Öğrenci de öğretmen de artık Êzidî!

Êzidî halkı, tarihinde ilk kez kendi dil ve kültürlerinde bir eğitim sistemine kavuştu. Yeni eğitim sisteminin öğretmenlerinden Xelef Sincara, “Çocuklarımızı Êzidîlik fikri, kültür ve ahlakı ile anadillerinde eğitmek istedik” dedi.

DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e saldırarak kadın, çocuk ve yaşlı ayırt etmeksizin katliama girişmesi geçmişten bu yana sürekli yok etme politikalarına maruz kalan Êzidîlerin 73’üncü fermanı olarak tarihe geçti. Katliam sonrasında özgürleştirilen ve Êzidîlerin tarihi yurdu olan Şengal’de yeni bir dönem yaşanıyor.

Êzidîler artık kendi anadillerinde, kendi kültür ve ahlak değerleri ile bir eğitim sistemi inşa ediyor. 2015 yılında kurulan Saziya Ziman û Perwerde ya Êzidiyên Şingalê – Şengal Êzidîleri Dil ve Eğitim Kurumu (ZEPÊŞ) ile başlayan eğitim süreci, Êzidî toplumuna mensup öğretmenlerle gün be gün ilerleme kaydediyor. 32 öğretmene sahip kurum, 10 farklı okulda ve 500’e yakın öğrencisi ile özerk eğitim ve öğretim sistemini devam ettiriyor.

ÇOCUKLARA ÊZİDÎLİK EĞİTİMİ

Êzidî toplumunun yeni süreçteki eğitim sistemini başından beri büyük emeklerle yürüten öğretmenlerden Xelef Sincara dihaber’e değerlendirdi. Sincara yeni eğitim sistemine başlarlarkenki amaçlarının çocuklarının savaş psikolojisinden kurtulması ve kendi anadillerinde eğitim almaları olduğunu ifade etti. Sincara, “Amacımız Şengal’de bir fermandan geçen Êzidî çocuklarını eğitmek ve psikolojilerini ferman öncesi duruma döndürmekti. Çocuklar savaştan, tank ve top seslerinden dolayı hastalanmıştı. Tüm varlıklarıyla savaşı yaşıyorlardı. Silahlarla daha çok oynuyorlardı. Fikirleri tamamen savaşa endekslenmişti. Amacımız onların psikolojilerini okuma ve yazmaya yönlendirmekti. İkinci olarak ise anadillerinde eğitim vermek amacıyla bu işe başladık. Êzidî çocukları kendi anadillerinde eğitilmediler hiçbir zaman. Her gelen iktidar Êzidîleri kendi kültürleri ve dilleri üzerinden eğitime tabi tuttu. Biz de artık çocuklarımızı Êzidîlik fikri, kültür ve ahlakı ile anadillerinde eğitmek istedik” şeklinde konuştu.

‘ÊZİDÎLİĞE DAİR BİR ŞEY YOKTU’

Sincara, ferman öncesi Êzidî toplumu üzerinde iktidar kuranların Êzidîlerin kültüründen ve dilinden uzak bir eğitim sistemi oluşturduğunu ifade ederek, sömürgeci bu eğitim anlayışının aynı zamanda Êzidî halkının eğitime olan inancını da kırdığını söyledi. Sincara şu şekilde konuştu: “Halkımız okuma ve yazmadan uzaklaşıyor. Bunun nedeni de iktidarların kendi dilleri ile Êzidîler üzerinden siyaset yürütmek istemesidir. Zaten her iktidar başta hükmettiği bir halka kendi dilini kabul ettirmek suretiyle işe başlıyor. Bundan dolayı da Êzidî halkımız eğitime karşı inançlarını yitirmiş durumda. Çünkü her gelen, Êzidîliğe dair hiçbir şey vermemiş. Tüm bunlar halkımızın eğitime olan inancını zayıflatmış fakat yavaş yavaş halkımız kendi dilinde kültüründe eğitim gördüğünü gördükçe bu inanç değişiyor. Halk artık eğitimi de yaşamın bir parçası olarak görüyor.”

‘ÖĞRETMEN MÜSLÜMAN, TOPLUM ÊZİDÎ’

“Bizim yaptığımız Êzidî halkının tarihinde ilk kez anadilinde eğitim veriyor olmamızdır” diyen Sincara, dışarıdan gelen öğretmenlerle Êzidî toplumu ilişkisi üzerine de şunları söyledi: “Öğretmenler hiçbir zaman buranın halkından olmamıştır. Öğretmenler dışarıdan geliyordu. Öğretmenler Müslüman idi ama toplum Êzidî idi. Bir halkın çocuklarına eğitim verenlerin muhakkak o halktan olması gerekir. Bir halkın çocuklarına ders verecek öğretmenlerin o toplumun dilini, kültürünü ve ahlakını bilmesi gerekir.”

‘ÖĞRENCİ DE ÖĞRETMEN DE ARTIK ÊZİDÎ’

Sincara, sömürgeci eğitim sistemlerine karşı kendi eğitim sistemlerinin toplum içerisinde önemli bir değişime neden olduğunu da ifade ederek, “Gerçekten de birçok şey değişti bu 3 yıl içerisinde. DAİŞ’in elinden kurtulan bir çok çocuk da şu anda okullarımızda. Artık çocuklarda bir yoldaşlık gelişti. Okullarımızda öne çıkan en önemli şey çocuklar arasındaki arkadaşlık bağı oluyor. Öğretmenlerimizin kendileri toplum içerisinden olduğu için çocuklara nasıl yaklaşılacağını biliyorlar. Önceleri çocuk psikolojisine yaklaşımda ciddi sorunlar vardı. Dolayısıyla çocuklar içine kapanıyordu. Öğretmenlerimiz de çocuklara arkadaşça yaklaşıyorlar çünkü öğrenci de öğretmen de aynı toplumun parçaları. İkisi arasında sevgi bağı var. Okullarımızda yalnızca fikir var. Biz çocukları özgür fikirli yetiştirmek için çalışıyoruz ki onların da gelecekleri özgür olsun” değerlendirmesinde bulundu.

‘BAZEN BİR ÇADIR OKULUMUZ OLDU’

Sincara eğitime çok zor koşullarda başladıklarını da belirterek, zaman içinde imkanlarının geliştiğini ve bunun da kendilerini umutlu kıldığına dikkat çekti. Sincara eğitime başladıkları dönemdeki zorlukları şu şekilde ifade etti: “Eğitim sistemimiz olumsuz koşullarda şekillendi. Çok zor şartlarda eğitimimize başladık. Bazen okulumuz bir çadır oldu ama biz yine de çocukları okuma yazmasız bırakmadık. ‘Her Êzidî çocuğun okuma yazmasız kalmaması’ en büyük amacımızdır. Çok zor koşullarda başladık. Çoğu zaman çocukların üzerine oturacağı bir sıra ya da bizim yazı yazabileceğimiz bir tahta dahi yoktu. Biz bu koşullarda okullarımızı açtık. Kışın kar altında çadırlarda, yazın da yaz sıcaklığı altında öğretmenlerimiz çocuklara ders verdi ve bugüne kadar da bu çabamız sürüyor. Fakat şimdi ilk başladığımız zamana göre iyi koşullarda eğitimimizi sürdürüyoruz.”

‘KADIN ERKEK AYRIMI YOK EDİLECEK’

Öğretmen Sincara, 32 öğretmenleri arasında yalnızca 7 kadın öğretmen olduğu bilgisini de vererek, planlamalarında daha fazla kadın öğretmenin eğitim sistemine katılması için çabaladıklarını söyledi. Sincara, “Temel bir planımız da kadın öğretmen sayımızı arttırmaktır çünkü Êzidî toplumunda en fazla zorluk yaşayan kadınlardır. Şimdiye kadar hiçbir iktidar kadınların kendilerini geliştirmesini istemedi ve kadınları evde ev işlerini yapan bir köle olarak gördüler. Bizim toplumumuzda kadın erkek arasındaki ayrım var; fakat şimdi bu sistem ile bunu aşmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

TÜM KÜRTLERE VE ÊZİDÎ GENÇLERE ÇAĞRI

Ailelerin de kendilerine olumlu yaklaştığını ifade eden Sincara son olarak hem tüm parçalardaki Kürt halkına hem de Êzidî gençlerine çağrıda bulundu. Sincara tüm parçalardaki Kürtlere yönelik, “Êzidî halkı 73 fermandır katliamdan geçirilmiş bir halk. Êzidî halkına hem fikri olarak hem de tekniki olarak yardım edilmelidir ki Êzidî halkı artık devletlerin siyasi oyunlarının içine düşmesin” çağrısını yaparken, Êzidî gençliğine ise çağrısı şu şekilde oldu: “Çağrım tüm Êzidxan gençliğinedir. Ülkenin dışına çıkmaları ülkelerini terk etmeleri halkımız için çok olumsuz bir durumdur. Ülkesinden giden genç asla dilini ve kültürünü koruyamaz, eğer dili kültürü ve inancıyla yaşamak istiyorsa kendi toplumu içerisinde yaşamalıdır. Bu yurdundan göç ettirme tüm halklar üzerinde geliştirilen bir siyasettir. Bununla gençleri kendi dilleri ve kültürlerinden uzaklaştırıyorlar. Êzidxan’a sahip çıkın, Şengal’e dönün, şu zamanda en büyük yük gençlerin omuzundadır.”

Selami Aslan – dihaber

EN SON EKLENENLER