“Kızıl Viyana” Kalesi’nin Kazanı Kaynıyor…

Avusturya devletinin şirketlerini Rus oligarşisine pazarlarken yakalanan ırkçı parti FPÖ lideri Heinz Christian Strache’nin başrolunu oynadığı Ibiza Skandalın‘dan sonra, Avusturya erken genel seçimleri 29 Eylül 2019 tarihinde gerçekleşti. Bu seçim sonuçlarına göre önümüzdeki günlerde oyların yüzde 37,5‘ini alan neoliberal merkez-sağ parti ÖVP, Yeşiller partisi ile koalisyonu kurarak 2017’de FPÖ kolasiyonu ile başlatmış olduğu neoliberal ve ırkçı politikalarına devam edeceğe benziyor.

Günümüzde taban tarafından sosyaldemokrat parti, SPÖ’ye yönelik yapılan en önemli eleştirilerden bir tanesi gereken yerlerde net tavırlardan sakınması ve bu anlamda büyük ölçüde sermayenin arkabahçesi haline gelmiş olmasıyla ilgili. Avusturya Sendikasi‘nın (ÖGB) bir parti organı olduğu da düşünüldüğünde, sendikanın emekçiden yana tutarlı ve istikrarlı çıkışlar yapmaktan kaçındığını ve bu anlamda partiyi sermayedarların karşısında zora sokmayacak bir noktada durduğunu görmek mümkün. Nitekim, sendika 2018’in sonbaharından itibaren muhafazakar ve neoliberal vede ırkçı ÖVP-FPÖ koalisyon hükümetinin yürürlüğe koymuş olduğu günde 12-saat çalışma yasasına karşı sesini çıkart(a)mayan SPÖ gibi, oldukça pasif, iradesiz ve etkisiz bir yerde durmak durumunda kalmıştı.

Son erken genel seçimlerde (29.09.2019) yüzde 22‘lere düşen SPÖ’ye karşı kuşaklardır ve böylelikle aileden gelen bir gelenekle partiye bağlı olan üyeler büyük hayalkırılığı içinde ve daima partiye artık kendisini toparlaması gerektiği konusunda çagrı ve uyarılarda bulunuyor. Öte yandan, aldığı düşük yüzdeyle birlikte parti bütçesi‘nin de daraldığı sorunsalıyla yüzleşmek zorunda kalan SPÖ, 2019 yılının finaline doğru düşük ücretle çalışan 26 işçisinin işine son vererek daima propagandasını yaptığı ‘işçi partisi‘ olduğu iddiasının artık tamamiyle içini boşaltmış oldu.

2020 Viyana Eyalet Seçimlerine Doğru…

İbiza Skandalın’dan sonra hükümetin düşmesine sebep olan FPÖ, lideri Strache’yi partiden ihraç etmişti. 12 Aralık itibariyle FPÖ yeni bir bölünmeyi yaşayarak, kendi içinden Strache’yi yeniden siyaset sahnesine taşımak isteyen partililerin yeni bir partiyle Viyana eyalet seçimlerine müdahil olacaklarını açıkladılar. Bu gelişme demokrat ve duyarlı kesimler tarafından özellikle sosyal medyada “umarız ki bölüne bölüne sonunda tarih olursunuz“ fikrinin yükseltilmesine sebep oldu. Öte yandan, ağırlıklı biçimde Türkiye kökenli bir grubun da “SÖZ“ ismiyle parti olarak Viyana Eyalet seçimlerinde adaylığını koyma olasılığı dikkatleri çekiyor. Burayla ilgili spekulasyonlar içinde, bu yapının SPÖ’nün cazip bir önerisiyle, kendini yeniden geriplana alacağı yönünde. Nitekim, demokratik ve eşitlikçi koşullarda birlikte yaşamanın önemsenmesi açısından, toplumu ayrıştırıcı yönde eğlimlerin ve etnik kutuplaşmaları tetikleyecek gelişmelerin toplumsal barış açısından olumlu sonuçlar vermeyeceği gibi, yapısal ırkçı mevcudiyetleri de sabitlemeye yarayacaktır. Herhalükarda, görünen tablo, SPÖ’nün ‘Kızıl Viyana‘ kalesini fetetmeyi hedefleyen ÖVP ve FPÖ’nün karşısında, büyük bir endişeyi egemen kılıyor. Irkçılığın artma tehlikesinin yanında yine toplumu kültürel ve inançsal bazda kutuplaştırma konusunda tetikleyecek özelleştirmeler beklenenler arasında. Öyle ki, Viyana belediyesine ait olan piyasaya oranla daha uygun kiralara tekabül eden ve Viyana eyaleti ve başkentinin dünyada ve Avrupa genelinde adeta sembolü olan, belediye evlerinin özelleştirilmesi sözkonusu olabilir. 2010 yılından itibaren yürürlüğe konulmuş olan ‘parasız okul öncesi son kreş yılı‘nın yeniden kaldırılması da spekulasyonlar arasında. Viyana Hastahaneleri Birliği‘nin de (Wiener Krankenanstaltenverbund) özelleştirilmesi ve “paran kadar sağlık“ anlayışışnın yerleştirilmesi gibi birçok sosyal kazanımların ve işçi haklarının geri alınması tehlikesinin ayak sesleri uzun zamandır duyulmakta.

Sol’da Birlik Arayışları Sürüyor…

Nevarki, solda birlik arayışı ve çabaları giderek zemin ve aşağıdan yukarıya bir hacim kazanıyor. SPÖ’nün Viyana eyalet parlamentosu için yüzde 5‘lik bir baraj oranını belirlemiş olmuş olması ve birsürü bürokratik engel ile kalesini sağlama almış olması, sol siyasi eksende faliyetlerini sürdüren birçok fraksiyonun umudunu kırıyor. Özellikle bu teknik hendeklerin karşısında eyalet parlamentosuna girmek üzere yüzde 5 barajını aşmanın küçük oluşumlar açısından mümkün olmayacağı hemfikriyatınıın yanında, 23 tane bölgesinin olduğu Viyana’da, oluşmakta olan sol’da birlik çalışmalarını yürüten aktörler, adaylarını buralarda etkin kılmayı hedefliyorlar. Farklı sol siyasi fraksiyonların, her birisinin ayrı bir geleneğe ve çalışma kültürüne sahip olmalarıyla birlikte, teknik konular açısından asgarileride birleşerek ortak bir adaylık platformunu kurma görüşmeleri devam ediyor. Öte yandan, Komünist parti‘nin önceki yıllarda Viyana eyaleti için oluşturduğu birleşim “Wien Andas“, halihazırda Viyana’nın 5 bölgesinde muhtarlığa sahip. Bunları korumakla birlikte bu sayıyı yükseltme çabasını da güdüyor. Sol siyasi fraksiyonların 21.yy‘ın koşullarına uygun şartlarda ve biçimlerde oluşturmak istedikleri “sol yapı“ya Wien Andas’ı dahil etmek istedikleri gibi, düşündükleri strateji tartışmalara sebep oluyor. Öyle ki, bu platform organizasyonları değil salt kişilerin müdahillikleriyle ve radikal taban demokrasisini uygulayarak, herhangi bir sol kurumun egemenliği olmaksızın, bir nevi “demokratik kongre“ biçiminde yeni bir sol yapıyı oluşturmayı hedefliyor. İlk kongreleri 10 ve 11 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek olan bu platformun çıkışı, ‘bütün “eski yapıların“ işe yaramamış olduğu önkabulünden hareketle, seçmen kitlesinin güven ve iradesini kazanmak üzere yeni strateji ve metodların geliştirilmesi‘ gerektiği noktasındadır.

Kapitalist dünya düzeninin özellikle Soğuk Savaş (1947-1991) döneminde sosyalist dünya görüşüne karşı yürüttüğü kara propagandanın başarısı, kimi sol grupların dahi özenle daha yumuşak ve “seçmeni provoke etmeyecek“ bir dili geliştirme konusunda yoğunlaşma çabasında belirginleşiyor. Nihayet, ortak bir paydada buluşma konusunda birsürü soru işaretlerini içeride ve dışarıda hakim kılan bu Sol’da birlik projesi (adı: LİNKE, Tr. SOL), bütün içeride ve dışarıda olan taraflar açısından henüz müdahil olan ve olmayan gözlem ve izlem altında.

Toplamında, Mayıs veya Ekim 2020‘de olması beklenen Viyana eyalet seçimleri için asıl sorulması gereken soru şu gibi görünüyor: Kızıl Viyana’nın muhafazakar, ırkçı ve neoliberal partilerin yönetiminde beterin beterine uğramaması, gelenin gideni aratır hallerine düşülmemesi ve mirasın korunmasıyla alakalı neler yapılabilir ve ne tür bir strateji izlenebilir..? Burada SPÖ’nün hem ülke genel seçimlerinde (federal düzey) hemde eyalet seçimlerinde “eğer oylarınızı bize vermezseniz, daha kötü şeyler olur“ diyerek seçmeni daima bir nevi “kötünün iyisine“ tabi tutmasından öte, halklardan ve emekçilerden yana bir değişimin altyapısını oluşturmanın yollarının aranması kaçınılmaz bir opsiyon olarak karşımızda duruyor. Mahallelerde gücünü büyüten ve uzun vadede sabitleştiren emekten ve emekçiden yana bir “sol muhalif yapı“, SPÖ’nün kendi içindeki sol kanadın yeniden iradeyi hakim kılmasına zemin sağlayabilir. Buradan uzun vadede farklı olanakların ve stratejilerin geliştirilmesi de olası.

Foto: derstandard

EN SON EKLENENLER