TBMM ve Aleviler

18 Mart 1920’de İstanbul’daki Osmanlının “Meclis-i Mebusan”ı son toplantısını yaptı ve bir daha toplanmamak üzere dağıldı. Bu durum, Osmanlının da tarihe karışması anlamına geliyordu. 21 Nisan da “Heyet-i Temsiliye” adına, tüm illere meclisin açılışıyla ilgili 5 maddelik bir açılış programı yollandı. Genelgenin 1.Maddesi “Allahın lütfu keremiyle Nisan 23 Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.” Tanımı yer almıştı. İlgili genelgenin diğer maddelerinde ise bol bol Allah ve Kur’an ayetlerinden söz ediliyordu. Meclisin toplu açılışı, özellikle Cuma günü ve namazdan sonrası gerçekleşecekti. Ve o gün geldi. Hacı Bayram Veli camiinde M. Kemal’in öncülüğünde topluca kılınan Cuma namazından sonra, saat 13.45’te müftülerin dualarıyla yeni meclis açıldı.

Oysa kurtuluş savaşı vesilesiyle, Hacı Bektaş Dergahına bizatihi giden ve orada iyi karşılanan M. Kemal’e, Dergah’dan tahıl ürünleri, yatak-yorgan ve binlerce altın verilmişti. Dergah yöneticileri, Osmanlı’nın zulmünden kurtulmak için, çaresizce M. Kemal’e sarılmışlardı. Dolayısıyla 1. Meclis’te başkan M. Kemal’e, iki başkan vekili atanmıştı. Bunlardan birisi Konya milletvekili “Mevlana Çelebisi” olan, Abdulhalim Çelebi idi. İkinci başkan vekilliğine ise “Bektaşi Çelebisi” Cemalettin Çelebi Efendi atanmışlardı. Yeri gelmişken; “Çelebi” kavramının Kürtçe kökenli bir tanım olduğunu hatırlatalım! Fakat Bektaşi Çelebisi, hayatında bu meclise adımını bile atmadan, 1921’ de hayata gözlerini kapamıştı.

Tarih 30 Kasım 1925‘i gösterdiğinde, Kürtlerin Şeyh Sait isyanı akabinde Tekkeler ve Zaviyeler kapatıldı. 30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren 677 sayılı “Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun” ile tekke, zaviye ve türbeler kapatılmıştı. Buna göre şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesi de yasaklanmıştı. Dikkat edilecek olursa buradaki başat (şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık) kavramların tümü, Alevilik/ Bektaşilik kavramları olup, kapatılan yerler ise daha çok yine Alevilerin kutsadıkları mekanlardı. Görüldüğü gibi bu çıkarılan yasada kadim Alevi kavramları, hurafe (falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve muskacılık) tanımlarıyla eşdeğer görülmüştür. Dahası da vardır! Konya’daki Mevlevi tekkesi, müzeye çevrilirken, Bektaşi dergahının bütün malvarlığına el konarak, kapatılmıştı. 1927’de dergah yöneticisi Salih Niyazi Dedebaba, Arnavutluk’a sürgüne yollanmış, 1941 yılında Tiran’da kurşunlanarak şüpheli bir şekilde hakka yürümüştü.

TBMM kurulduğu tarihten beri; gerçek anlamda hiç bir zaman Alevilerin meclisi olmamıştır. O tarihten beri bu meclisin bünyesinde aktif faaliyet yürüten bir Alevi partisi hayat bulmamıştır. O günden beri bu meclisin içinde Alevilerin özgün sorunları tartışılmamış ve devasa sorunları için çözümler üretilmemiştir. Bu meclisin aldığı hiç bir kararda, yaptığı hiç bir yasada Alevi-Alevilik tanımlarına asla yer verilmediği gibi, dolaylı da olsa Alevi-Alevilik kavramlarına hiç temas edilmemiştir. Alevileri, Aleviliği gündeme getiren meclis oturumları gerçekleştirilmemiştir.

Buna karşın 1920 yılında kurulan TBMM’de, Aleviler aleyhine yüzlerce karar alınmış ve uygulamaya konmuştur. Bu mecliste alınan kararlarla, Alevi erenlerin Dersim’deki asırlık mekanları bombalanmış, ortadan kaldırılmıştır. Alevi köylerine camiler inşaa edilmiş, Hanefi mezhebine mensup imamlar atanmıştır. Bu mecliste alınan kararlarla Alevi gençleri idam edilmiş, zindanlara atılmıştır. Bu mecliste alınan kararlarla Alevi çocukları zorunlu din dersine tabi tutulmuş ve zorla Hanefi mezhebine entegreleri sağlanmıştır. Sonuç itibariyle bu mecliste, Aleviler ve inançları hakkında alınmış olumlu hiç bir karar, yasa çıkarılmamıştır. Uzun lafın kısası bu meclis, Alevilerin meclisi değildir!

EN SON EKLENENLER