“Sopanın hukukuna” karşı CHP öne çıkmalı!

Kağıt üzerinde “kanunu yapma yetkisi” meclisteymiş gibi gözükse de, meclis fiili olarak tasfiye edilmiş durumda. AKP bu işi tek başına ve KHK üzerinden yapıyor. Artık “Kanun Hükmünde Kararname” yok, doğrudan “kanun” var. AKP’nin meclisi “tatile sokup” aynı gece yayınladığı son KHK ile “sopanın ve sokağın hukukunu” meşrulaştırması da bu gerçeğin bir sonucu. Meclis, AYM, hak, hukuk hepsi yalan!

Kudüs “can simidine” rağmen uluslar arası alanda yalnızlaşan, yönetme yeteneğini kaybeden AKP, kendi yaptırdığı anketlerde kağıt üzerinde oyunu yüzde 61’lere kadar çıkartsa da altındaki halının kaydığını görüyor. Belli ki, tereddüt, kaygı ve iç güvensizlik en üst seviyede. Böyle olmasa meclis KHK’lerle bypass edilmez, millete son KHK’deki gibi devlet için silahlanın, iktidarımızla ilgili olası itirazlarda ya da daha açık bir ifadeyle seçim kaybetmek gibi durumlarda devreye girin” mesajı verilmez. Nitekim sosyal medyada bu mesajları alanlar açık açık “Yeni KHK ile devlet millete, devlete ayaklananı gebertme hakkını verdi” diye yazmakta…

Bizim ülkemizde haklı olmadığını bilmenin kaçınılmaz sonucu olarak eskisi gibi yönetemeyen, kontrol edemeyen iktidar “sopanın hukukuna” sığınıyor!

KHK’ları çıkartanların da kesin bildiği gibi, KHK güç değil, güçsüzlük belirtisidir. Geliştirmiyor, sürekli geriletiyor. Son KHK’da hukuku değil, iktidar gücünün etkisiyle sokak çetelerini cesaretlendirir, şiddeti ve kaosu körükler, keyfiyete tavan yaptırır… Bunlar tartışmasız doğru, bu yöndeki eleştiriler, şikayetler de doğru ama sonuç değişmiyor. Hükümet ardı ardına “yanlış yoktur, düzenlemeye ihtiyaç yoktur” diye açıklama yapıyor…

“Linci teşvik eden, linç yapanlara da ömür boyu dokunulmazlık veren” KHK’yı da “Tek Tip Elbise” kararını da geri çektirecek, bu sürece “dur” diyecek en önemli güç CHP’dir. Gerçek şu ki; CHP dışında şu anda başka bir güç bu rolü üstlenebilecek durumda da değil. Bu rolü HDP de, Haziran da, diğer sosyalist güçler de, hatta “karşı taraftan” İYİ Parti de, Gül de, Arınç da isteseler de üstlenemezler, CHP’nin çıkaracağı sesi çıkartamazlar. Bu ortamda “aynı kaldırımda bile yan yana yürümeyecek güçleri” yan yana getirecek, katalizör rol oynayacak tek güç CHP’dir…

Bundan dolayı CHP, Anayasa Mahkemesi üzerinden sonuç çıkmayacağını da bilerek bu rolü üstlenmeli, restleşmeyi göze almalı, siyasi riski üstlenmeli, sopanın ve hukuksuzluğun karşısına çıkmalı, meydan okumalıdır…

Bu olmadığında iktidarın resmi-gayri resmi hamleleriyle yaşam alanlarımızın daha da daralacağı, daha fazla duvara yaslanacağımız görülüyor. Uluslar arası tarih de, bizim tarihimiz de bunun örnekleriyle dolu…

OHAL’siz bir erken seçim talebi başta olmak üzere, milletvekillerinin meclisi işgali de dahil, büyük mitingler, OHAL’e karşı milyonları kapsayacak imza kampanyaları hızla organize edilmeli, referandum kampanyasında örneklerini gördüğümüz ve en geniş kesimleri yan yana getirecek OHAL’e karşı meclisler kurulmalı… Barolar “hukuki isyana” teşvik edilmelidir…

Kesin olan şu: CHP genel merkez düzeyinde meydan okursa, KHK kararlarına ve OHAL uygulamalarına sesli-sessiz itiraz edenlerin de sesi de yükselir, cesareti de… Bunun böyle olabileceğini Gezi’de gördük, Adalet Yürüyüşü’nde de gördük. Şimdi de görürüz…

En zor koşullarda gazeteci duruşmalarında, akademisyen duruşmalarında bunun olabileceği gördük… Daha dün Ahmet Şık’ın savunmasında bunu gördük…

Yeter ki CHP öne çıksın, yan yana geliş, siyasi cesareti de, daha da önemlisi cüretkarlığı da büyütür. Güçler dengesi sağlanır, birilerinin memleketin “ev sahibi”, bizlerin de ”misafir” olarak görüldüğü durum sona erer, “sahip-misafir” ilişkisi biter, meclis ve hukuk konuşmaya başlar, “tek parti” dönemi sona erer, ülke normalleşir…

EN SON EKLENENLER