Ortadoğu Halkları’n yazgısı mı?

Genellikle Ortadoğu ülkelerin halkları kadere inanırlar. Kuran’da “hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine” dair bir ayet var. Ve kişinin yaşam serüveni de önceden yazılmıştır denilir. Bu nedenle yöneticilerimiz, 300 kişinin can verdiği Soma faciasında “Bu ölüm şekli “fıtratın” da vardı” diyorlardı.

Sevgili okurlar, Ortadoğu ülkelerinden kanın akmadığı gün yoktur sanırım. ABD Başkanı Donald Trump, ilk Suudi Arabistan ziyaretinde 350 milyar dolarlık anlaşma imzalamış. Bunun 110 milyar dolarlık kısmı ile ABD’den silah alacak. Bu silahlarla Kolera ile mücadele eden Yemen’e bomba yağdıracak Suudi Kıralı Selman. Demek ki, Yemen Halkı’nın “fıtratında” Selman’ın bombaları ile ölmek varmış(!)

Keder, gözyaşı sanki Ortadoğu insanlarına giydirilmiş ikinci bir elbise gibi. Tüm vücutlarını sarmış da nefes aldırmıyor. Oysa ki, hayatın anlamı kin ve nefret değil, sevgi ve aşktır. Birlikte evrensel kurallar içerisinde yaşamaktır. Bir yerde okumuştum “ sevgi ve hoşgörü her dili çözer ve hiç bir sırrın olmadığı bir dünyanın kapılarını aralar” diyordu.

Bu Ortadoğu insanın çoğunluğu Müslüman değil mi? “Komşun açken, sen nasıl tok yatarsın?” denmiyor mu? Bu Müslümanlığın ilkelerinden biri değil mi? Bir komşu devletin Kolera ile mücadele ederken, sen nasıl orayı bombalarsın, vatandaşım dediğin kişilerin evlerini tanklarla bombalarsın ve sonra da Müslüman liderliğine soyunursun?

Açlık ve yoksulluk, Ortadoğu halkların %80’nini bir gölge gibi izliyor. Halkın tüm derdi: günde bir tane ekmeğe uzanabilmek ve evrensel demokratik kuralların ülkelerinden de uygulanmasını istemektir. Ama devlet yaylasını yasak ederek ve ev aramalarında evdeki unu, bulguru ve yağı mazotla karıştırarak; halkın elindeki ekmeğe de göz dikmiştir. Yani onları bilebile açlığa itmektedir. Evlerini başlarına yıkarak boyun eğmeye zorlamaktadır. Evrensel hak arama isteğini elinden almaktadır.

Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu halkların pek çoğu, verilenle yetinen, tabiri caizse, bir koyun sürüsü gibi; amaçsız yaşayan yığınlarız. Oysa ki, toplumun mutluluğu için, evrensel demokratik kurallar içerisinde uğraş vermeli… Ve bazı değerler de vardır ki, insanı yaşamaktan men eder: Onur gibi!

Ortadoğu ve Türkiye Halkları ne istiyorlar? İnsanlığın bağrından doğacak yeni bir güneş, tatlı bir sevgiyle yayılmalı yeryüzüne. Hiç kimsenin dilinden, inanışından, cinsiyetinden ve renginden ötürü ötekileştirilmediği, kırılmış kalpların onarımı ve tüm yaraların sarılması için bir barış ortamını istiyorlar. Sizce çok şey mi istiyorlar?

Sevgili okurlar yazımı sonlandırırken 122 yıl önce sömürgecilere karşı savaşırken, 19 Mayıs 1895’de yaşamını yetirmiş ve Küba’nın efsanevi lideri FİDEL GASTRO “Ben olmamı ve hissettiklerimi sadece Marti’ye borçluyum “dediği Qüba –Havana’lı Şair Jose Marti’nin şiirini sizinle paylaşmak istiyorum:
“Aynı yalınlıkla ölmek isterim / Kırda bir çiçek gibi, sakin gösterişsiz / Mum yerine yıldızlar parlasın üstümde / Yeryüzü uzansın altımda sessiz. / Ben aydınlık ve özgürlük delisiyim / Varsın hainleri gizlensinler soğuk bir taş altında / Dürüstçe yaşadım ben, karşılığında / Yüzüm doğan güneşe dönük öleceğim” der.

Düşlerinizin yaşam bulması arzusuyla en derin saygı ve sevgilerimle….

EN SON EKLENENLER