İnsansızlaştırılmak istenen Kürdistan’da ekolojik yıkım

Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı kentlerde halkın kültürel değerleri (Hasankeyf), hafızası (Zilan deresi), doğal yapıları (Van Gölü, Bendimahi Çayı ), ormanlık alanları (Cudi, Besta vb.) sistematik bir şekilde tahrip ediliyor. Bölgede devam eden baskı ve savaş iklimi, en fazla sorumluluk alması gereken belediyelerin kayyumlar eliyle yönetilmesi ekolojik yıkımı daha da derinleştiriyor

Mesut Bor

Van ili ve çevresi doğal yapısı, jeolojik ve jeomorfolojik şekilleri bakımından dünyanın en zengin coğrafyalarından biridir. Bölgenin güneyinde Alp-Himalaya kıvrım kuşağının uzantısı olan İhtiyarşahap Dağları (Bitlis Dağları), batısında dünyanın en büyük ikinci krater gölünü barındıran Nemrut Dağı, kuzeybatısında ise bölgenin en yüksek üçüncü dağı olan ve stratovolkan özelliğe sahip olan Süphan Dağı bulunur.

Günümüzden yaklaşık 600 bin yıl önce Nemrut Dağı’nda meydana gelen volkanik faaliyetler sonucu volkanik malzemelerin gölün bulunduğu çöküntü alanının önünde set oluşturmasıyla kapalı bir havzaya dönüşerek bölgenin en büyük gölünü oluşturmuştur. Aynı zamanda içerisinde barındırdığı minerallerden kaynaklı dünyanın en büyük sodalı gölü olma özelliğine de sahiptir. Gölün sodalı oluşu biyolojik çeşitliliği sınırlandırmışsa da gölde 103 tür fitoplankton (deniz otu), 36 tür zooplankton (tek hücreli canlılar) ve endemik bir tür olan İnci Kefali yaşamaktadır.

Sanayi Devrimi ile birlikte atmosfere salınan zehirli gazların neden olduğu küresel iklim krizi, dünya sıcaklık ortalamasının 1 derece artmasına ve çağımızın en büyük sorunlarından birinin oluşmasına neden olmuştur. Atmosfere insan faaliyetleri nedeniyle salınan zararlı gazlar, güneşten gelen ışınların tekrar uzaya yansımasını engelleyerek gezegenimizin ısınmasına ve dolayısıyla mevsimler arasında dengesizliklerin oluşmasına neden olmuştur.

Karasal iklimin hakim olduğu Kuzey Kürdistan coğrafyasında karasal iklim şartları gereği kış aylarında kar şeklinde yağması gereken yağışın yağmura dönüşmesi, yeraltı sularının azalmasına, akarsuların, derelerin kurumasına ve hidrografik yapıda onarılması güç sorunlara neden olmaktadır.

Küresel iklim değişiminden en fazla orta enlemler ve karaların iç kesimleri etkilenir. Dünya sıcaklık ortalamasında yaşanan artış özellikle nem oranı düşük ve az yağışlı yerlerde buharlaşma çok daha belirgin bir şekilde kendini gösterir. Nitekim Orta Asya’da Özbekistan-Kazakistan sınırları içerisinde yer alan ve bir zamanlar dünyanın en büyük dördüncü gölü olan Aral Gölü ve İran sınırlarında bulunan Urmiye Gölü tamamen kurudu.

Göllerin ve ekosistemlerin yok edilmesinde küresel iklim değişimi tek başına bir etken değildir. Aral ve Urmiye göllerinde olduğu gibi insan faaliyetleri göllerin kurulma sürecini ivmeleyerek hızlandırır. Bilinçsiz sulama, tarımsal faaliyetlerde kullanılan ilaçlar, gölü besleyen suların kirletilmesi, göl havzasının ranta açılması, gölü besleyen akarsulara barajlar ve maden ocaklarının kurulması, arıtma tesislerinin olmaması ya da kapasitesinin yerleşim yerinin nüfus oranıyla örtüşmemesi, doğal arıtma işlevi gören ve birçok canlıya ev sahipliği yapan sazlık ve bataklık alanlarının yok edilmesi, göl gibi kapalı havzalarda biriken suların kendini temizleme ve yenileme süreci oldukça zordur. Bu yüzden milyonlarca yıllık bir oluşum sürecinden geçen ekosistemlerin insan eliyle kirletilmesi ve tahrip edilmesine karşı acil önlemler alınması ve bunun zamanında hayata geçilmesi son derece önemlidir.

Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı kentlerde halkın kültürel değerleri (Hasankeyf), hafızası (Zilan deresi), doğal yapıları (Van Gölü, Bendimahi Çayı ), ormanlık alanları (Cudi, Besta vb.) sistematik bir şekilde tahrip ediliyor. Bölgede devam eden baskı ve savaş iklimi, en fazla sorumluluk alması gereken belediyelerin kayyumlar eliyle yönetilmesi ekolojik yıkımı daha da derinleştiriyor.

Kırsal bölgeler insansızlaştırılırken kentlere de yoğun bir göç dalgası devam ediyor. Kentlerin yaşadığı bu yoğun göç birçok sorunu da beraberinde getirmiştir: Çarpık kentleşme, gecekondulaşma, işsizlik, kontrolden çıkmış nüfus artışı, eğitim, sağlık, hava kirliliği, trafik, altyapı sorunları, kent yaşamına adapte olamama, kent yaşamına karşı yabancılaşma gibi sorunların da yaşanmasına neden olmuştur.

Hiç şüphesiz bölge için oldukça önem arz eden doğa harikası Van Gölü, önlem alınmaz ise milyonlarca canlı türünün yerinden edilmesine ve birçok canlı çeşidinin de yok edilmesiyle sonuçlanacaktır. Gölü besleyen akarsuların debilerinde meydana gelen azalma ve artan kirlilik önümüzdeki süreçte göl havzasının giderek daralacağını gösteriyor. Su kaybını tamamen önleyemezsek de gölün kurumasında etkili olan faktörleri bilimsel ve teknolojik metotlar kullanarak önlemler alabiliriz. Aksi taktirde Aral ve Urmiye gölleri ile aynı kaderi paylaşacaktır.

#İnsansızlaştırılmak #istenen #Kürdistanda #ekolojik #yıkım

EN SON EKLENENLER