Yazar Özcan Öğüt: Katliamdan sonraki Maraş’ta ‘kahramanlığından’ eser kalmaz

PİRHA – Maraşlı Yazar Özcan Öğüt, 1978’te yapılan katliama dair bir yazı kaleme aldı. Alevi ve solculara yapılan saldırılarda devletin rolüne dikkat çeken Öğüt, “Şehirde insanlar hunharca katledilirken günlerce varlığını hissettiremeyen devlet, adeta cehennemin kapısında bekleyen bir zebani gibi sadece şehrin giriş çıkış noktalarında belirir” ifadelerini kullandı.

Yazar Özcan Öğüt, 45 yıl önce Maraş Katliamı’nda yaşananlara dikkat çekti. “Kan revan Maraş. Onarılamayan Yara” başlığı ile yazı kaleme alan Öğüt, yapılan vahşeti bir kez daha hatırlattı.

Maraş’taki Çiçek Sineması’nın 19 Aralık 1978’de bombalanmasının ardından ‘Alevi ve solcu komünistler yaptı’ söylentisi üzerine Maraş Katliamı’nın adeta fitili yakılmış oldu. Toplanan kalabalık, Cumhuriyet Halk Partisi, TÖB-DER ve PTT binalarına saldırdı.

“PLANLI BİR CİNAYETLER SİLSİLESİ”

Yazar Özcan Öğüt, katliama dair aktardığı bilgilerde milliyetçilerin, Çiçek Sineması’nın Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu isimli solcu öğretmenler tarafından bombalandığı yalanını tüm şehre yaydıklarına işaret etti. Biri Alevi, diğeri Sünni inancından olan sol görüşlü iki öğretmenin, evlerine giderken katledildiklerini hatırlatan Öğüt, katliamın nasıl devam ettiğini şu sözlerle anlattı:

“Artık o andan itibaren Maraş Katliamı’nda olanlar, asla ‘Maraş olayları’ gibi hafif kaçan kelimelerle nitelendirilemez. Maraş’ta 19-26 Aralık tarihleri arasında bir hafta boyunca yaşananlar ‘katli vacip kılınmış’ planlı bir cinayetler silsilesidir. Hedef ailelerin oturduğu evler haftalar öncesinden işaretlenir. Bu evlere saldıran faşist gruplar, içerisindeki insanlara yaş, cinsiyet veya herhangi bir insani kavram tanımamaksızın işkenceler yaparak sadistçe katliamlar gerçekleştirir. IŞİD mezaliminin Orta Doğu’dan tüm dünyaya bir korku markası olarak pazarlanan cani eylemlerinin çoğunun yıllar önce Maraş Katliamı’nda provalarını görmek mümkündür.

Bu resimde gördüğünüz Şah İsmail Kalaycı ve ailesi Maraş Katliamı’nda katledildi. Şah İsmail’i baltayla katledip, beynini parçaladılar. Kız kardeşinin ise önce göğüslerini kesip çeşitli işkencelerden geçirdikten sonra hunharca katlettiler. Yörük Selim Mahallesi’nde de kadınların bir kısmı göğüsleri kesilerek öldürülmüştür. Altı aylık çocuklar, hamile kadınlar kur­şunlanır. Gözlerine şişler sokulur. Bir kısım infazlar ise; çeşitli dini referanslar doğrultusunda “kol ve bacakların çapraz kesilmesiyle” gerçekleşmiştir.

Maraş Katliamı dava tutanaklarında yürek parçalayan hunharca katliam örneklerinden birisi 80 yaşındaki Cennet Çimen’in başına gelendir: “Başlarında Cuma Y.’nin bulunduğu bir grup saldırgan 80 yaşında bir gözü sağlam diğer gözü çok hafif gören Cennet Çimen’in evine yönelmişlerdir. Saldırganlar yaşlı kadın Cennet Çimen’i evinin içinden “gel nene, gel nene” diye dışarı çıkarmışlar, bu yaşlı kadının ‘beni kurtarın’ diye feryatlarına aldırmayarak ayaklarından sürükleyerek yakındaki helâ çukurunun oraya getirmişlerdir. Orada Cuma Y. bu yaşlı kadının az gören gözünü tornavida ile oymuş diğer saldırganlar da silah sıkarak Cennet Çimen’i öldürmüşlerdir. Saldırganlar bununla da yetinmeyerek öldürdükleri Cennet Çimen’i baş aşağı helâ çukuruna atmışlar ve üzerine bir at arabasını devirmişlerdir.”

Maraş Katliamı’ndaki en yaygın saldırı taktiği; içeride saklanan Alevilerin dışarıya çıkması için evleri ateşe vermektir. Faşist katillerin birçok yerde oralı kadınları da işbirliği yaparak şişelere gazları doldurup atmaları için erkeklere verir. Bu gaz şişeleri yanan paçavralarla beraber evlerin içine atılır. Katliamda bazı faşist gruplar kadın, bebek, yaşlı demeden katlederken bazılarıysa sadece erkekleri katleder. Bazıları kadınları öldürmeyip, işkenceler gerçekleştirip tecavüz eder. Bazı faşist gruplar ise her ikisini birden yaparlar.

Bilmez ailesinin yaşadığı da Maraş Katliamı’ndaki en büyük dramlardan birisidir. Burada evi ateşe veren saldırganlar kadınlara dokunmayacaklarını söyler. Kadınlar ise evin erkeklerini bir odaya kitleyip vermek istemezler. Özellikle 20 yaşındaki Ali ve 18 yaşındaki Hasan’ın anneleri 38 yaşındaki Fatma Bilmez çocuklarını katillere teslim etmemek için çok direnir. Çember sakallı katillerden biri yıllar önce köylerinde sakalık (işçilik) yapan, ekmeklerini yiyen birisidir. Fatma Bilmez onu tanır ve çocuklarını almaya çalışırken, “Sakallı, ben seni tanıyorum. Beni öldürmeden çocuklarımı alamazsınız” der. İki eliyle çocuklarına yapışır bırakmaz. Ali kafasına sıkılan 3 kurşunla vurulup evin balkonunda kardeşlerinin ellerinde can çekişerek ölür. Hasan’ı da vermemek için çok direnirler. Zorla elinden tutup merdivene çekerek aşağıya doğru düşürürler. Çivili tahtalarla vurarak saldırırlar. Anne Fatma Bilmez çivili tahtaların önüne kendini siper edip evladının üzerine kapanır ve o ara silahları ikisinin birden üzerine sıkarak hunharca katlederler.

EN SON EKLENENLER