Sanat bizim şah damarımızdır

Doğanın her elementi sazdaki akordumuzken, yazdığımız her şiir her nefes her deyiş ise örgütlenme ve yeniden diriliş aracımızdır. Kerbelayı en acısından yaşayan ve lanetleyen, ölüm ve yaşam kıyısında sevgiyi arayan, kötüye iyilik dersi, en iyi nasihati zekice veren bir sanat anlayışımız var.
İnancımızda, sanat hayatın kendisidir. Görsel araçlar ne olursa olsun figür, mısra ne varsa hayatı açıklar ve Alevi sanatı tarih boyunca toplumu değiştirme gücüne sahip dinamikte ve özgürlükte gelişmiştir. Uğradığı her katliam da tüm sansürlere karşı sanatını gizli ama anlaşılır bir propaganda aracı gibi kullanarak inancını ayakta tutmayı başarmıştır.

Bir yandan dev mimari projeler egemen gücü ifade ederken görkemli ulaşılmaz kılınan saraylar yapılırken Aleviler halk sanatı üreterek baskıcı güçlerin onların fikirlerini kontrol altına almalarına rest çektiler. Bununla birlikte, kültür, ekonomi, sağlık ve refah için ölçülebilir bir etki yaratarak toplumla iç içe içe geçen bir varoluş nedeni de oldular.

İkrar üzerine düşünce ve sanat üreten tarihsel değerlerinin tamamına bilimsellikle yaklaşan bizler tanrıyı dahi sorgulayan bu sorguyu sevgiyle noktalayan bir toplumuz. Bu nedenle sanattan asla ve asla kopmamalıyız. Pir Sultanın “Şah” demesi bir cesarete. Seyit Nesimi’nin “ben yitirdim ben ben ararım kime ne “ özgürlüğe, Şah Hatayı “Biz Tüccar Değiliz Alıp Satmayız, Erkan Gözetiriz Yoldan Sapmayız” sanatla anlayana mesaja vurgudur. İşte tüm bunları unutmadan ibadethanelerimizin mimari yapısı dahi Alevice olmalı her köşesinde karşımıza bir ozan çıkmalı en anlaşılır diliyle.

EN SON EKLENENLER