‘GASP’ edilen ‘AŞK’ımızdır

2011 yılı Kasım ayında büyük bir ‘AŞK’ ve küçük imkanlarla başladığımız TV10 kanalımız, 5 yıllık yayını sonunda bir KHK ile 2016 Ekim ayında karartılmıştı. Kapısına mühür vurulmak istenen kurumumuz, Alevi kurum temsilcileri ve sanatçı dostlarımızın da desteğiyle bir direniş göstermiş fakat ‘DEVLET‘ geri durmamıştı. TV10 çalışanları hukuki mücadeleyi bir taraftan yürütürken diğer taraftan da çeşitli toplumsal kurumlarla birlikte protesto için her Cumartesi günü Taksime çıktı. 20 Hafta oldu ‘Cumartesi İnsanları’ıyız. Bu gün ise ‘DEVLET’ kapısına mühür vurduğu kurumumuzu tekrar ‘AÇMIŞ!’ ve lokmalarla aldığımız koltuğu, masayı, bilgisayarı, kabloyu, kamerayı ve bir televizyon kanalının neyi olabilirse  gasp etmiş; kamyona yükleyip satmaya götürmüştür. Neyi varsa; bir televizyonun yayın hayatını sürdürebilmesi için bir hayli teknik malzeme gerekir ve maddi külfeti çoktur. Bizler ise ‘mala gelesin ‘CAN’a gelmeyesin’ ey ‘DEVLET’ dedik, dişimizi sıktık;…

DEVLET’e: TV10’un malvarlığının aslı, lokmalarla alınmış koltuklar ile cansız tahta parçaları değildir; aslı fotoğraftaki köşede duran ‘gasp’ ettiğiniz arşiv kasetleriyle, ruhu atmosfere sinmiş, gül cemali görünen ERDEM’in fanzinidir; …Hakikatte alamazsınız onları bizden;..O yüzden aslı; SUSTURAMAZSINIZ! bizleri…

DOSTLARA; Tv10 ve kimlik mücadelesi üzerine;…

Alevilerin, toplumsal haklar ve demokrasi mücadelesindeki yerleri ve katkıları, hep başkaca kimlikler altında gelişerek bu güne evrildi; Bir çok sivil kurumda ve siyasette yer alan ‘Aleviler’ çoktur. Fakat Alevi toplumunu temsil noktasında kurumsal mücadele herkesin bildiği gibi 90’lı yıllarda örgütlenmeye başlamış ve günümüze kadar gelmiş durumda.  Fakat, cemevlerini de birer kurum-kuruluş sayarsak, Avrupası ve Türkiyesi ile federatif binlerce kurum ve kuruluş, bu güne kadar demokrasi mücadelesinde önemli bir dinamik halini alması gereken yeterlilikte argüman ve insana sahipken, olabildiğince susturulmuş durumdadır.

Alevi kurumları açısından ortada bir dağınıklık olduğunu kabul etmek gerekiyor… ‘Kurumlarımız, Alevi toplumunu ne kadar temsil ediyor’, üzerinde düşünülmesi gereken en önemli soru, bu açıdan…

Ben kişisel olarak, Alevilerden ses çıkmıyor diyorum. Alevi kurumlarından bahsediyorum;…
Belkide bu kadar güçleri ya da enerjileri… Memleketin derdi mi biter; herkesin kendisine göre işi gücü var… Bu yüzden, İstanbul Taksim eylemleri, Alevi kurum temsilcilerine yönelik baskıların protestosu gibi ortak tavır alınılan durumlar hiç değilse hala bir öz dinamik olduğunu bilmemiz açısından önemli karşı duruşlar bence… Terolar direnişi ‘Türkiyelileşememişti’ toplumsallaşamadı nihayetinde;… Şimdi bitmiş bir ‘KAMPLAŞTIRMA’ alanı orası.

Alevilerden ses çıkmıyor , Kürtler ne yapıyor , Ermeniler ne diyor, bizler, onlar… çok kullandığımız kelimeler halini aldı… Burada kimliğin çeşitli hanelerinde yazan; memleket, cins, ana-baba gibi tanımlamaları herhangi bir başka kimlikten farklı, üstün yada başka şekilde ayırmak, bir ırk din mezhep vs. ayrımına katkı sunmak olur… yapmamaya çalışmalı…

Irkı,rengi,dili… vs. özellikleriyle aslı ‘İNSAN’ olanı ıralamak değilse dert…

Herhangi bir amcayı, teyzeyi ya da arkadaşı, kardeşi ; ‘Ermeni arkadaş’, ‘Kürt arkadaş’, ‘Alevi arkadaş’ diye sıfatlama, iyi bi’şey olmasa gerek. Lakin kimlik mücadelesini önemseyen biri olarak derim ki ; bu vurguyu ‘cins ayrımcılığına karşı demokrasi mücadelesi veren arkadaşlar’, ‘Alevilerin hak mücadelesini yürüten arkadaşlar’ , Kürtlerin veya diğer halkların temel hak mücadelesiyle uğraşanlar, yol yürüyenler, yokuş çıkanlar… şeklinde genişçe kullanmakta fayda var gibi geliyor bana; Hatta Alevi kurumlarından, orada duranlar -burada duranlar, olanlar olmayanlar gibi ayıra ayıra şube şube bile konuşabiliriz bence. Belki aynı kimlik mücadelesini yürütenler aynı cephede birleşebilirler o zaman… Ortak mücadele bir pratiğe dönüşür ve toplumsallaşır ortak eylemlilikler; danışa danışa , dayanışa dayanışa, kavgaşa dövüşe doğruyu buluruz… Yinede belki….

Yani bir bütünde kimlik mücadelesi yürütenlerdir, sözün karşısındakiler…

Alevilerden ses çıkmıyor derken; Alevi kurumlarından, bahsediyorum;… net olarak…

‘Bu devran böyle dönerse, Daha büyük isyan olur. 
Cehalet sürüp giderse, Melek bile Şeytan olur.
ERDEM 

 

EN SON EKLENENLER