Demiroğlu’nun ölümünün 3’üncü yıldönümü: Tüm hasta tutuklular serbest bırakılmalı

Sapasağlam girdiği cezaevinden kanser hastası olarak çıkan ve kısa bir süre sonra yaşamını yitiren Kürt siyasetçi Ahmet Demiroğlu’nun ölümünün 3’üncü yıldönümüde yakınları ve arkadaşları, tüm hasta tutukluların derhal tahliye edilmesini istedi.

Türkiye cezaevlerinde 300’ü ağır 902 hasta tutuklu bulunurken, tahliye talepleri ise duymamazlıktan geliniyor. Son 4 yıl içinde 50’den fazla hasta tutuklu cezaevinde yakalandığı hastalıkların ardından yaşamını yitirdi. Kürt siyasetçi Ahmet Demiroğlu da bunlardan biri.

Kapanan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Siyaset Akademisi kurucularından olan Demiroğlu, 2011 yılında “KCK” adı altında gerçekleştirilen operasyonda, “Örgüt yöneticisi olmak” ve “Militan yetiştirmek” gibi suçlamalarla İzmir’de tutuklandı. Kırıklar F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 18 ay tutulan Demiroğlu, sağlıksız cezaevi koşullarına ve içerde yaşanan baskılar sonucu kemik kanserine yakalandı. Demiroğlu, ağırlaşan sağlık durumu sonrası tahliye edilse de zamanında teşhis konmadığı için Haziran 2014’te yaşam mücadelesini kaybetti.

Hasta tutuklu ve hükümlüler üzerinde artan baskıların devam ettiği bugünlerde Demiroğlu’nun eşi ve arkadaşları, hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasını istedi.

‘ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMALIYIZ’

Demiroğlu’nun eşi Sultan Demiroğlu, eşinin haksızlık sonucu tutuklandığını ve cezaevinde adeta katledildiğini söyledi. Eşinin sapasağlam girdiği cezaevinden hasta olarak çıktığını vurgulayan Demiroğlu, “Hasta tutsaklar bu halkın ve ülkenin gündeminden kesinlikle düşmemeli. Kendine insanım diyen herkesin, tüm kamuoyunun hasta tutsakların durumuna ve tedavisine dikkat etmeleri gerekiyor. Hasta tutsakların serbest bırakılması için herkes üzerlerine düşeni yapmalı. Biz dışarıda olanlar da üzerimize düşeni yapmalıyız” dedi.

‘CEZAEVLERİ HASTA EDİYOR’

Demiroğlu’nun arkadaşı ve İHD İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek ise, Demiroğlu’nun yaşadıklarını anlatarak, cezaevlerinde hasta tutuklulara dönük baştan savma tedavi yöntemleri nedeniyle ölüme sürükleme sürecine maruz bırakıldıklarını söyledi. Cezaevine sağlam girenlerin sağlıksız koşullar nedeniyle daha çok kanser olduğunu gözlemlediklerini belirten Çiçek, “Cezaevleri sağlıklı girenleri hasta ediyor. Tedavileri de yapılmıyor. Hasta mahpuslar zaman kaybetmeden, hiçbir pazarlığa konu edilmeden serbest bırakılmalıdır” dedi.

‘DERHAL SALIVERİLMELERİ GEREKİYOR’

Demiroğlu’nun bir diğer arkadaşı ve insan hakları savunucusu Mehmet Aker de, Demiroğlu’nun yaşadıklarının cezaevlerinde tutulanlara rutin olarak dayatıldığını defalarca test ettiklerini söyledi. Demiroğlu’nun ölümünde devletin sorumluluğunun olduğuna dikkat çeken Aker, tutuklanan insanların, cezaevi koşulları el verişli olmadığından dolayı çeşitli hastalıklara yakalandığını belirtti.

“Hastalıkları teşhis edilse dahi tedavi imkanı sağlanmıyor” diyen Aker, şunları söyledi: “Ahmet Demiroğlu örneğinde cezaevinde bir kaç kez revir doktoruna çıkmasına rağmen ağrı kesici ve merhem verilerek koğuşuna geri gönderilmiş, bir hastaneye sevkinin yapılması engellenmiştir. Bu da hastalığının kısa sürede ağırlaşmasına sebep olmuştur. Bildiğiniz gibi bu tür kanser vakalarında erken teşhis ve ona uygun bir tedavi önem arzetmektedir. Ahmet Demiroğlu’nda bu yapılmadığı için hastalığı ilerlemiş, geri dönüşü olmayan bir noktaya gelmiştir. Tahliye edildikten sonra kanser teşhisi konularak tedavisine başlanılmış fakat geç tedaviye başlandığı için sonuç alınamamıştır. Bu hastalık vefatına neden olmuştur. Biz insan hakları savunucuları olarak hasta mahpusların tedavileri için derhal salıverilmelerini talep ediyoruz. Bir an önce bu konuda önlemler alınmalı. Yaptığımız gözlemlere göre Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) taraflı olarak hareket ettiğini ve yavaş işlediğini biliyoruz. Cezaevlerinin ölüm evleri olmaması için tam teşeküllü hastanelerden alınacak raporların emsal olarak kabul edilmesini talep ediyoruz.”

EN SON EKLENENLER