‘Okullara imam atanması Alevilere yönelik asimilasyon ve inkar politikasıdır’

PİRHA- Zeliha Korkmaz, ÇEDES projesi kapsamında okullara imam ve din görevlilerinin atanmasını, Alevilere yöneltilmiş bir asimilasyon ve inkar politikası olarak değerlendirdi. Alevilere dönük sistematikleştirilen bu politikalara karşı Korkmaz, örgütlülük ve mücadele vurgusu yaptı.

Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi kapsamında, birçok kentte okullara imam ve din görevlisi atandı.

Geçmişte de benzer projelerle eğitim alanı laiklikten uzaklaştırılarak dinselleştirilmeye çalışılmıştı. Şimdi de ‘Manevi danışmanlık’ adı altında din görevlilerinin okullara atanması başta eğitimciler olmak üzere toplumun büyük bir kesiminden tepki topluyor. Tekçi, dinci zihniyetle uygulamaya konulan bu projeye özellikle eğitimcilerden itiraz sesleri yükseliyor.

Söz konusu uygulama ile ilgili Yol Erenleri’nden Zeliha Korkmaz, PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundu.

“ÇEDES’İN 3 BAKANLIK AYAĞIYLA UYGULANMASI TESADÜFİ DEĞİL”

Zeliha Korkmaz, AKP hükümetinin iktidarı boyunca Alevilere karşı asimilasyon ve inkar politikalarını hep devrede tuttuğunu hatırlatarak, bunun seçimlerden sonra daha da hızlandırıldığına dikkat çekti.

ÇEDES’in de bu politikaların bir parçası olduğunu belirten Korkmaz, “ÇEDES projesi 3 bakanlıkla yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bugün kendisine ayrılan bütçeyi dini bütçe olarak algılıyor ve imam hatip okullarına ayırıyor bu bütçeyi. Kendini Diyanet’in bir ayağı olarak görüyor. Bir diğer ayağını zorunlu din dersiyle yapmışlardı ve 4+4+4 sistemiyle bunu hızlandırmışlardı. Kendilerine verilen bütçeyi daha çok imam hatip okulu açmaya kullanıyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı yanlarına almaları tesadüf değil. Bu karanlık ve gerici zihniyeti gençlikle buluşturma çabası içindeler. Bunu da meşrulaştırmak için bu bakanlıkları kullanmaya çalışıyorlar” dedi.

“ÇEDES VE BENZERİ UYGULAMALARI KABUL ETMİYORUZ”

Korkmaz, atanamayan öğretmenler gerçeğine işaret ederek ÇEDES gibi projelerin kabul edilemez olduğunu ifade etti. ÇEDES’i ekolojik ve eşit yurttaşlık kavramı üzerinden de değerlendiren Korkmaz, şunları söyledi:

“Bu projenin açılımının Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum olması oldukça gülünç, çünkü biz AKP’nin ve Erdoğan’ın bu ülkede tek bir ağaç bırakmadığını biliyoruz. Bu ülkedeki hiçbir insanın değerlerine sahip çıkmayan, saygı duymayan, asimile etmeye çalışan bir politika yürütüyor. Bugün 1 milyonun üzerinde atanmayan öğretmenler var. Bu kadar yoksulluk cenderesinde olan öğretmen varken okullara imam atanmasını kesinlikle kabul etmiyoruz. Tarikat ve cemaatlerde çocuk istismarları, tecavüzleri ve şiddet olaylarını din adı altında kapattıklarını, suçluların ceza almadığını biliyoruz.”

“ALEVİLER KARANLIK ZİHNİYETE KARŞI MÜCADELEYİ SÜRDÜRMELİ”

Yaratılmak istenen tekçi, gerici, eşitlikten uzak toplum modeline karşı Alevilerin her zamankinden daha çok mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Korkmaz, “Aleviler bugün birçok halk kesimiyle bunu birleştirmeli. Daha çok örgütlenmeliyiz çünkü karşımızda çok örgütlü bir AKP iktidarı var. Bizim de bu sert savaşların karşısında daha sert hamlelerle, dik duruşla karşılık vermemiz gerekiyor. 16 Eylül’de İzmir’de yapılacak miting bunun bir ayağını oluşturuyor” diye belirtti.

Fatoş SARIKAYA- Diren KESER/ MERSİN

EN SON EKLENENLER