Anneler günü ve Alevi kadınların politik tutumu

Farklı tarihlerde kutlansa da dünyanın her yerinde anneler günü var ve kutlanıyor.

O gün anne olan kadınlar çocukları, kocaları, erkek akrabaları başta olmak üzere, iktidar dahil yere göğe sığdırılamıyor.

Bu durum biraz da siyasi partilerin seçim zamanlarında kadınları yere göğe sığdırmamasını anımsatıyor.

Herkes annesinden, onun nasıl harika bir anne olduğundan, o annenin çocuğu olduğu için kendini nasıl mutlu ve şanslı hissettiğinden bahsetti yine. Böyle yapanlar kendi annesi dışındaki anneleri değersizleştirdiklerinin bile farkında olmadılar.

E tabi kutlanacak gün olunca bunun bir de hediyesi oluyor. Çiçekler, çoraplar, elbiseler, seksi iç çamaşırları, çok az da olsa ziynet eşyası alanlar… Ve ağırlıklı olarak tencere, tavacılar.

Annelerine o kadar aşıklar ki, ona aldıkları hediye yine annelerini ev içinde köleleştiren, kendilerine (evlat ve kocalara) hizmetçileştirilen hediyeler oluyor. O tavalar, kek kalıpları, tencerelerle ne leziz yiyecekler pişecek…

O yiyecekleri kocalar, evlatlar doymak nedir bilmeden tüketecekler.

Hele annelerine torun baktıran evlatlar iki kere sevinecek. Çünkü o yemekleri hem kendileri yiyecek hem de bakması için annelerine bıraktıkları çocukları yiyecek.

Ah aile denen kadın emeğinin sömürüldüğü kurum… Sen nelere kadirsin. Kadınların karşılıksız emeği ile nasıl da evlatların, kocaların, akrabaların doymak, bitmek bilmez isteklerini hep ama hep karşılarsın.

Anneleri bu kadar yere göğe sığdırmayan evlatlar (kadın-erkek) durup kaç kez düşündüler acaba annelerinin anne değil kadın olduğunu.

Kaç kere anne adıyla üzeri örtülen kadının anılarını, duygularını, arzularını, hayallerini merak ettiler.

Anne ve babaları ile mutlu aile tablosu fotoğrafları çekerken ihtimal ya belki de annelerinin koca adlı adamla aynı karede bile görünmek istemediğini hiç akıllarına getirmeyecekler.

Kaç evlat (kadın-erkek) gerçekten anne ve babalarının ilişkisinin farkında.

Kaç evlat (kadın-erkek) annelerinin, kendilerinin ve babalarının şiddetine maruz bırakılmış olabileceğini düşünüyor.

Kariyer yapmak isteyen kaç kadın, çocuklarını annelerine yükleyerek onun emeğini karşılıksız olarak sömürdüğünün farkında. Ve bunun bir gülücükle ödenemeyeceğinin…

Psikolojik sorunlardan dolayı en çok ilaç tüketen cinsin kadınlar olduğunu biliyoruz. Etrafımız böyle kadınlarla dolu. İlaç alıyorlar çünkü mutsuzlar. En çok da evlilikleri, kocaları konusunda şikâyet ediyor kadınlar. Ve bunu dillendiremiyorlar. Mutlu aile oyununu oynamak zorundalar. Ama işte kadınlar yine de karşısındaki kadının mutsuzluğunu, yaşadıkları sorunları biliyorlar. Çünkü kendileri de benzer oyunu oynamakta.

Anneler gününü kapitalizmin pazarını canlandırma günü diyerek reddedenler, o anneleri kendilerinin eviçinde sömürmelerinden hiç bahsetmiyor nedense. Eviçindeki sömürünün üzeri sevgi, duygu seli, nemli gözler ve hediyelerle örtülmeye çalışılıyor.

Oysa kadınların önemli bir kısmı artık anneler gününün erkek egemen sistemdeki kadın emeğinin, bedeninin ve kimliğinin en başat sömürüleri arasında olduğunu söylüyor yıllardır.

Erkek egemen sistemin (kapitalizm burada erkek egemen sistemin işbirlikçisi, anneler gününün esas faydalananı değil) her yıl anneler günü kutlamalarında feministler buna karşı eylemler, açıklamalar yapmakta. Anneler günü yutturmacasına karşı bu tutum dünya genelinde oldukça güçlü.

Ancak yine de bazı kesimler sanki bu karşı duruş yokmuş gibi davranmakta.

Alevi kurumları da bunların arasında.

Örgütlü Alevi kurumlarında kadınların gündemlerine ısrarla ailenin eleştirisi giremiyor. Alevi kurumlarında kimi örgütlü kadınlar dahil olmak üzere Alevi ailelere hala güzellemeler yapılmakta. Öyle ki Alevi ailelerindeki erkek şiddeti bile bu kurumlarda olması gerektiğinin çok altında gündeme geliyor. Ve zaten Alevi kurumlarında henüz erkek şiddetine karşı politik bir tutum görmüyoruz. Tüzüklerde erkek şiddeti başlıkları yok.

Bu konularda çabalayan çok az sayıda kadın arkadaş var ve onlar da tahmin edeceğiniz gibi çokça zor koşullar içinde bu çalışmaları yapıyor.

Kendisini ilerici, demokrat gören Alevi toplumunda evlilik yaşının düştüğünü, Alevi genç kadınlarında evlenme acelesinin ve “heyecanının” arttığını görüyoruz. Genç yaşta annelerin çoğaldığını biliyoruz.

Ve bunları dert edinecek kadın birimleri olmak yerine anneler günü kutlamalarına devam ediyoruz.

Kadınların, sadece annelerin değil, kadınların emeklerinin karşılığını erkekler ödeyemez. Bu nedenle politik olarak “Erkeklerden alacaklıyız” sloganı var feminist hareketin. Anne olan kadınlara hediyeler alınıp verilebilir, teşekkürler edilebilir. Ama bunun politik bir güne dönüştürülmesi, bir tek güne sıkıştırılması, erkek egemenliğinin ekmeğine yağ sürecek şekilde yapılması, kadın emeğinin sömürüsünün üzerinin örtülmesinin hedeflenmesi, eviçi sömürü ile kadınlıktan çıkartılarak anneleştirilen kadınların kutsanması, böylece kadınların bölünerek makbul kadın-makbul olmayan kadın ikiliğine sokulmasını kadınlar kabul edemez.

Bu, erkeklerin kadınları böl-yönet politikasıdır.

Bahsettiğimiz şey kadınların anne olması ya da olmaması değil. Annelik başka, anne başkadır. Eleştirimiz anneliğe.

Ayrıca doğurmamak da tıpkı doğurmak gibi kadınların kararıdır ve saygıyı hak eden bir siyasi tavırdır.

Örgütlü Alevi kadınların anneler günü konusunda olabildiğince dikkatli ve politik olması gerekir.

Alevi kadın örgütlenmeleri sanki bu eleştiriler yokmuş gibi Alevi kurumlarında anneler günü kutlaması yapmamalı. Annelik konusunu enine boyuna tartışmayı önüne koyacak buluşmalar örgütlemeyi hedeflemeli.

Kadın politikası kadınlar lehine yapılan politikadır. Kadınları güçlendiren politikadır. Anneliği öven, anneler gününü kutlayan kadın kurumları bilmeli ki bunu yaptığında en basitinden kadınları doğuran-doğurmayan diye ikiye ayırmakta ve doğuranları kayıran bir tarafta yer almaktadır.

Bunu erkeler de yapıyor. O halde bu nasıl bir kadın politikasıdır diye düşünmenin zamanı artık gelmedi mi?

 

 

EN SON EKLENENLER