Ne zamana kadar?

NE ZAMANA KADAR?
Avukat Dilara Yıldız. Hayatının büyük bir bölümünü kadına uygulanan şiddetti önlemeye, sokak hayvanlarını beslemeye adamışken onun hayatına eski nişanlısı olan bir şahıs son verdi. İstanbul Tuzla’da işlenen bu cinayeti gerçekleştiren kişi kayıtlı olmayan bir telefondan ona gönderdiği mesajlarda şunları söylemiş. “Bu hayatta çok zamanın yok. Bu hayatta bazı şeyler Sapanca’da kestane közlemeye, Samsun’da mutlu aile pozları vermeye, Ankara’da görüşlere atar gider yapmaya benzemez. Elime düştüğünde sana kendi kanında duş aldırıcam. Blöf değil icraatinde alasıdır. Son kez anneni aratıcam sadece düştüğünde kucağıma. Sonra da mermerine yazılacak vasiyetini hazırla. Şimdiden biletin kesildi çoktan. Çok zamanın yok bu hayatta. Ye iç gül eğlen.” Öldürmeyi aklına koymuş olan bu kişinin kullandığı kelimeler biraz da yaratılan toplumsal erk ve korkunun ağzı. İçi çürümüş olan bu tarz kişiler kendisinden kopan hayatları hayattan koparmayı kendilerine hak görüyorlar işte. Korkutarak, sindirerek ve öldürerek kendilerini var ettiklerini sanıyorlar. Dünyanın iyiye dair yüzünden habersiz yaşadıkları, doğar doğmaz o fazlalıklarına anlam yüklendiği için parmakları tetikte geziyorlar. Kim bilir belki de bu tarz kişilere çocukluğunda bolca oyuncak tabanca hediye edilmiştir. Ve onlar öldürmeyi sadece bir tetik çekmek olarak biliyorlardır. Peki neden bu kadar rahat elini kolunu sallayarak bunu yapabildi? Bu katillerin bu cüretletlerini kıracak ya da engelleyecek hiç bir mekanizma yok mu? Elini kolunu sallayarak masum insanların hayatlarına son verebilmeleri bu kadar kolay mı? Nice Dilara’lar yitip gitti. Kendini bir kadının bedeni ya da hayatı üzerinden var eden bu tarz kişilerin bu vahşetini engelleyecek hiç bir tedbir ve güç yok mu? Yaptıkları hep yanlarına kar mı kalacak? İnsanların hayatlarına son verdikten sonra girdikleri kuzu postu ne zamana kadar onları kurtaracak? Mahkemede pişmanlık ya da iyi hal indiriminden faydalanmak için attıkları taklalar ve söyledikleri o boyalı yalanlar ne zamana kadar bu kişilerin işine yarayacak? Adalet nereye kadar kandırılacak ve de yara alacak? Peki yaralanan toplum vicdanının iyileşmesi nasıl sağlanacak ? Yaptıkları yanlarına kar kalan bu şahıslar kanlarında benzer zehri taşıyan öteki zalimlere emsal teşkil ettiğini ve edeceğini idrak edemiyormuyuz? İnsan hayatı bu kadar da ucuz olmamalı. Bu sudan ucuz olan havadan da ucuz bir hal aldı artık. Ve bu durum tiksinti veriyor. Yeter artık yeter. Her gün kaç tane masum kadınımızı, kızımızı kurban veriyoruz? Yürek artık bunu kaldıramıyor. Hayat bu kadar basit değil. Kendi istekleri yerine gelmedi diye bir kadının hayatına son veren bu şahıslara bir dur demek gerekmiyor mu? Adaletin yerini bulması ve caydırıcı gücünün olması gerekmiyor mu? Yıllardır yırtına yırtına bunu dile getiriyoruz. Bu çağda hala kendi hayatını başkalarının hayatlarına dayatan ve bunu da kendilerine hak gören bu katillere rastlıyoruz. Her katledilen kadından sonra yazılan bir kaç cümle ve edilen bir kaç laftan sonra hayat normale dönüyor gibi. Ama bu hiçte o cinsten bir durum değil. Ortada bir vahşet var ve bu vahşet ne kabul edilebilir ne de unutturulabilir…

Yılmazcan ŞARE

EN SON EKLENENLER