Zulüm ve sömürü

“Ezilenler ile ezenler, sömürülenler ile sömürücülerin eşitliği olmaz; yoktur; olmayacaktır…”LENİN.

“Bu benim mülkiyetimdir”, sözünün ortaya çıkışından (özel mülkiyetin doğuşundan)bu yana sömürü ve zulüm birbirini hep takip etmiştir. Ama tarihteki hiçbir sömürü ve zulüm ilişkisi emperyalist-kapitalist düzendeki kadar acımasız ve kitlelere yönelik olmamıştır.Emperyalist-kapitalist zulüm ve sömürü düzeni kendisini faşist yönetim sisteminde geliştirir.

Faşizm nedir? Faşizm: zulümdür!Faşizm,demokrasiye, işçi sınıfına, emekçilere ve ezilen halklara düşmandır.Kapitalizmin gerici sömürücü amaçlar taşıyan kesimlerinin insanları yıldırarak, sindirerek kurduğu,zorba yönetim biçimi ve diktatörlüktür. Diktatörlüğü kurup ve kollayanlar; emperyalistler ve de kapitalistlerdir. Zulüm edilenler ise; bütün emekçiler ve en başta işçilerdir. Kapitalistler, işçilerin en az ücretle çalışmasını isterler. Mesela asgari ücret gibi!  Kapitalistler, diktatörlük kurmak için önce emekçilere, işçilere ve de sendikalara (1 Mayıs 1977 Taksim gibi)saldırırlar. Örgütlü işçi ve emekçi kapitalistlerin işine gelmez. Çünkü emekçiler örgütsüz yani sendikasız (“sarı sendikayı” kast etmiyorum)olursa ise sömürü artar…

Faşizmin en büyük korkusu okuyan ve düşünen insandır! Her dönem okuyan ve düşünen insanı düşman olarak görürler. Bütün kültür ürünlerine saldırırlar, kitapları yasaklayıp yakarlar. Faşizm, ilk tahribatını emekçilerin ve işçi sınıfının örgütleri üzerinde yapmıştır. Onlara saldırmış, bölmüş ve de parçalamıştır. Faşist dönemlerde işçi sınıfı hiçbir zaman emeğinin hakkını almamıştır. Ülkemizde faşizm (1980’ler) işçi sınıfını ezmek için düşünce özgürlüğünü yok etmek için özel ceza kanunları hazırlamıştır. Mesela 141 ve 142. Maddeler gibi!   Faşizm,  hiçbir bilimsel görüşe dayanmaz ve de kendine güveni yoktur!  Bu sebepten dolayı da kitleler arasında kutuplaşmayı derinleştirir ve böylece bilimsel eksikliklerini gidereceğini sanır. Bunu yapamadıkları an hemen silaha sarılır.

Kapitalistler, faşizmi sürdürmek için yalan ve zulmü kullanırlar. Bu iki yöntemle kitlelerin beynini yıkamak ve yıldırmak isterler. Amaçlarına ulaşmak için emperyalizmle işbirliği yaparak devletleri birbiriyle savaştırırlar. İnsanların, çocukların gençlerin ve kadınların öldürülmesi umurlarından olmaz. Savaşları kazanmak içinde tüm insanlık değerlerini ayaklar altına alırlar.Kapitalistlerin, daha çok kazanmak için yapmayacakları şey yoktur. Silahlar üretmek, ürettikleri bu silahlarla öldürmek, insanları yok etmek!Kapitalizmin, faşizme yönelirken kullandığı yöntemlerden biri zorbalık’tır.Kapitalistler, faşizmin kurulduğu tüm ülkelerde bu yöntemi kullanmışlardır.

Faşizme yönelen kapitalizmin kullandığı yöntemlerden birsi de yalandır! Yalan: kapitalizmin zulüm etmek kullandığı yöntemlerin başında gelir. Yalan hep vardı şimdi de var! Bu konuya dair örnek verecek olur isek; Alman kapitalizmi de (1939-1940) bu yola başvurmuştur. Faşizmi kurmak için kullandığı partiyi sosyalizmin azılı düşmanı olduğu halde, “sosyalist”gibi göstermiştir. Daha sonra kitlelerin kafalarını karıştırmak için bıkmadan usanmadan yalanlarına devam etmişlerdir. Kullanılan yalan ve zulüm yöntemleriyle, sömürenler ile sömürülenler arasındaki sınıf kavgasının yönü saptırılır. İşçi sendikaları işlevsiz hale getirilir. Kapitalistler, sömürü ilişkilerini etnik kimlik ya da dini kimlik altına gizlerler, dün böyleydiler bugün de böyleler!

Sömürü nedir? “Üretim aracı” denilen varlıkların sahiplerinin, çalıştırdığı insana ait emeğin ürününe el koyması sömürüdür! Bu; durum özel mülkiyetin ortaya çıkışından sonra var olmuştur ve değişerek te bu günkü kapitalist ilişkilere ulaşmıştır. Sömürenler kapitalistlerdir! Sömürülenler ise işçiler ve emekçilerdir. Bir insanın bir insanı sömürmesi, “sınıflı toplumlarda” var olan bir olgudur. Sınıflı toplum; insanlıkla birlikte başlamamıştır. İnsanlık tarihinde “özel mülkiyet” ortaya çıkmıştır, işte o zaman sömürü başlamıştır.Kapitalizm son özel mülkiyet biçimidir.

Emperyalizm nedir? Emperyalizm kapitalist sistemin en üst aşamasıdır, birbirlerinden ayrı şeyler değildir. Kapitalist ekonominin gelişme düzeyinin en üst noktaya ulaştığı yerde kapitalizm emperyalizmle birleşir… Yani emperyalizm; kapitalizmin en üst aşamasıdır. Kapitalist gelişmesini tamamlayan ülkeler; dünyayı kendi aralarında sömürmek için bölüşmüşlerdir. Birinci ve ikinci dünya savaşları buna bir örnektir. Dünyayı kendi aralarında bölüşmüş olan kapitalist-emperyalistler; sömürü alanlarını derinleştirmek için devlet’in dış politikasını saldırgan hale getirirler.Ayrıca kapitalist olmayan sömürge ve yarı sömürgelerde de faşizm vardır, burjuva diktatörlüğü de faşizmdir…

Kapitalist-emperyalistler sömürecek ülke bulamadıklarında, kendi aralarında savaşır hale gelirler ve kendi aralarında da savaşırlar. İkinci dünya savaşı olarak bilinen savaş, kapitalist-emperyalist bir savaştır.İnsanlık tarihindeki en büyük ve en kanlı savaşı 2. Dünya Savaşıdır! Almanya’nın Polonya’yı işgal ettiği 1 Eylül 1939 tarihinde başlayan ve 1945’de biten 2. Dünya Savaşı’nda, tarihçilerin tanımlamalarına göre 40-50 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Jean Paul SARTRE; “Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür” der, bu çok doğru bir tespittir. Savaş acı demektir, katliam demektir… Savaş çocukların öksüz kalması, anaların ağlaması demektir… Savaş insanlığın katledilmesi demektir… Savaş ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir! Savaş tamtamlara çalanlara ve Savaş’a karşı çıkmak bir insanlık görevidir!

Faşizme karşı ne yapılmalı? Faşizm engellenebilir mi? Cevap kesinlikle evet’tir… Tüm gerici faşist diktatörlüklere karşı verilecek mücadele aynı zamanda emperyalizme ve kapitalist sisteme karşı verilmiş mücadeledir. Bu mücadele demokratik alanda, işçi sınıfı tüm emekçiler ve ezilen halklar birlikte vermelidir.Bu en önemli şarttır!Emekçi sınıfın güçlerini tek çatı altında birleşmeden kapitalizmle mücadele etmesi çok zordur ve imkânsızdır. Buna birleşmeye öncülük edecekler ise sadece ve sadece işçiler ve emekçilerdir. Faşizmi geriletmek ve yenmek için ikinci önemli görev güçlü ve devrimci bir partinin var olmasıdır. Tarihten günümüze örnekleriyle dolu olan partilerde olduğu gibi, günümüzde de faşizm karşısında emekçileri gerilemeye çağıran bir parti, yenilmeye ve emekçilerin de yenilmesine sebep olacaktır.

Sonuç;  bütün bu olup bitenleri çocuklarda izliyorlar ve izledikleri bu dünyayı resimleyip, kendilerini öyle anlatıyorlar. Gençler, kimisi okuyor, kimisi hünerli elleriyle üretiyor ve kimisi de kapitalist sistemin dayattığı zor koşullara dayanamayıp, ‘yaşama küsüp’,yaşamlarına son veriyorlar!Kadınlar,  hemen her gün şiddete maruz kalıyorlar ve kimi zaman hiç tanımadıkları tarafında, kimi zaman eski eşleri ve kimi zamanda en yakın akrabaları tarafından zalimce katlediliyorlar!İşçiler, emekçiler tarlalarda, fabrikalarda, bankalarda ve çeşitli iş kollarında çalışıyorlar ve alın terleriyle üretiyorlar.Kimi emekçiler de gasp edilen haklarını geri almak için, hak ve adalet için grev yapıyorlar, mücadelelerini sürdürüyorlar. Aşk ile.

EN SON EKLENENLER