İstanbul Sözleşmesi 10 yaşında:

“İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin imzaya açılmasının üzerinden 10 yıl geçti. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan sözleşmeyi imzalayan ilk ülke olan Türkiye, 20 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı kararıyla sözleşmeden çekildiğini duyurdu. Kadın örgütleri, 2014 yılında yürürlüğe giren sözleşmenin 10’uncu yılı vesilesiyle, İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğini ve önemini vurgulayan açıklamalarını bir kez daha yineliyor. 

Toplumsal cinsiyet temelli her türlü şiddete karşı olan “İstanbul Sözleşmesi,” şiddet sorununa dair bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı uluslararası sözleşme olarak biliniyor. Sözleşme, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele yöntemlerine ilişkin taraf ülkelere yükümlülükler getiriyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yılı sebebiyle anlaşmanın imzacısı olan Avrupa Konseyi üyeleri geçen hafta yaptıkları açıklamada, sözleşmenin kriterlerinden uzaklaşmaya yönelik adımları kınadı. Sözleşmenin yazım aşamasında katkılar sunan, sözleşme imzaya açıldığında da çekincesiz imzalayan ve onaylayan Türkiye, bu kriterlerden uzaklaşan ülkeler arasında bulunuyor.

“Hükümet ‘Kadına yönelik şiddetle mücadelede yokum’ diyor”

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü İlke Gökdemir, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ndeki rolüne dikkat çekilmesi gerektiğini söylüyor. “Avrupa Birliği kanadında İstanbul Sözleşmesi oluşturulurken ve bunun tartışmaları yürürken, Türkiye bu tartışmaların içerisindeydi. O dönemin hükümetinden konuyla ilgili kişiler bütün bu sürecin içerisindeydi ve farkındaydılar” diyor.

Gökdemir’e göre, İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olunması, Türk hükümetinin kadına yönelik şiddetle ilgili eylem planlarını işlerliğe sokmak istediğine dair bir irade göstergesiydi. “Oysa şimdi geldiğimiz noktada hele de İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak gibi bir şeyi çok açıklıkla deklare ettiği düşünülürse bir şeyleri daha iyiye evriltmeye dair hiçbir irade göstermediğine imzasını atmış oluyor. Bugünkü hükümetin ‘Artık kadına yönelik şiddetle mücadelede ben yokum’ dediğini anlayabiliriz” diye ekliyor.

EN SON EKLENENLER