Haddini bilmemek…

Halkımız, iktidarın geliştirdiği, etnik arındırma politikalarına karşı ovasına, toprağına ve onuruna sahip çıkarak, direnmeye devem ediyor. Bu direnme muktedirlerin ve işbirliği içinde olanların kirli yüzünü deşifre ediyor. Çöp, çimento, termik santrali, HES’ler sonrası bölgemizi yaşanamaz kılmak isteyenler, şimdi de mülteci kampları adı altında cihadist, faşist çetelerin bölgeye yerleştirmeye çalışarak, bölgede kalan halkımızı da tehditle göçerterek, topraklarımızı gasp etmek suretiyle, alandaki varlığımıza son vermek istiyor.

Osmanlı’dan, Cumhuriyet’e ve günümüzde AKP şahsında somutlaşan Kürt Alevi düşmanlığı, kendisini Maraş’ta pervasızca ortaya koyuyor. “Cem yapmanıza tolerans gösteriyoruz, izin veriyoruz” denecek bir boyutta, tüm Alevileri hedefine koyan ve “kendi toleransıyla, izniyle” açıklayan bir zihniyetin sahibi olduğunu gösteriyor.

Alevilere bu toleransı istedikleri zaman göstermeyebileceklerine, istedikleri zaman ceme izin vermeyeceklerine işaret ediyor. “Hükümranlığı” altında sınırlarını kendisinin belirlediği bir yaşamdan başkasına fırsat verilmeyeceğini söylüyor. Maraş Katliamı’nın her yıldönümünde yaptıkları gibi, katillerin hassasiyetleri ile hareket ediyor. Katillerin korunup kollanması, beslenip saldırtılmasının provaları, yerleşkeleri yapılıyor.

Siyasi ahlaksızlığı, sorumsuzluğu, pervasızlığı sergiliyor. İktidarın kışkırttığı saldırganlığın ardına sığınıyor. İktidarın ataması, ağzına geleni söyleme hakkı olduğunu sanıyor.

Terolar’daki kamp ve kampla birlikte geliştirilmek istenilen organize sanayi bölgesi için hiçbir hukuksuzluktan kaçınmayacağını söylüyor. Korkuyu derinleştirmek, ürkekliği artırmak ve işbirlikçiler aracılığıyla da toprakların el değiştirmesini hedefliyor. Direnişin dalgalandığını, kontrolünden çıktığını görüyor. Topluma ayar çekmeye, direnişi olduğu alanda tutmak suretiyle lokalleştirmeye çalışıyor.

Haddini aşıyor…

Bugün Terolar’da yaşatılan ve Çiğli, Çınarlı, Fituşağı arasında devlet eliyle geliştirilen oyun siyasal bir saldırganlıktır. Alevi yerleşim alanlarının ortasına Sünnileri, Kürt yerleşim alanlarına Arapları yerleştirme politikası sonuçları ağır olacak bir saldırganlığı örgütlemektedir.  Çatışma gerginlik ve savaş vaat etmektedir.

Kültürel, sosyal değerlerin ortadan kaldırılmasını, bölgesinde, toprağında yok olmasını hedeflemektedir.

Bunun için siyasal sistemle hesaplaşmayı göze almayan, sorunu Suriyeli mülteci, ticari kar üzerinde okuyanlar AKP’nin sübjektif ajanları durumuna düşmektedirler. İşbirlikçi bir pozisyonda durmaktadırlar. Kimileri de derin devlet mekanizmasının parçası olarak, devleti alanda, özellikle Kürt Alevi kesimi içinde yeniden örgütleme misyonuyla hareket etmektedir.

Ağacın kurdu, kendisinden olur!

Terolar’daki bu yeni saldırı, tehdit, özellikle son günlerde gündeme gelen “Organize Sanayi Bölgesi” kapsamında kamulaştırılmak isteyen toprakların satışının engellenmesine yönelik halkın tepki göstermeye ve buna karşı örgütlenmeye başladığı bir sürece tekabül ettirilmiştir. Halkımız, “toprağımız namusumuzdur” diyerek, satışların durdurulması kampanyası başlatmıştır. Maraş Girişimi bu kampanyanın başını çekmekte, halkı, topraklarını satmamaya çağırmaktadır.

Termik santrallerine, HES’lere karşı başlatılan mücadeleye destek için Maraşlıların, ülkede ve yurtdışında harekete geçtiği bu süreçte, Terolar şahsında direnişe geçen halkımıza, “devletin karşısında bir şey yapılamayacağının” gösterilmesi gibi bir hedef ile üzerine gidilmektedir. Eksiklikler ve zafiyetlerin derin olduğu alandan başlayarak, korku, sindirme ve çaresizliği dayatmak istemektedir. Muhtarlarımız uğursuz bir röle doğru çekilmek istenmektedir.

Tüm bunlara karşı, devletin inkârcı, tekçi ve asimilasyonu amaçlayan bakış açısını hedef alan bir karşı duruş şarttır. Maraş Alevisi’ne cemi lüks bulan, iznine tabi kılan zihniyet, Türkiye’yi yöneten zihniyettir. Bu bakış açısı tüm Aleviler için geçerlidir.

Böylesine bir saldırganlık karşısında herkesin sessisini yükseltmesi, Alevi Kurumları başta olmak üzere tüm devrimci, demokrat, yurtsever kesimlerin hareket geçmesi gerekmektedir. Durum sadece bir alan meselesi değil, tüm demokratik kazanımları, örgütlenmeleri ve birlikte yaşamı hedef alan bir saldırganlıktır.

Bugün yapamadıklarımız, yapmadıklarımız gelecekte ölüm, gözyaşı olarak bizlere dönecektir.

Herkesi Maraş’ın sesine, ses vermeye çağırıyoruz…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri