Herkes için şimdi tercih vakti

Yargı reformu, demokratik anayasa ve demokrasi ittifakı ile ilgili strateji metinlerini hazırlayan HDP, DTK ve HDK ile brlikte tüm toplumsal kesim ve yapıları, savaşa karşı durup çözüm iradesine ortak olmaya davet etti. HDP, DTK ve HDK’nin ortak açıklamasında, savaşın, tüm toplumun bugününe ve yarınına saldırı olduğu; baskı, otoriterleşme ve adaletsizlik sarmalının ülkeyi geri dönülemez bir noktaya götürdüğü hatırlatıldı. Toplumsal barışın, sorunların demokratik müzakereyle çözümünü gerektirdiği kaydedilen açıklamada, on yıllar boyu sürecek bir kaos ortamı ile onurlu barışla güçlü bir toplum arasında tercih zamanı olduğu vurgulandı.

DTK, HDK ve HDP tarafından yapılan ortak açıklamada, AKP ve CHP’ye, çözümün ertelenmeyeceği kadar acil olduğunu hatırlatarak, ”Barışın kötüsü, savaşın iyisi olmaz, diyoruz. Siyasi iktidarı ve muhalefeti çatışma ve savaş politikaları yerine barış politikalarını ortak akılla üretmeye çağırıyoruz” denildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Amed’de 2 Temmuz’da toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı ardından Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile olağanüstü toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda DTK, HDK ve HDP’nin AKP ve CHP başta olmak üzere tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve Türkiye kamuoyuna çağrıların yapılacağı ortak basın açıklaması kararı alındı. Açıklama, HDP’nin tüm bileşenleriyle gerçekleştirdiği ve ikinci gününde devam eden 1. Merkezi Örgütlenme Konferansı’nda verilen arada yapıldı. Konferansın yapıldığı Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi önünde yapılan açıklamaya, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, tüm bileşenlerin temsilcileri, HDP MYK ve PM üyeleri, milletvekilleri, il ve ilçe eşbaşkanları ile HDP’li belediye eşbaşkanları katıldı.

Çözüm ertelenemez

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin yaptığı ortak açıklama metni şöyle: “Yerel seçimler sonrasında başlattığımız çalışmalarda halkımız, tüm bileşenlerimiz, kurumlarımız ve örgütlerimizle, sivil toplum kuruluşlarıyla çok sayıda toplantı ve görüşme yaptık. Bu görüşmelerde Türkiye’de derinleşen ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerin çözümünün ertelenemeyecek kadar acil olduğunu bir kez daha tespit etmiş bulunuyoruz.

Kaos mu barış mı?

Başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu’da oldukça kritik bir eşikten geçmektedir. Son dört yıldır yaşadığımız baskı, otoriterleşme ve adaletsizlik sarmalı ülkeyi geri dönülemez bir noktaya götürmektedir. Önümüzde iki yol bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; on yıllar boyu sürecek bir kaos ortamı, ikincisi; demokratik ve onurlu barış ile daha güçlü bir toplum seçeneğidir.

Tarihi sorumluluk

Türkiye’de kaosa karşı toplumsal barışın inşası için tüm siyasi çevrelerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, vicdan sahibi tüm bireylerin tutum alarak tarihi bir sorumluluk üstlenmeleri gerekmektedir. Bizler bu süreçte toplumsal barışın gerçekleşmesi için sorunların konuşarak ve demokratik bir müzakere anlayışı ile çözülebileceğini düşünüyoruz. Bunun için üzerimize düşen tüm sorumluluğu almaya da hazırız.

Tüm topluma saldırı

Toplumsal barış ve adalet temelinde bir siyaseti Türkiye halklarının hizmetine sunmak tüm siyasi aktörlerin öncelikli görevidir. Hiç kuşkusuz savaş başta emekçiler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere tüm toplumun bugününe ve yarınına saldırıdır. Şu çok açık ki, siyasi iktidarın ana gövdesi olan AKP, yaşanmakta olan sorunların kaynağıdır ve bu sorunların çözümünde de birinci dereceden muhataptır. Bu sorunların ortak akılla çözülmesi için siyasi iktidar çatışma, kutuplaştırma ve gerginlik yaratan politikalardan vazgeçmeli, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarına son vermelidir. Siyasi iktidarın çözümsüzlük üreten politikalarına devam etmeleri halinde bütün halklarımızla beraber demokratik direnişimizi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Savaşa karşı çıkın

Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konularında siyasi ve tarihsel sorumluluğu gereği olarak her kesimin açık tutum belirlemesi gerekir. Başta CHP olmak üzere Meclis’te yer alan ve Meclis dışında olan tüm siyasi partileri toplumsal barış için sorumluluk almaya, savaş politikalarına karşı çıkmaya çağırıyoruz.

Sarmaldan kurtulmak için

Demokratik müzakereyi ilke edinen ve barışı örgütleme mücadelesi veren bizler, ülkenin baskı ve çatışma sarmalından kurtulabilmesi için üzerimize düşen tüm sorumluluğu ve siyasi riskleri göğüsleme konusunda tek bir tereddüt dahi yaşamamaktayız.

Strateji metinleri hazır

Siyasetin özgürce icra edilmesi ve evrensel hukuk normları ile toplumsal barışın sağlanması için açık çağrı yapıyoruz. Savaş politikalarının karşısında olan bu çağrımızın bir parçası olarak yargı reformu, demokratik anayasa ve demokrasi ittifakı konularında kararlı duruşumuzu gösteren strateji metinlerimizi hazırladık.

Çözüm geliştirme davet

Biz, coğrafyamızdaki halkların ve inançların artık barış, demokrasi ve eşitlik temelinde bir arada yaşamasının mümkün olduğuna inanıyoruz. 31 Mart yerel seçim sonuçları da Türkiye halklarının ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı ve barış karşıtı siyasetin bitmesi gerektiğine dair inancı teyit etmiştir. Bu anlamıyla siyasi partiler başta olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerini tartışmaya ve çözümler geliştirmeye davet ediyoruz.

7 maddelik deklarasyon

Öte yandan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerginliği tırmandıran askeri yığınağın ve operasyon tehdidinin son bulmasının, bölgesel barış için son derece önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Bu coğrafyada yapılması gereken tank, top yığınağı ile savaş çağrıları yapmak değil, bölgenin tüm siyasi aktörleri ile müzakere yürütmektir. Yapılması gereken, Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde yerel demokrasi çerçevesinde eşit, özgür ve demokratik bir rejimin inşasıdır. Bu anlamıyla Sayın Öcalan’ın 2 Mayıs’ta yapılan avukat görüşmesinde kamuoyu ile paylaştığı 7 maddelik deklarasyon, sorunların çözümü açısından son derece önemlidir. Sorunların çözümü ve bölge barışı için Sayın Öcalan’ın avukatları ve siyasi heyetler ile görüşmeler yapmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.

Kayıplar tarifsizdir

Şu çok açık ki; Kuzey ve Doğu Suriye’ye veya Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarına yıllardır yapılan çeşitli askeri müdahalelerle ve sınır dışı operasyonlarla kazanılmış bir şey yoktur. Ama kayıplar tarifsizdir. Kaybedebilen insanların canıdır, huzurdur ve gelecektir. Bu adımlar bölgesel istikrarsızlığı artırmakta, komşularımız başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi ile sorunlar yaşamamıza neden olmaktadır. İçeride ve dışarıda barışcı değil, çatışmacı ve savaşçı politikaların sürdürülmesi, var olan sorunların derinleşmesine ve çözümden daha fazla uzaklaşılmasına sebep olmaktadır.

Ulusal birlik partiler üstüdür

Bölgesel ve küresel güçlerin Kürtler arası gerginlikten beslenen politikaları, Kürtlerin büyük bedel ve mücadele ile elde ettiği kazanımlar için büyük bir tehdittir. Son günlerde Mexmûr Kampı’na dönük ambargo ve kuşatma ile Türkiye’nin sınır ötesi askeri saldırılarına karşı Federe Kürdistan Parlamentosu tutum almalıdır. Bu tutum Kürtler arası çatışmadan uzak durmanın ve demokratik ulusal birliği inşa etmenin gerekliliğidir. Kürtler için ulusal birlik, partiler ve kişiler üstü bir yerdedir. Bu nedenle Kürtler arasında gerginliğin son bulması için her kesimin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi tarihsel bir görevdir.

Bir kez daha barışın kötüsü, savaşın iyisi olmaz diyoruz. Siyasi iktidarı ve muhalefeti çatışma ve savaş politikaları yerine barış politikalarını ortak akılla üretmeye çağırıyoruz.”

Özgürlük kampanyası

Demokratik Anayasa İttifakı’na dikkat çeken HDP MYK’si, seçilmişler ve tüm siyasi tutuklar için ”özgürlük kampanyası” kararı aldı.

Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK), Eşbaşkan Sezai Temelli’nin başkanlığında Cuma günü Amed’de toplandı. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcılığı’na Salim Kaplan getirilirken, seçilmişler ve tüm siyasi tutsaklar için özgürlük kampanyasının düzenlenmesi kararı alındı.

MYK’de alınan kararlar şu şekilde:

Demokratik Anayasa İttifakı ve yargı reformu kapsamında Eşbaşkanlarımızın bulunduğu heyetlerin STK’lar, odalar, dernekler, kadın örgütleri ve emek güçlerinin de içerisinde olduğu 80 kurum/kuruluş ve siyasi partilere ziyaretler yapmasına, Demokratik Anayasa İttifakı ve yargı reformu kapsamında merkezi düzeyde yapılan görüşmelerin yanı sıra yerellerde de il yöneticilerimiz, PM/MYK üyelerimiz ve milletvekillerimizin de içerisinde olduğu heyetlerin 21-30 Ağustos 2019 tarihleri arasında siyasi partiler, STK’lar, odalar, dernekler, kadın örgütleri ve emek güçlerinin de içerisinde olduğu kurum/kuruluş ve siyasi partilere ziyaretler yapmasına, İstanbul, Ankara, Van, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Mardin, Bursa, Ağrı, Şırnak, Bitlis ve Muş il kongrelerine Eşbaşkanlarımızın katılım sağlamasına, Gençlik Meclisimizin Hasankeyf’te yaptığı nöbet eylemlerine yerellerden güçlü katılım sağlanmasına, İçeride ve dışarıda geliştirilen savaş stratejilerine karşı barış siyasetini temel alan çalışmalara ağırlık verilmesine, Kurban Bayramı için karşılama ve ziyaret heyetlerinin belirlenmesine, 20 Ağustos 2016 Antep Katliamı’nın yıl dönümüne ilişkin katliamın yapıldığı yerde anma yapılmasına ve katliamın hukuki süreci ile ilgili Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuzun açıklama yapmasına, 30 Ağustos Uluslararası Kayıplar Günü’ne ilişkin Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuzun açıklama yapmasına, 11 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında öncesi ve sonrasında yaygın etkinliklerin yapılmasına, Seçilmişler ve tüm siyasi tutsaklara özgürlük kampanyasının düzenlenmesine, 7 Eylül 2019’da Mersin’de Göçmen ve Mülteciler Komisyonumuz tarafından göçmen ve mültecilerin sorunları ve çözüm önerileri hakkında çalıştay yapılmasına, Bölgesel Kürdistan Yönetimi’ne bir heyetin ziyaret gerçekleştirmesine, 20 Ağustos 2019’da Yerel Yönetimler gündemli toplantı yapılmasına karar verildi. AMED 

EN SON EKLENENLER