Çatlak Zemin’den ‘AKP’nin Karnesi’: ‘Kadın sen sus’ derseler…

Feminist bakış açısıyla yayıncılık yapan Çatlak Zemin ekibi, “AKP’nin Karnesi” adlı çalışma hazırladı. Ekipte yer alan Ecem Öztürk, “Siyasi iktidar tarafından cinsiyetçi söylemlerin artması hem toplumu hem de yargı sürecini etkiliyor” dedi.

Gönüllü kadınların bir araya gelerek kurduğu Çatlak Zemin internet sitesi feminist bakış açısıyla yayıncılık yapmaya devam ediyor. Çatlak Zemin ekibinde yer alan kadınların en son çalışması ise AKP’nin kadınlarla ilgili veya toplumsal cinsiyet alanında ürettiği siyaset ve söylemini bir zaman tüneline yerleştirerek “AKP’nin Karnesi” adlı veri tabanı oldu.
KARNEDE VERİLER 9 KATEGORİDE TOPLANDI
Oluşturulan veri tabanındaki zaman çizelgesinde, 2002’den bu yana AKP’nin atadığı bürokratların, kadroların, yerel ve genel seçimlerde gösterdiği adayların, milletvekillerinin, yöneticilerin ve kamu idarecilerinin söylemleri; yasa tartışmaları ve yasal düzenlemeler; Anayasa Mahkemesi kararları, genelgeler, kararnameler ve Adalet Bakanlığı’nın cinsel dokunulmazlığa karşı suç istatistikleri görüntülenebiliyor. Tüm bilgilerin kaynaklarına ulaşılabilecek linklerin de mevcut olduğu çalışmada, karnedeki veriler ise; “aile”, “eğitim”, “cinsel istismar/şiddet”, “kadın emeği”, “annelik/üreme/kürtaj”, “erkek şiddeti”, “eşitlik-ayrımcılık”, “siyaset” ve “cinsellik” gibi 9 kategoride toplandı.
Çatlak Zemin ekibinden Ecem Öztürk, AKP Karnesi’ni hazırlama nedenleri ve yaptıkları çalışmaları değerlendirdi.
‘SALDIRININ ARTTIĞINI KARNEDE GÖRMEK MÜMKÜN’
AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana kadına yönelik sarf ettiği cinsiyetçi söylemlerle fazlasıyla karşılaştıklarını söyleyen Öztürk, bu durumun zamanla kadın ve LGBTİ düşmanlığına dönüştüğünü belirtti. Kadın kazanımlarından yola çıkarak bu kazanımlara yönelen saldırılar arttıkça böyle bir çalışma yapma fikrinin ortaya çıktığını belirten Öztürk, karnenin içeriğine ilişkin de şu bilgileri paylaştı: “AKP’nin cinsiyetçi söylemleri, çıkarılan yasa tasarıları, kadın ve çocuklar söz konusu olduğunda Avrupa Mahkemesi’nin aldığı kararları baz alarak bir çalışma yaptık. Saldırı her daim vardı ama bunu AKP iktidarının ilk döneminden şimdiye kadar net bir şekilde görebiliyoruz. Bunun giderek şiddetlendiğini ve arttığını da karnede görmek mümkün. Örneğin, 2012 yılında tüm kategorilerde toplamda 15 madde var kadınlara dair; ama 2015’e gelindiğinde 50’ye kadar yükseliyor. Kadın cinayetlerine, kadın erkek eşitliğine yönelik politikalara ilişkin sonuçları görmek açısından da önemlidir. Bunu da ekipçe hazırladığımız veri tabanı ile ortaya koymaya çalıştık.”
‘İKTİDAR HEM TOPLUMU HEM YARGI SÜRECİNİ ETKİLİYOR’
Siyasi iktidar tarafından cinsiyetçi söylemlerin artmasının hem toplumu hem de yargı sürecini etkilediğini belirten Öztürk, bu süreci ortaya çıkaran örneklerin de bu durumu meşrulaştırdığını söyledi. Öztürk devamla, “Siyasi figür çıkıp da ‘Kadın erkek eşit değildir’ derse, ‘Mecliste kadın sen sus’ derse bunun yansımalarını bütün toplumda görebiliriz. Bütün alanlarda, işyerinde, okullarda,  toplu taşımada kısacası toplumun her alanında buna maruz kalırız. Bu kadına yönelik ayrımcılığı, kadın erkek eşitsizliğini çok destekleyen bir durum haline geliyor. Özelde de yargıya yansıması net bir sonuç. Haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimleri ya da taciz, istismar gibi durumlarda savcıların yargı kollarının tamamen kadın düşmanlığı üzerinden verdikleri kararlarda bu politik söylemlerin uygulamalarıdır. Birbirine paralel olarak gidiyor” dedi.
‘FEMİNİST BAKIŞ AÇISIYLA SONUÇ ORTAYA KOYMAK İSTEDİK’
10 aydır üzerinde yoğunlaştıkları çalışma ile feminist bakış açısıyla bir sonuç ortaya koymak istediklerini ifade eden Öztürk, şunları söyledi: “Bu herkes tarafından farklı şekilde yorumlanabilir ama biz özellikle feministler bunu tartışmaya açmak istedik. Kadına yönelik şiddetin, saldırının, çocuk istismarının ve çeşitli ayrımcılığın artmasındaki temel sebeplerden bir tanesi iktidarın cinsiyetçi söylemleridir. Yargının bunu hafifletmesi hatta bazı durumlarda teşvik etmesinin de çok ciddi bir katkısı var. Toplumsal dinamiği etkileyen birçok şey olabilir. Şiddet içerikli diziler, eğitim politikaları, muhafazakar politikalar gibi bir sürü sebep sıralanabilir. Kadına yönelik artan her baskı bu şekilde ivme kazanıyor diyebiliriz.”
‘İKTİDARIN ERK DİLLE ÖLMEYİ NORMALLEŞTİRMESİ İLE ALAKALI’
Son zamanlarda yayınlanan diziler ve savaşın kendisiyle birlikte tırmandırılan militarizmi de hatırlatan Öztürk, buna dair tepkisini de şu sözlerle ortaya koydu: “Savaş çığırtkanlığı ya da savaş politikalarının tırmandırılması çok daha siyasi bir düzlemde duruyor. Bu durumun artması aynı zamanda iktidarın sürekli insanları yaftalayarak öldürmeyi, insanların bütün hayatını ellerinden almayı normalleştirmesi ve toplumsal düzlemde desteklenebilir şekilde göstermesi ile alakalı. KHK’lara işinden olan insanlar, Efrin’e yönelik yapılan operasyon ya da geçtiğimiz dönemde Kürdistan’da yapılan saldırılar oradaki insanların öldürülmesi büyük bir vahşet ve militarizmin yeniden yükselmesi, nefret politikasıdır. Ama daha kötüsü benim gözümde toplumun bu durumdan mutlu ve heyecanlı olması ya da bunu körüklemesi ve sürekli bunun üzerinden politika güdülmesi. Politika sürecinde bu erk dilin kullanılması çok etkili. Sur’daki insanların evlerine yazılan ırkçı ve cinsiyetçi yazılamalar şuan Efrin’de askerler tarafından yapılan ya da sosyal medyada insanların o savaş çığırtkanlığına destek verirken kullandıkları dil hep aynı erk dilin yansıması. Buna karşı savaşa hayır diyen insanların gözaltına alınması ve tutuklanması… Barışı savunmak ya da kadın erkek eşitliğini, özgürlüğünü savunmak artık tamamen sizi iktidar ve toplum tarafından hedef tahtasına oturtan bir şey haline geliyor.”
‘HEDEFİMİZ FEMİNİST SÖYLEMİ YAYMAK’
Çatlak Zemin’i oluşturma ve devam ettirmelerindeki temel hedeflerinin feminist söylemi yaymak ve ilgili yazılarla kadınların düşüncelerini yaygınlaştırmak olduğunu belirten Öztürk son olarak, “Kadınlar olarak gündemi çok yakından takip etmek gibi istek ve arzumuz var. Cinsiyetçi söylem olduğunda ya da bir yasa çıkarıldığında kadın haklarına yönelik bir saldırı olduğunda bunun analizini yapmak ve tartışmaya açmayı çok istiyoruz.  Ataerkil söylemleri analiz eden ya da kadın politikalarında yapılanlara yer veriyoruz. Çünkü mücadele etmek çok kapsamlı ve katmanlı bir şeydir. Bu mücadeleyi arttırmak ya da ataerkil düzene karşı ciddi bir mücadele yürütmenin çok büyük boyutu ve süreci var. Genel olarak güdülen politikaları değiştirmeye çalışmak, feminist politika yaparak temel şey kadınları güçlendirmek ve kadına yönelik saldırıların kaynağını yok etmek önemli. Feministlerin mücadele alanlarından bir tanesi de elbette ki bu” diye konuştu.
GÜNCELLEMEYE AÇIK BİR ÇALIŞMA
Çatlak Zemin ekibi, “AKP’nin Karnesi” adlı çalışması için veri tabanında eksikler ve gözden kaçan taraflar olabileceğini söyleyerek, okuyucularına sitelerinde şu çağrıda bulunmuştu: “Bu karneyi bitmiş bir ürün değil bir süreç olarak ele alıp sizlerin de hatırlatmaları ve desteğiyle zaman içinde güncellemeye devam etmek niyetindeyiz. Arzumuz bunun yeni tartışmalara, analizlere ve düşüncelere vesile ve veri olabilmesi, tepe tepe kullanılması.”
Çatlak Zemin’in hazırladığı AKP Karnesi’ne http://akpkarnesi.catlakzemin.com/ adresi üzerinden ulaşılabilinir.
MA / Necla Demir

EN SON EKLENENLER