Dersim bir masaldı, ta ki onlar gelene dek…

Evinden çok uzakta yaşlı bir kadın görmüştüm yıllar evvel, Xacê. Gözlerini bir noktaya sabitlemiş, oturduğu koltukta büzüşmüş, zar zor konuşarak anlatıyordu: ‘Ben küçükken ninem bana masallar anlatırdı, Dersim’de masal çoktur. Dağlarda dolaşan ceylanları, geyikleri anlatırdı. Bir keresinde, sakallı, güleç bir ihtiyarın yaralanan yavru bir ceylanı Munzur’un suyundan içirerek nasıl iyi ettiğini anlatmıştı. Hiç unutmadım o masalı.

Aradan çok zaman geçmedi. Bir gün büyük bir kalabalık gördüm. İnsanlar heyecanla sakallı yaşlı bir adamın elini öpüyorlardı. Yaşlı adamla göz göze geldik, bana gülümseyince utanıp ninemin eteğine saklandım. Gözlerimi ayırmadan uzun uzun seyrettim onu. Sonra kalabalık dağılınca nineme,’Masaldaki yaşlı adam o muydu?’ diye sordum. Ninem gülümsedi, ‘O Seyit Rıza’dır kızım’ dedi. Aradan çok zaman geçti. Bir gün ‘Seyit Rıza’yı asmışlar’ diye bir haber geldi. Ben hiçbir şey anlamadım ama ninem sessiz sessiz ağladı uzun zaman. O günden sonra bir daha bana masal anlatmadı.’

Vaktiyle Dersim, masmavi bir gökyüzü, yaşlı, bilge ağaçları ve dünyanın kirini temizleyen berrak suları ile bitimsiz bir masaldı. Ta ki onlar gelene dek..

Bir kanun çıkardılar önce, adını değiştirdiler, Tunceli dediler Dersim’e. Köylerinin adını değiştirdiler hatta mezarlarının bile. Köyleri boşaltmaya karar verdiler. Büyük, acımasız bir sürgünü reva görüyorlardı Dersim halkı için. O zamanlar çok küçük olan Xacê bilmiyordu ama onun masal ülkesini, tarihini silmek için büyük hazırlıklar yapılıyordu. Ölüm mangaları kuruluyordu.

Ve geldiler bir gün. İnsanları, ceylanları, ağaçları, Dersim’i masal yapan ne varsa yok etmeye başladılar. Büyük bir inancı vardı Dersim’in. Düzgün Baba’sı, Baba Mansuru… Bir an bile tereddüt etmediler, kutsal olan ne varsa yerle bir etmek için gelmişlerdi. Çünkü onlar hiçbir şeye inanmıyorlardı, öldürmekten başka. Artık yaşlıların dilinden masallar değil ölümler dökülüyordu. Xacê’nin gördüğü sakallı, yaşlı adam ve arkadaşları Xacê’nin masalı bitmesin diye savaşıyorlardı.

Hilelerle ve yalanlarla baş edemedi Dersim. Seyit Rıza’yı tutukladılar, bir mahkeme kurdular ama ne mahkeme. Bir söz bile söyletmediler Seyit’e. Kalemi çoktan kırılmıştı Dersim’in. Seyit Rıza’yı idam ettiler, kimsenin bilmediği bir yere gömdüler. Ve masalı bitti Xace’nin…

Aradan 77 yıl geçti, Xacê artık yaşamıyor. Seyit Rıza’yı idam ederek tarihe gömmeye çalışan devlet, yıllardır bu yaşlı adamın ağırlığının altında ezilmeye devam ediyor. Xace’nin uzaktan görüp yıllarca unutamadığı Seyit Rıza’nın yüzü ise bu masal şehrini aydınlatmaya devam ediyor…

EN SON EKLENENLER