevgi ayına çevirecek Sünni ve Şii kardeşlerimizin varlığıdır. Oruçlarının hak katında kabul görmesini diliyoruz.

EN SON EKLENENLER