Eğer devrim olacaksa, bir karekter devrimi olmalıdır

HASAN AYDIN

Bir Mayıs’ı kutlarken, işçi sınıfının örgütsel sorununun yanında öncü örgüt sorunu da tartışılması gereken bir sorundur.
Kuşkusuz bir Mayıs kapitalizmin bir armağanı değildir, işçi sınıfı büyük bedeller ödeyerek kanı, emeği ve nasırlı elleriyle yaratmıştır.
İşci sınıfının öncü örgütleri olduğunu idda edenler ciddi bir yanlışın bağımlısı olmuş durumdadırlar.
Örgütsel yapı ve söylemlerine bakınca real Sosyalizmin ağır etkisi altında kaldıkları tüm çıplaklığıyla ortadadır.
Kapitalizmin alternatifi devlet kapitalizmi ve parti diktatörlüğünün putlaştırılması olmadığını tarihin ortaya çıkardığı gerçeklerle önemli bir ders olarak önümüzde durmaktadır.
Yaşanmış bu tarihi süreç okunmadan, artı ve eksileriyle yüzleşemezse önünü görme sorunu yaşayacaklardır. Nitekim yıllardır bir türlü yol alınmamaktadır, bu çok doğru saptamalarının bir sonucu değildir.
Real sosyalizmden yaşanmış mantık arzasının tekrarı ve devamından kaynaklanan bir umutsuzluk, inançsızlık ve kendini yenileyememekten kaynaklı sorunları vardır.
Partileri eleştirmek, Marx’ ın sadece iktisadı anlayışını sorgulamak mümkün olmamaktadır.
İslam’da Muhammed tartışılamaz, dinlerin böyle bir yanı vardır.
Bilimsel bir öğreti olarak baktığımız sosyalist doktrine bu anlamı yüklemek, böyle bakmak, eleştirilmez kılmak ciddi bir sapmadır.
Türkiye’de dünya kadar sol olarak kendini tanımlayan siyasal gerçeklikler vardır. Büyük tumturaklı tümcelerle örgütsel güçlerini aşan sloganlar atıp ve umut vaat etmektedirler.
Bu kadar yoğun sol siyasal gerçekliklere rağmen,
Her nedense sağ hep iktidardadır ve nerdeyse alternatifi yoktur gibi bir durum söz konusudur.
İşci sınıfı ve yoksul kesimler “Allah” evinde inşallah, maşallah, üfürük ve dualarla zengin olma, sahip olma güdüsü ve uğraşı içindedirler.
Emek anlayışında ki çarpıklık ve mülkiyet hırsı toplumun tüm katmanlarını esir almıştır.
İşci sınıfının artık zincirlerinden başka kaybedeceği bir dünyası, cenneti, hayalleri ve zengin olma umudu vardır.
Zaten üretim konusunda arızalı olan bir toplumsal zihniyet mevcuttur..
Toplumsal gerçeklikler görülmeden ezbere dayalı Rus, Çin, Arnavut modeliyle emeğin kurtuluşu ve özgürlüğü olmayacağını tarih bize göstermiştir.
Bugün bu ülkelerdeki emekçi sınıflar, insan tipi, insan karekteri, sosyal paylaşım açısından sorun teşkil etmektedir.
Geçmişle yüzleşmek, geçmişin sosyal sorunlarını görmek nasıl bir öncü örgüt konusunda bizi derin düşünmeye sevkedecektir.
Eski toplumsal ahlak ve anlayışla sosyalizm ve sosyalist demokrasi inşa edilemez.
Dünyadaki adaletsizlik ve sömürüye karşı, örgütlenmiş emekçi yığınların gücü küçümsenemez, ancak mevcut siyasal gerçeklikler, bu örgütsel anlayış ve devrim modelleriyle kapitalizmin alternatifi olamayacaklarını bilmelidirler.
Parti diktatörlüğü ve devlet kapitalizmi bizi Eski Sovyetler birliğini götürecektir.
Bu da insan için bir kurtuluş olmadığı bilinmektedir.
İnsanı önceleyen,hak ve özgürlükleri, yaşamı önceleyen yeni siyasal bir anlayışa ihtiyacımız vardır.
Yeni sistemle eski insan tipi, duygu, düşünce ve aklıyla inşa edilemez.
İnsanın kurtuluşu,
Yeni insan, birey olabilmek yeni toplumsal yapı ve ahlak gerekmektedir.
Emeğin özgürlüğünden öncelikli özgür bir kişilik ve yeni insan tipi önem arzetmektedir.
Marx’ın tanımladığı çağda yaşamamaktayız,
Işci sınıfının da egosu, kirli dünyası ve fikirleri vardır.
Bu sahip olma anlayışı ile bencil dünya gerçeği gözardı edilerek Sosyalizim inşa edilmeyecektir.
Real sosyalizmin gerçeğinden tarihin önümüze koyduğu önemli bir tarihi ödevle karşı karşıyayız.
Ekonomik boyutunun yanında, sosyal ve psikolojik boyutu da sosyalizmi tamamlayan bir Unsur olmaktadır.
Dünyamızın kaderini elinde tutan bir avuç çılgın ve Egoist İnsana bakınca sosyal adalet ve adil paylaşımla doğa, çevre ve doğru düşünceye ekmek, su, hava gibi ihtiyac duyulduğu bilinmektedir.
Bir Mayıs’ı bu anlamda õnemserim. Üreten dünya insanının sırtında kambur olan bencil, egois bir avuç çılgın insan vardir ve bunlar emek üzerindeki sõmürü kadar insanlığımızı, temel hak ve özgürlüklerini de sõmürmektedirler.
Dünyamız, bu intihar vari politikalara terketilmemelidir.
Yaşadışımız zaman diliminin korkulu hayaleti, Korona virüs bir gerçeği daha ortaya koymuştur.
Dünyamızı yönetenlerin azmanlaşmış zavallılar olduğunu cıplak bir biçimde herkese göstermiştir.
Büyük yok etme silahlarını, atomu yaratanlar virüse karşı hayatlarımızı karantinaya almışlardır.
Virüs kapitalizmi gafil yakalamış ve insanla ilgili politik maskesini düşürmüştür.
Varlığını çıkar ve sermaye üzerinde kuranlar can telaşı derdine düşmüşlerdir.
Milyarları para etmez, evlerde virüsün esiri olmuşlardır.
Bu gerçeklik sosyalizmi zorunlu ve yaşamsal kılmaktadır.
İnsan oğlunun soyunun devamı için, sosyalizm bir yaşamsal ihtiyaç olmaktadır.
Eğer bir devrimden bahsedilecekse, bu bir karekter ve kişilik devrimi olmak zorundadır
Bu anlamda bir Mayıs’ların mücadele anlayışı her türden Parti şovenizmi ve milliyetçiliğinden uzak, İnsan, hak ve özgürlüklerini baz alan birlik ve dayanışma ruhuyla kutlamak özün õngõrdüğu tarihi õdevdir…
Yaşasın İnsan
Yaşasın Özgürlük
Yaşasın bir Mayıs

EN SON EKLENENLER