Türkiye’de seçime dair üç başlık

Bir Seçim Vaadi Olarak Cemevleri

Türkiye’nin gündeminin merkez odağı yine seçimler… Sıkça seçime giden bir ülke olarak her defâsında bazı söylemler yeniden ortaya atılıyor. Cemevleri de her seçimde gündeme getirilen bir konu. Cemevlerine yasal statü verileceğine dair bir vaad geçtiğimiz günlerde konuşuldu ve bu açıklama sonrası Aleviler toplumsal refleksini gösterdiler. Ne oldu?

Gerek Türkiye’de gerekse uluslararası mahkemelerde Alevilerin ibadethanesi olarak kabul edilen Cemevleri hâlâ tartışma konusu. Kaldı ki, hiçbir onaya ihtiyaç duymadan şu söylenmelidir: Alevilerin ibadethanesinin neresi olduğuna Aleviler karar verir. Dolayısıyla bu seçim vaadi olamayacak bir mevzudur. Velhasıl, Alevi kurumlarından gelen açıklamalar da gösterdi ki Alevilerin bu konuda fikri sabittir: 16 yıldır neredeydiniz?

Eşit Temsiliyet, Eşit Mücadele

Başkan adayları içerisinde yalnızca bir kadın aday bulunuyor: Meral Akşener. Sokak röportajlarını önemli buluyorum; bu bağlamda gördüğüm “Bu ülkede kadına oy vermezler” söylemi hâlâ var. Bununla beraber kadın mücadelesi için ister eşbaşkanlık olsun, isterse kadın kotası olsun; belli çalışmaların var olması oldukça kıymetli. Politik olarak aynı noktada olunsun veya olunmasın, bir adayın kadın olması da değerli; lâkin yetersiz. Kadınların artık “seçmen” pozisyonundan çıkması, temsil etmesi/ edilmesi, karar merci olması gerek. Erkek kimliğine bürünmüş kadınların kadınları temsil etmesi pek mümkün olmayacaktır.

Milletvekili oranlarına bakalım: Partilerin kadın milletvekili aday sayısı şu şekilde: AKP 126, CHP 137, HDP 220, MHP 69, İYİ PARTİ 150. Bu partilerin toplam vekil sayısına göre kadınların oranına bakıldığında en yüksek oran 35,42 ile HDP’de. (Milletvekili adayları: ‘Kadınlar yalnızca seçmen olarak görülüyor’, 2018)

Kadın erkek eşitlik mücadelesi açısından meclisteki kadın sayısı oldukça önemli. Eğer eşit temsiliyet olmazsa kadın erkek eşitliği konusunda mücadele de güçleşecektir.

Demokrasi

Türkiye’de siyaset, politikacıların birbirlerini ağır söylemlerle itham ettikleri, cinsiyetçi vurgularla örülü ve antidemokratik tutumlarla sürmekte. Bu seçim süreci yine maalesef ki bu saydıklarımın örnekleri ile doludur. Başkan adaylarının bir masa etrafında, tüm başkan adaylarının(!), bir araya gelerek canlı yayın ile Türkiye halklarına kendilerini ifade etmeleri, bağırmadan, hakaret etmeden sürdürdükleri ideolojik konuşmaların geçtiği programlar olabilmeliydi. Medya, yaptığı haberlerde her aday ve partiye eşit süre ayırmalıydı. Bu ve bu gibi eşitlikçi, tarafsız uygulamalar sonunda Türkiye halkları ancak kendi fikirlerini yansıtan politikacılara oy verebilir.

Medya kanallarında sesinin duyulmadığı ve veya sansürlü olarak haberleri yapıldığı, rakip politikacılar ile nasıl tartıştığı aktarılmayan bir politikacının halk tarafından ölçülmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla Türkiye halkı tüm adayları eşit şekilde göremediği için, bu adayların kendisine hitap edip etmediğini bilmesi mümkün değildir.

 

EN SON EKLENENLER