PİR Sultan Abdal…

Aleviliği var eden, yaşatan, tarifi mümkün olmayan bedeller ödeyerek bugüne getiren ulular, veliler, aşıklar, sadıklar, ermişler, dervişler, erenler ve evliyalardır. Onlara aşk olsun, aşkı niyaz olsun.

Pir Sultan Abdal, Alevi inancında bu kutsal değerlerin toplamıdır.

Pir Sultan Abdal, Alevi inanç ve erkanında, Alevi tarihçesinde geçmişten geleceğe bitmez tükenmez bir hakikattir. Pir Sultan Abdal sadece Aleviler için değil, dünya insanlığı için hakkın, hakikatin, ilmin, irfanın ve adaletin timsalidir. Hiç kuşkusuz Alevi inancında yol ve erkanında Pir Sultan Abdal’ı tek başına ele almak doğru değildir. Pirimiz Pir Sultan Abdal Ebul Vefa’nın, Dede Kargın’ın, Baba İlyas ve Baba İshak’ın, Hünkar Hacıbektaş’ın, Yunus Emre’nin, Şah Kalender Çelebi’nin, Şeyh Bedrettin, Torlak Kemal, Börklüce Mustafa ve Pir Seyit Rıza’ya kadar tüm kutsal değerlerimizin yürütücüsü, temsilcisidir… Pir Sultan Abdal yaşamı, kişiliği ve var ettiği kutsal değerler açısından Alevi inancının temel değerlerinden olan Şahı Merdan Ali ve Şahı Şehidan Hüseyni Kerbela’nın davasını yürüten mukaddes bir kişiliktir.

Pir Sultan Abdal adı geçtiğinde tüm Aleviler niyaza dururlar. Zira O Alevi inancının kutsal değerlerini ifade etmenin damladan deryaya, deryadan hakikate billur bir ummanıdır. Alevi inancının temel ibadeti olan cemlerimizde bağlamanın teli, zakirin dili Pir Sultan Abdal ile başlar, Pir Sultan Abdal ile devam eder.

Pirimiz, kimilerine göre bir şairdir. Kimilerine göre ozan. Kimilerine göre düşünür, kimilerine göre bir eylemci, direnişçi, kimilerine göre bir ermiş… Pir Sultan Abdal saydığımız bu değerlerin toplamından çok öte değerlere haiz kutsal bir kişiliktir. Kutsal sözcüğünün ifade etmek istediğimiz anlam karşısında biraz yalın kaldığını biliyoruz. Pir Sultan Abdal bir hak aşığıdır hak ve hakikatin kendisidir. Pirimizi ifade ederken, Hak aşığı kavramına özel bir vurgu yapmak gerekir. Alevi Hak aşıkları Aleviliğin kutsal metinlerini üreten, ortaya çıkaran kişilerdir. Alevilikte aşık olmak hak ve hakikat mertebesine varmak, sırrı hakikate vasıl olmak demektir. Pir Sultan aşkın, aşk ile varılan hakikatin ve hakkın sırrına ermiş pirimizdir.

Pir Sultan Abdal sadece yaşadığı çağın insanı ve kutsal değeri değildir. Pirimiz tüm insanlık tarihinin, tüm zamanların kutsal değeridir. O’nu tarihin hangi çağına koyarsanız koyun o çağ ile buluşan, çağın yaşamsal, kültürel, inançsal değerlerine yanıt veren bir özelliğe sahiptir. Çünkü yaşamın hakikati insan mutluluğu, doğal denge ve evrenin doğal döngüsü açısından neyi gerektiriyorsa Pir Sultan Abdal odur.

Pir Sultan Abdal Aşkın kendisidir dedik. Burada, pirimizde anlamını bulan aşk kavramı dar anlamda anlaşılmamalıdır. Pir Sultan Abdal’da aşk külli varlığın insandaki tezhürü ve bu külli varlığın derin anlamına ulaşmaktır. Alevilikte var olan “Kainat sureti haktandır” kavramı bunu ifade etmek açısından en belirleyici örnektir. Alevilikte “Kainat ve kainatta bulunan her şey sureti Hak’tan tecelli etmiştir.” Bu tecelli insanda tezahür eder, yani yansır. Ama insanın, bu yansımayı fark etmesi, yansımanın somut halini kendinde tezahür ettirmesi gerekir. Bunun birinci basamağı tevazudur. Şahı Merdan Ali der ki “Ne kadar yücelik aradımsa tevazuda buldum.” Tevazu insanlaşmanın, aşka ulaşmanın, sırrı hakikate vasıl olmanın ilk basamağıdır. Alevi ermişleri ve pirimiz Pir Sultan Abdal lafz ile değil bir eylem ile aşka ulaşırlar. Hallacı Mansur der ki “Kainat büyük bir insan, insan küçük bir kainattır!” İşte Pir Sultan Abdal’ı ve eylemini, aşkını ifade edebilecek en yalın cümle bu olmalı. Alevi ermişleri kendilerinde mevcut olan “Vahdeti mevcudatı” ortaya çıkarmak için önce kendi kendilerine karşı bir eylem yaparlar. Benlik denen varlığı yok eder, benlikten sıyrılır ve çoğul olurlar. Çoğul olmak demek insanın kendindeki tüm değerleri ve bu değerlerin yaşam, insan, doğa ilişkisini kavramasıdır.

Pir Sultan Abdal yaşamında, eyleminde, yürüdüğü hak ve hakikat yolunda hakikate dair hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. Pirimizden bize miras kalan deyiş ve nefeslere, yaşamına dair söylencelere baktığımızda bunu görürüz. O Hızır Paşa’ya ve egemen inkarcı Osmanlı despotizmine karşı başı dik, onurlu bir eylemcidir. Asla Hızır Paşa’ya ve Osmanlıya taviz vermez, önünde eğilmez.

Özellikle yaşadığımız bu dönemde Pir Sultan Abdal’a ne çok ihtiyacımız var değil mi? Onu anlamaya, anladığımızı yaşama aktarmaya, yaşamı donatmak için onun var ettiği kutsal değerleri içselleştirmeye ne de çok ihtiyacımız var.

Pir Sultan Abdal’ı anlamak kolay değil. Ama egemen zihniyet tarafından kirletilen yaşamımızı paklamak, zihnimizi aklamak ve barış içinde özgür ve eşit yaşama ulaşmak için pirimizi anlamamız gerek. İnancınız, kültürünüz, etnik kimliğiniz, cinsiyetiniz hasılı sizi insan yapan değerleriniz ne olursa olsun, kim olursanız olsun ama Pir Sultan Abdal’dan yoksun kalmayın. Pirimiz sadece Aleviler için değil, tüm insanlık için gerekli ve kutsaldır.

Pir Sultan Abdal’ın yolundan gidenlere aşk olsun. Sırrı hakikate vasıl olup HAK İÇİN HAK İLE HAK OLAN PİR SULTAN ABDAL’A AŞKI NİYAZ OLSUN.

EN SON EKLENENLER