‘A’dan Z’ye” Kürt Alevi Düşmanlığı

“Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım
Mazlumun hakkını alalım
Tevekkeltü taalallah” 
Pir Sultan Abdal

2006’nın Mart ayında Diyarbakır’dan başlayarak Kürdistan’ın dört bir yanına yayılan protestoları değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır” diyordu. “Gereğini” yapan polis-asker emniyet güçleri halkın üstüne gerçek mermilerle yürüdü. Onlarca kişi yaralandı ve öldürüldü. Kürt düşmanlığının tecili gibiydi. Yılların kin ve nefretinin sokakta şekil bulduğu devlet, resmi olarak hafızalarımızda kaldı.

Yıl 2014, 31 Mayıs günü Başbakan Sultangazi Belediye binasını açılış töreninde “Geziciler Taksim’e çağırıyorlar. Halkıma sesleniyorum. Bakınız bu oyuna gelmeyin. Buraya gelme gibi durumun içine girerseniz, güvenlik güçlerimiz talimat almışlardır, gereği neyse A’dan Z’ye yapılacaktır.” Gereğini günler öncesinden yapmaya başlayan polis 22 Mayıs günü Okmeydanı’nda, cemevinde Uğur Kurt’a karşı polis “gereğini” yapmıştı. Sonrasındaki protestolarda ise bilindik görüntüler vardı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “kahraman polisi” ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “halkımızın çocukları” polisleri el ele “destan” yazıyordu. Destan yazan polis Gezi’den başlayarak Türkiye’nin dört bir yanına yayılan ve değişik çevrelerden yüz binlerin katıldığı eylemlerde ne hikmetse Alevi gençlerini buluyor ve öldürüyordu. Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, İrfan Tuna, Mustafa Sarı, Selim Önder, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan…

“A’dan Z’ye” Alevi düşmanlığının adı oluyor. Her söyleminde kin ve nefret suçu işlenen ülkemizde Kürtlerin, Alevilerin böylesine kolay hedef gösterilmesi toplumsal yapının ne kadar birlikte yaşama kültürünü içselleştirdiğiyle de ilgilidir. Geçmişin geriliklerinin içimizde nasıl kendisini örgütlediğini bizlere göstermektedir. Erdoğan şahsında vuku bulan olay bunun açığa çıkmasıdır. Toplumsal geriliğin gücüdür. Halkalara, inançlara karşı tahammülsüz olan bir bakış açısı, toplumdan bu kadar destek görebilmektedir. Şiddet hiçbir dönem bu kadar açıktan ve pişkince savunulamamıştır. Her zaman bir “aması” olan devlet bunu da ortadan kaldırmış ve açıktan saldırıya geçmiştir.

Bu saldırıların nereye kadar gidebileceğini de bu olaylar bizlere göstermiştir. Hem söylemde hem de pratik uygulamalarıyla Türk-İslamcı bir saldırı dalgası cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ülkeyi sarmış bulunmaktadır. Önümüzdeki günlerde bunun giderek daha da tırmanacağı görülmektedir.

Buna karşı sesini yükseltebilmek tek alternatif olarak önümüzde durmaktadır. Kürtlerin maruz kaldığı saldırılar, katliamlar, nasıl ki Alevilere yapılmış bir saldırı ve katliam ise, Alevilere karşı yapılan her saldırı da Kürtler başta olmak üzere bu topraklar üstünde yaşayan tüm halklara ve inançlara yapılmış bir saldırı ve katliamdır.

Bunun içindir ki; tüm kesimlerden ötekileştirilenlerin cephesinde buluşmak ve güçlendirmek temel bir görev halini almış bulunmaktadır. HDP şahsında ifadesini bulan halkların kendini var etme mücadelesini birleştirme çabası büyük bir anlam taşımaktadır. Alevilerin bu cephede yerini kendi kimlikleriyle alması kaçınılmaz bir sorumluluk olmaktadır. Bu sorumluluk gereği HDP kongresinde sorunlarını ortaklaştıracak bir yapıyla Aleviler orada olmalıdır. Orada olmak tüm ötekileştirme, hakaret ve saldırılara karşı da, Alevilerin bir cevabı maiyetinde olacaktır.

60 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri