ABF’den ”Kurban” açıklaması

Alevi Bektaşi Federasyonu ”Kurban Bayramı” arifesinde yazılı bir açıklama yaparak Alevilerin  Kurban Bayramını kutlamasını doğru olmayacağını belirtti. Federasyon açıklamasında Bayram cemi, Kurban cemi gibi olguların maksatlı bir şekilde üretildiğini ve bazı odaklar tarafından topluma dayatıldığını, inanç esasları arasında ”Bayram cemi”, ”Kurban cemi” vb. olguların olmadığını ifade etti. ABF’nin  yazılı açıklaması şu şekilde;

KURBAN BAYRAMI VE ALEVİLER
​Kelime Kökeni
Arapça ḳrb kökünden gelen ḳurbān قربان “tanrıya sunulan adak” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük İbranice ve Aramice/Süryanice aynı anlama gelen ḳurbān קרבן sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice ve Aramice/Süryanice #ḳrb קרב “1. yakın olma, yaklaşma, 2. hediye verme, adak sunma” kökünden türetilmiştir.
Kurban; kelime olarak Arapça’da “KURB” kökünden gelip, Akraba kelimesi ile aynı anlama gelir. Anlamı: Yakın olmak, yakınlaşmak demektir. “Ben sana kurban olurum” diyen birisi, “Beni götürüp ‘Arafat’ta’ kes” demez. Benim sana sevgi ve muhabbetim-yakınlığım var demek ister. Bunun delili olarak ta bir sunak, bir hediye verir.
İşte, pirimizin evimize geldiği günü bayram sayan biz, Alevi’ler; Musahip tutup yola ikrar vereceğimiz gün, Gönüllerin birliği (akraba-yakın olma ) adına Kurban tığlarız.
Her yıl Pir divanına-Hak huzuruna çıktığımızda Dar’a durup Görgü-sorgudan geçtiğimiz gün de Tercüman kurbanı tığlanır. “Yani yılda bir kurban talibin hakkı” denir.
Bunun haricinde Hızır orucu bitiminde, Yas-ı Matem orucu bitiminde, Adak, dilek kurbanları, Dergâh ve Türbe ziyaretlerinde de dilek ve murat kurbanları, tığlanır.
Özetle Alevilikte Kurban, Ortalığı kan gölüne çevirip bu kan deryasında bayram yapmak anlamı taşımaz. Hatta kurbanlıklar önceden belirlenir, ona özenli davranılır, eziyet edilmez ve özel bakılır. Aklanıp temizlenip Cem’de huzura getirildiğinde bir işaret gösterip rızalığını beyan etmez de kaçarsa, kovalanıp yakalanarak boğazlanmaz.
Evrende, canlı-cansız her nesneyi hakkın bir parçası olarak gören inancı, birilerinin, cana kıyarak yaptıkları ibadete benzetmeye çalışmak, hele de sonuna bayram ekleyip kutlamalar yapmak, olsa olsa cahillikten ve bilgisizlikten olur.
​Kurban bayramı; Zilhicce ayında, Hac yoluna düşüp, Kâbe’ye giderek, günahlarından arındığına inanan insanların kestiği kefaret kurbanının bayramıdır.
Hararet nardadır, sacda değildir.
Keramet baştadır, Tac’da değildir.
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs’te, Mekke’de Hacda değildir.
​Diyen Hünkâr’ın yolundan giden Alevilerin kurban bayramı kutlaması doğru değildir. Hac yollarına düşmeyen, Umre ziyareti yapmayan bir inanca, bayram yakıştırması yapmak, bu inanca yapılacak en büyük kötülüktür. Kâbe’nin etrafında dönemeyip, Mina’da şeytan taşlayıp günahlarından kurtulduğu için kurban kesip bayram yapmayan Alevilere, Kurban Bayramı dayatması yapmak, hele de bunu ibadetin bir parçası ve zorunluluk olarak sunmak, inancımıza yapılacak en büyük hakarettir.
​Yaklaşık 15-20 yıl önce, Cem Vakfının başlattığı ve amacı Alevileri Şii’leştirmek veya Caferi’leştirmek olan uydurma erkânların hiç biri bize ait erkânlar değildir.
Atamızın – Ceddimizin yapmadığı ( Bayram cemi, Kurban cemi vb.) hiçbir erkânın kurumlarımıza dayatılmasını doğru bulmayız.
​Bu amaçla Alevi Bektaşi Federasyonuna bağlı tüm bileşen ve şubelerimizde Bayram cemi, kurban cemi, bayram erkânı, kurban erkânı ve benzer isimler altında erkân yapılmaması, gerektiği, aksi davranışın, yolumuza ve birliğimize yapılan bir saldırı olarak algılanacağı bilinmelidir şubelerimizin bu konu ile ilgili göstereceği hassasiyete şimdiden teşekkürlerimizi sunarız.
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU

  Alevinet/Ankara 

 

 

EN SON EKLENENLER