Maraş Katliamı

Maraş katliamından önce Hatay/Kırıkhan, Muğla/Ortaca, Malatya ve Sivas’ta Alevilere yönelik saldırılar yapılmış, bu saldırılarda ölümler, yaralanmalar, tecavüz ve yakıp yıkmalar da olmuştu.

Katliamdan 15-20-gün önce bazı yerlerde ise bir hafta gibi değişen sürelerde,  görevli olduklarını söyleyen birtakım kişiler, Alevi ve solcuların oturdukları semtlerde, bir tür nüfus sayımı yaptıklarını söyleyerek evleri dolaşmışlar, evlerde kaç kişinin oturduğunu sormuşlar ve yeni numaralar verdikleri kapıları kırmızı boyayla (x) işaretlemişler. Başka bir grup’ ta PTT görevlisi olduklarını ve mektupların kaybolmaması için bir çalışma yaptıklarını söyleyerek kapılara çarpı işaretiyle (x)  işaretlerler. Alevilere ait evlerin tespit edilerek (x) işaretlendiği, Maraş Katliamı Gerekçeli Karar’ının her bölümünde belirtilmektedir. 

Dikkat çeken bir başka nokta da aynı günlerde şehre, alışılmadık sayıda Milli Piyango satıcısının akın eder, iddialara göre piyangocuların sayı 26’dır. Bu piyangocular kimlerdir? Sayım ve PTT görevlisi olduklarını söyleyenler tarafından evler işaretleniyor. Bu işaretlemeleri kimler yaptı? Günümüzde de Alevilerin evleri işaretleniyor, bu konu bugüne kadar hiç araştırıldı mı?

16 Aralık 1978 günü, Güneş Ne Zaman Doğacak Filmi’nin Çiçek Sineması’nda gösterimine başlanır. 19 Aralık günü akşam 20.00’da seyircilerin “Müslüman Türkiye”, “Milliyetçi Türkiye”, “Başbuğ Türkeş, “Komünistler Moskova”ya’ sloganları eşliğinde filmin gösterimi sürerken saat 21.00’da sinemada bir patlama olur. Bu patlama gerekçe gösterilerek, saldırıya geçilir.

Dönemin Savcısı Dündar SANER,  Maraş’ta yapılan bu zulüm için, “Uzun süreden beri tezgâhlanan plan bu şekilde tatbikat safhasına konuldu”  Ve 20–25 yaşında şartlandırılmış kişiler Alevilerin üzerine salındı, insanlık dışı cinayetler işlendi. Küçük çocukların ve yaşlı insanların üzerine gaz dökülerek yakıldı. Uzun menzilli silahlarla insanlar katledildi. Açıkçası Maraş’ta insanlık suçu işlendi diyor. Savcısı Dündar SANER, 20 kişiye otopsi yapabilme imkânı bulduklarını ve bütün bunları yaptıkları otopsilerde tespit ettiklerini söylüyor.

Bilindiği gibi Maraş katliamında resmi rakamlara göre 111 canımız katledilmiş, Binin üzerinde Canımızda yaralanmıştır. 552 ev ve 289 işyeri yakılıp yıkılarak tahrip edilmiştir. Katliamın ardından Alevi nüfusunu, yüzde 70-80’inin Maraş’ı terk ettiği istatistiklere geçmese de bilinmektedir. Diğer katliamlar gibi Maraş Katliamı da devletin birebir içinde olduğu bir katliamdır! Bunu ben kendimden uydurmuyorum. Bunu Maraş Katliamı’ndan sonra, CHP’li İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı’nın yerine İçişleri Bakanlığına getirilen, Hasan Fehmi Güneş söylüyor. “Ben istihbarat örgütünün Maraş’taki cinayetlere, oradaki katliama katkı yaptığını düşünüyorum, bırakın engel olmayı, MİT bizzat olaylara katkı yaptı” diyor.

Bilindiği gibi Hasan Fehmi Güneş İç İşleri Başkanlığına getirildikten kısa bir süre sonra Maraş’a gidiyor. Hasan Fehmi Güneş katıldığı bir tv programında gördüklerini anlattı: Güneş: “Maraş’a gittiğimde görmüş olduğum tabloyu Allah kimseye yaşatmasın. Olayın vahametini oraya gidince anladım. Savaş falan lafları bizim gördüklerimizi tanımlayamaz. 80 yaşındaki bir ninenin gözlerinin tornavida ile oyulup, tuvalet kuyusuna atılması (Cennet Ana) ve (…) yapılmasını kabullenemiyorum. İnsanın bu kadar canavarlaşacağını, azgınlaşacağını dimağım almıyor” diyor ve devam ediyordu!

Her yer işkence, kan kokuyordu. İnsanlar ah-vah ederek ağlıyorlardı, ızdırap ve çaresizlik içindeydiler, insanlar her kapı açıldığında bekledikleri, aradıkları kişiler gelir diye heyecanlanıyorlardı ve siz memleketi yöneten yetkililer olarak çaresiz kalıyorsunuz… Anne’me benzettiğim yaşlı biri bana şunu sordu: “Bize bunları niye yaptılar evladım?” Katliamın üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen bende hâlâ bu sorunun cevabını bulamadım. Saldırı planlı bir tertibin ürünüdür. İktidar bu soykırımı önleyebilir miydi? Doğru istihbarat yapsaydı önleyebilirdi… Yönetim ve güvenlik yetersiz kalmıştır. Asker olaya el koymadı veya müdahalesinde gecikmiştir.

Sokağa çıkma yasağı 24 Aralıkta hayata geçirilmiştir. MİT, İçişleri Bakanlığına, Valiliğe haber vermediği gibi, olayların gelişmesine, olmasına katkıda bulunmuştur. 1000 sayfalık kararı okuduğumda, yargının verdiği karara vicdani kanaat getirmedim.”(…) Hasan Fehmi Güneş, yaptığı bu açıklamayla Maraş, katliamının göz göre göre geldiğini, Katliamın önüne geçilemediğini, çünkü istihbaratın (MİT’in) kendilerine bilgi vermediğini söylüyor. “Ben istihbarat örgütünün oradaki cinayetlere, oradaki katliama katkı yaptığını düşünüyorum, bırakın engel olmayı, MİT bizzat olaylara katkı yaptı” diyor!

Hasan Fehmi Güneş’in tespitlerini doğrulayan, Maraş katliamında da “devletin ve devlet kurumlarının bizzat parmağı” olduğuna dair, en büyük kanıt aşağıdaki belgedir: Dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’e gönderilen 3 Ocak 1979 tarihli rapor, olayların organize edilmesinde MİT’in rolüne işaret ediyor. Bu belge Ecevit’in “Kütüphane Ev” diye bilinen ve yüzlerce klasörden oluşan özel arşivinden çıkıyor. Bu belgeyi 2006 yılında açığa çıkaran kişiler, gazeteci yazar Can Dündar ve Rıdvan Akar’dır.

“Belge “Çok Gizli” mahreci taşıyor. Gayri resmi olarak yazılmış. Muhatabı “Sayın Başkan.” Belgenin girişinde, “MİT’in MHP Ve Kontrgerilla ile müşterek çalışma içine girdiği” iddiasına yer veriliyor. Raporu yazan kişi MİT’in tamamıyla MHP yanlısı bir kuruluş haline dönüştüğünden yakınıyor. Sonra da “tespit edebildiğim kadarıyla” diyerek, MİT içindeki MHP yanlılarının isimlerini veriyor. İlk sırada sayılan isim ise ilginç. Şahap Homriş MİT’in Hukuk Müşaviri ve Türkeş’in yakın akrabası. Sonra söz konusu listede 16 isme daha yer veriliyor. Bu isimler Psikolojik Savunma Başkanı, MAH (MİT) Başkan Yardımcısı, Adana ve Bölgesi Daire Başkanı, İstanbul Bölge Daire Başkanı, Ankara Bölge Daire Başkanı, İdari İşler Başkanı, Teknik Elektronik Daire Başkanı, Diyarbakır, İçel bölge başkanları gibi statülere sahip bulunuyor.

Rapor, Maraş Katliamı’ndan sadece 10 gün sonra 3 Ocak 1979 tarihini taşıyor. Raporu yazan kişinin kulis faaliyeti de yaptığı ve Adana’da görevden alınan S.Y’nin İdari İşler Başkanlığı’na getirilmesi halinde MİT içindeki MHP’li kadrolaşmasının yüzde 50 oranında azaltılacağı belirtiliyor. Bülent Ecevit’e ulaştırılan belgeye göre, Maraş olaylarında MİT parmağı var. Ecevit, MİT’teki kendi kaynaklarından gelen imzasız belgeye “Çok ciddi bir kaynaktan gelmiştir, değerlendirilmelidir notu düşmüş.” Maraş’ta katliama maruz kalanlar, asker ve polisin olaylar karşısındaki acziyetini görünce tek umutlarını dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e bağlarlar. Ancak Ecevit’in de olaylar karşısında aciz ve duyarsız kaldığını söylersek yanılmış olmayız.

Devlet, Maraş’ı da Dersim gibi ezip devletin Şark Islahat Planında öngördüğü hedeflere ulaşmak istenmiştir. (1980’de de Çorum’da aynı senaryo devreye sokulmuştur.) Maraş Katliamından sonra da, Dersim katliamından sonraki politika izlenmiş, çözüm olarak göç ettirme politikası uygulanmıştır. Göçün ekonomik nedenleri olsa da, yaşanılanlar esas olarak devletin izlediği bilinçli yerinde ettirme politikalarının sonucudur. Maraş Katliamına öfke duymak kadar, bu katliamın amaçlarına ve sonuçlarına da öfke duymak gerekir. Eğer bu devlet bu katliamla, Maraş’ı Alevilerden arındırma politikası izlemişse, o zaman yerini-yurdunu terk edenler yüzlerini yurtlarına dönmelidir. Yoksa Maraş Katliamına “öfke duymanın” bir anlamı kalmaz.

MAZLUMLARI SAYGIYLA ANIYORUM. ZALİMLERİ KINIYOR VE LANETLİYORUM.

MARAŞ KATLİAMINI UTUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ!

KAYNAKLAR:

  • Aziz Tunç, Maraş Kıyımı Tarihsel Arka Planı ve Anatomisi, Belge Yay.
  • Rıdvan Akar – Can Dündar, Milliyet Gazetesi, 11. 11. 2006.
  • Rıdvan Akar, Birgün Gazetesi, 25 Aralık 2007.
  • Mehmet Kabadayı, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kitle Katliamları, Vesta Yay.

EN SON EKLENENLER