Hak yol Alevilik ve evrensel matematik

BÜLENT FELEKOĞLU

HAK YOLU – HIZIR ÇARKI

Hak aşkı, Hızır hikmeti, Pirim Seyit Nesemi’nin nefesi ile …

İlk nur, ilk ışık, ilk gayret bugün attığımız adımların ilk halinin hali nur ve nuru çözmeye çalışan bilim, akıl. Varlığın matematiğinde gerçeği bulma arzusuyla, kendi tekrarımızı, yeniden doğuşumuzu ve ömrümüzün anlamını çözmek için, biriktirmek için saymak ihtiyacı duyduk. Anlatmak ve saymak için semboller kullandık. Bu sembolleri  yaşamın, ölümün, doğanın,  üretimin, inancın, varlığın ve tüm bunları manaya büründüren dilin karşılığı olması için ürettik. Zaman akıyordu zamana izimizi bırakacak, bir sonraki kuşağa en az değişim ile aktaracağımız, semboller ile ifade ihtiyacı duyduk. Evrendeki ölümsüzlüğü, yaşadığımız alemde anlatmak istedik. Yaşam anlamsız ya da aktarımsız olamazdı. Ses ve Sembol anlatma aracımız oldu. Sembollerin geçişken ilişkisi, üretilenin ve zamanın doğruya yakın kaydı tutulmalıydı. Semboller matematiğe dönüştü. Zaman,  ses, yaşam, üretim kayıt altına alındı. Mağara resimleri, ilk tapınaklar Göbeklitepe, Sümer yazı ve rakam sistemi varlığı açığa çıkarılmış bilmelerimiz. Bizlere 0 ve 1’in muazzam geçişkenliğini ve birbirini doğurmasının sonsuz döngüsünü anlatıyor. Yaşam hiç değişmedi aslında, zaman hiç akmadı aslında sadece birbirini yoğurdu ve doğurdu. Can ve ruh ise bu doğum döngüsünde yeniden birbirine dönüştü. Gerisi canlılığın meşgalesi ve gayreti oldu. 0 ve 1 gibi. Şöyle bir düşündüğünüzde hiçbir teknoloji ve matematik 0 ve 1 aşamadı. Aşamayacakta sadece biribirine dönecek ya da birbirini tamamlayacak. Hak deryası gibi, her damla mutlak bir deryaya düşecek ve dönüşecek.

Hak yol Alevilik ve inanç sürekleri Evrensel matematiği ve korelasyonlarını yani gayretlerini anlamlandırma ve anlatma gayretinde oldu sürekli. Bilinen tarihin tüm evreleri ve sembolleri buna kanıt olarak gösterilebilir. Anlaşılması açısından

0 = varlık 1= birlik olarak,  0= karanlık hali 1= ışık gayreti olarak, 0= Hak 1= İnsan, 0= Hızır çarkı 1= Birlik nuru, 0= Ruh 1= ikrarlaşmış beden  olarak düşünelim.

Daha Allah ile cihan yok iken
Biz anı var edip ilan eyledik
Hakk”a hiçbir layık mekan yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Harabi

Yer yok iken gök yok iken dolaştım
Muallakda beyaz kufar’a düştüm
Kırkların ceminde engürü içtim
Ol yeşil kubbeye konduğum zaman

Seyyit Feyzullah

Yare Piremin Yare , Alem car bi care Can te da zare
Get nizane can bedere, Hek teda Gama  zere

Pirim yardır, alem an be an, can içinde zar iken
Hiç bilmez ki harman yeridir can, Hak ise onu öğüten sarı   düvendir.
Ape Kekil

Hak anlam dünyası olan hakikati kendinden doğurur. Varlık ancak, varlığın sonucu olabilir. Yani karanlık Hak, Tanrı, Allah, Xweda = SIFIR varlık gayret ile varlığından varlık doğurur. BİR varlığın, SIFIR’ın kendi suretidir. Karanlık, aydınlığın kendi halinin yansımasıdır. Zaman zaman ile yaşıttır. Bir başka mana ile SIFIR, SIFIR’a bölünebilir. Bu bölüm ancak birikmiş enerjinin kendi içinde döngüsü ile oluşan gayretin patlaması-kaos’u ile mümkündür. Yani varlık mutlak kendi içerisinde kendine benzer bir varlık hali taşır. Sadece kendisine ait ve yaşıt zaman ile bu gayret açığa çıkmalıdır. İnsan ya da canlı varlığında RUH’u ikrarlaşmış enerji olarak düşünebiliriz. Kararlaşmış, birbirine ikna olmuş ENERJİ  ilk HAVA hali yani SUR  yani SIFIR. İkrarlaşmış ENERJİ – HAVA kendisinden ikrarlaşmış canlılık doğurur. Ancak doğum milyon seçeneğin birbiriyle uyuşması ve doğru anda, onu doğuracak, onu çağıran RAHMAN’IN – RAHİM’İ bulması ile mümkündür. Yani SIFIR’ın – SIFIR’a bölünmesi BİR’liğin ikrarlaşmış gayreti  ile mümkün olacaktır. BİR ikrarlaşmış SIFIR’dır. Bu nedenle tüm olan SIFIRBİR ile suret olur. Evrende hiçbirşey çoğalmaz sadece dönüşür. Çünkü; SIFIRSIFIR’a bölündüğünde ancak kendini bulur. Ama bu bölünmez olduğunu kanıtlamaz. Doğurmak çoğalmak değildir. Doğurmak yerine koymaktır. Siz daha fazla doğurduğunuzda başkası daha fazla ölür.

Şöyle düşünelim Dünyada her geçen gün daha fazla bina yapıyoruz, gökdelenler apartmanlar, araçlar, füzeler, uçaklar, gemiler bunların milyon tonlarca ağırlık yapıyor değil mi? Peki bu kadar çoğalan ağırlığa rağmen Dünyanın kütle ağırlığı değişiyor mu sizce? Değişseydi Dünya yörüngesinden sapma yaşardı değil mi?

Dünyada olduğu gibi Evrende de durum aynıdır. Evren doğurur fakat çoğalmaz sadece dönüşür. Evren sadece karanlıktır. Işık onun doğurmuş halidir. İkisi ise birliktir. Bir çoğalmaz sıfır ona eklendikçe zaman oluşur ve zaman çoğalma dürtüsü oluşturur.

Bir insanın çok para kazandığını düşünelim, zaman ise onun bu yoldaki gayret aşaması olsun. Sonunda tüm çabasının kendi miğde çeperini doldurmanın ötesine geçemediğini ve tüm diğerleri gibi ölmek-dönüşmek için çaba sarfettiğini anlaması ne kadar zamanını – gayretini alır sizce?

Ve bu arada çoğalmak isterken, ne kadar yok ettiğini fark etmesi, kendine benzeşik istilacı dönüşümler yaptığını fark etmesi ne kadar zamanını alırdı?

Tanrı, Hak, Allah, Xweda işte bu anlam arayışının SIFIR noktası olarak BİR’lik zamanda karşımıza çıkar. Hak Evrende ki Nokta ise Xızır onun devran çarkıdır. HAK =SIFIR  ise HIZIR=BÖLÜNMÜŞ SIFIR’dır. Varlık yani tüm enerji hareketliliği onda gerçekleşen doğum ve dönüşümdür. Hak Yolda doğum bir birleşme ise, ölüm bir ayrışmadır. Can Haktan gelir, Can Hakka Yürür. Ruh kaybolmaz sadece, devrine devam eder. Taki yeniden ikrarlaşana kadar. İkrarlaşmak ancak ikrarlı gayretle mümkündür. Yoksa kendi cehennemi ve kaosu uzun zamanlar alır. Hak Yol Alevilik ve Hızır hakikati ile nurlanmış zamanın Hakikat elçileri temel düstur olarak, Rızalı-İkrarlı Hakkı bilen toplumsallık önerileri Alem yaşamını güçlendirme çabası ile Hak yasası ve Hızır çarkını korumak ile yükümlü olmuşlardır.

Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan, ölen, yapan, bozan hep Hak’tır
Her nereye baksak Hakk’ı mutlaktır
Ahvali vahdeti beyan eyledik.

Daha Allah ile cihan yok iken
Biz anı var edip ilan eyledik
Hakk’a layık hiçbir mekân yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Edip Harabi

Bülent FELEKOĞLU – Tarihçi
Dad İstanbul Eşbaşkanı
e-mail: zulfukardergisi@gmail.com

 

 

 

EN SON EKLENENLER