Karabudak: Hacı Bektaş Veli’nin portresini değiştirmek inanç hafızamızı silmektir

PİRHA-Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şube Eş Başkan’ı Mustafa Karabudak, Kültür Bakanlığı ile Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı tarafından Hacı Bektaş Veli portresi üzerinde dezenformasyon yapılmasına tepki gösterdi. Karabudak, “Hacı Bektaş Veli’nin kucağındaki aslan ve ceylan, farklılıkların bir arada, barış içinde yaşamasını temsil eder. Bunu kaldırmak değerlerimizi yok saymak, inanç hafızamızı silmeye çalışmaktır” dedi.
Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı ile organize ettiği Hacı Bektaş Veli’yi Anma Etkinlikleri için kullanılan görselde Hacı Bektaş Veli’nin kucağındaki aslan ile ceylanın kaldırılması, Alevi toplumu tarafından tepki ile karşılandı.

Ana fatma Cemevi/DAD Ankara Şube Eş Başkan’ı Mustafa Karabudak, yapılan bu değişime yazılı bir açıklamayla tepki gösterdi.

“OSMANLI’DAKİ İNANÇ KARŞITLIĞI HALA DEVAM ETMEKTEDİR”

Karabudak, “Devletin bu asimilasyon politikalarını canlı tutan, kan taşıyan bunlara izin veren, para ve ikbal uğruna sisteme yedeklenen içimizdeki hainler, gri pasaportlu sözde dedeler yol düşkünleridir” diyerek Alevi toplumu içinde de asimilasyon politikalarına çanak tutanların olduğuna vurgu yaptı.

Mustafa Karabudak açıklamasında şunları söyledi:

“Geçtiğimiz yıl kurulan Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın organize ettiği Hacı Bektaş Veli Anma etkinliklerinde, afişlerde Hacı Bektaş Veli’nin kucağındaki aslan ve ceylan kaldırılmıştır. Bu durumu Demokratik Alevi Dernekleri olarak biz de kınıyoruz. Hacı Bektaş Veli’nin kucağındaki aslan ve ceylan farklılıkların bir arada, barış içinde yaşamasını temsil eder. Bunu kaldırmak değerlerimizi yok saymak, inanç hafızamızı silmeye çalışmaktır. Ama tarihsel sürece baktığımızda Osmanlı’daki inanç karşıtlığı hala devam etmektedir. 1826 yılında II. Mahmut, Bektaşi Tekkelerini kapatırken Hacı Bektaş’ı da kapatmış, postnişin Abdullah efendiyi Amasya’ya sürgün göndererek yerine kayyum olarak Kayserili Nakşıbendi şeyhini atamıştır. Dergahın yanına camii yaptırarak Nakşıbendi tarikatının hizmetine sunmuştur. Devletin asimilasyon politikaları buradan başlamaktadır. Daha sonrasında 1925 yılında tekke ve zaviyeler kanunuyla kapatılıp, 1964 yılına kadar kapalı olan dergah o tarihte vakıflara devredilerek müze olarak yeniden açılmıştır. Hacı Bektaş Veli Dergahı UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde dergah değil külliye olarak yer almıştır. Alevilerin Serçeşmesinin külliye olarak atfedilmesi bir asimilasyon politikasıdır.

“GRİ PASAPORTLU SÖZDE DEDELER YOL DÜŞKÜNLERİDİR”

Ayrıca daha önce dergahın içinde tadilat ve restorasyonlarda yapılan duvardaki kabartmaların tek tip giyimli insan tiplemeleri bizim inancımızı temsil etmemektedir. Dönem dönem dergahta yapılan cemlere bizim inancımızı tanımayan, insanlığa düşman, kendi siyasi çıkarları için Alevilerden oy devşirmeye gelenleri almaya, tüm bunlara zamanında ciddi tepkiler vermedik. Bu suskunluğumuz bir nevi şu an geldiğimiz noktaya vesile olmuştur.
Devletin bu asimilasyon politikalarını canlı tutan, kan taşıyan bunlara izin veren, para ve ikbal uğruna sisteme yedeklenen içimizdeki hainler, gri pasaportlu sözde dedeler yol düşkünleridir. Hacı Bektaş’ın kucağından aslan ve ceylanı çıkartan zihniyet barışı, farklılıkları ve değerlerimizi yok sayarak adeta bizleri tehdit etmektedir.

“BİZ ALEVİLER BİRLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIP YOLUMUZU YÜRÜTMELİYİZ”

Bununla birlikte diğer bir proje olan, ÇEDES projesi, devlet içindeki milliyetçi yapılanma, AKP-MHP faşist iktidarının kullandığı ayrıştırıcı ve nefret diliyle kendinden olmayanı yok saymak ve tehdit etmektir. Aleviler bu süreçte varlık ve yokluk sınavı vermektedir. Siyasal iktidarın amacı bizleri de tekleştirmektir. Buna karşılık yol bir sürek binbir düsturuyla yolu yürütmek için bir arada olmak gibi bir zorunluluğumuz vardır. Biz Aleviler olarak otoasimilasyondan uzak, kendi ötekisini yaratmadan birliğimize dirliğimize sahip çıkıp, yolumuzu yürütmeliyiz.”

PİRHA/ANKARA

EN SON EKLENENLER