Diktatör kan istiyor; tek tip elbise ölümdür!

‘Tek tip elbise’ katıksız, insan onurunu rencide eden, sonu mutlak  ölümle bitecek bir işkencedir. Erdoğan’ın 12 Eylül’de uygulanmış olan bu işkence yöntemini yeniden güncellemek istemesi, 12 Eylül’le aynı yöntemlere başvurması, aynı politikaları izlediğinin en açık göstergesi, işkenceciliğin tescil ve ilan edilmesidir. 12. Eylül işkencecilerinin mirası üzerinde kendisine yaşam alanı açmak isteyen Erdoğan’ın akibeti de aynı olacaktır, bundan da en küçük bir kuşku duyulmamalıdır.

‘Tek tip elbise’ uygulaması, Türk devletinin diz çökmeyenlere karşı izlediği aşağılık politikalardan sadece birisidir. Mahpushanelerde direnme imkanlarının çok az olduğu insanlara saldırmak ve bunlara işkence yapmak, Türk devletinin tarihsel katliamcı politikalarının sık başvurulan yöntemlerindendir.

‘Tek tip elbise’ yıllar öncesinden, 12. Eylül faşist diktatörlüğünün en aşağılık projelerinden birisi olarak, 1984 yılından, tasarlanmış ve başlatılmıştı. Özellikle devrimci tutsakları teslim alamayacağını görün faşist rejim, ‘tep tip elbise’ yöntemini, devrimci tutsaklara
diz çöktürmek amacıyla, planlamıştı. Bugün Erdoğan da aynı yöntemle, devrimcilerin iradesini kırmaya, onları teslim almaya niyetlenmektedir.

O dönem bu uygulamayı kabul etmeyen devrimci tutsaklar, bulundukları bütün cezaevlerinden direnişe geçtiler. Bu direnişlerde, ‘tek tip elbise’ler, mahkeme salonlarından parçalanarak, zülmün temsilcilerinin yüzlerine fırlatılmıştır. Bu mücadelelerin sonunda çok sayıda devrimci bedel ödemek durumunda kaldı. Ancak sonuçta 12. Eylülcü faşist diktatörlük, ‘tek tip elbise’ uygulamasını, uygulayamaz hale geldi.

Benzer bir pratiği, yıllar sonra ABD, Guantamao adasında tutulan tutsaklara karşı uygulamıştır. Anlaşılan o ki, ABD’nin Guantanamo da ‘tek tip elbise’ uygulayıcıları, bu yöntemi 12. Eylülcülerden ögrenmişler. Hitler’in Kemalistlerden ilham aldığı söylentisi gibi.

FETÖ’cülere uygulamak için gündeme getirildiği iddia edilen ‘tek tip elbise’ uygulamasının amacının böyle olmadığı açıktır. Dünya alem biliyor ki, Erdoğan, AKP ve Türk devleti FETÖ’cülere karşı bir uygulama olarak sunmaya çalıştığı ‘tek tipi elbiseyi’, daha çok
devrimcilere ve onbinlerce Kürt yurtseverine karşı uygulayacaktır. FETÖ’cülere uygulanacağı iddiası, bu gerçeği gizlemek, üstünü örtmek amacıyla ortaya atılan büyük bir yalandan ibarettir.

‘Tek tip elbise’ ile amaçlanan, politik amaçları için mücadele eden insanlara diz çöktürmektir. Böylece toplumun, bu insanlara, bu insanların şahsında toplumsal değerlere duydukları saygıyı ve güveni kaybetmesi istenmektedirler.

Ancak bu saldırının tek başına bir ‘tek tip elbise’ saldırısı olduğunu düşünmek çok büyük yanlış olur. AKP, Erdoğan ve Türk devleti, topyekun bir savaşa hazırlanmaktadır. Hem dışarda, hem içerde sürdürülecek olanbu savaşın bir cephesinden de mahpushaneler bulunmaktadır. Çünkü Erdoğan, ilk önce, en çok korktuğu alanları etkisizleştirmek
istemektedir. Buna göre kadınlar, Kürtler, Aleviler ve cezaevlerindeki yurtsever devrimci tutsaklar, Erdoğan’ın ve Türk devletinin güncel, somut ve ilk hedefleridirler. Erdoğan, içerdeki direnç odaklarını bastırarak, dışarıda sürdüreceği savaşa hazırlanmaktadır. Kadınlara, Kürtlere Alevilere ve demokrasi güçlerine yönelik saldırıları
aralıksız sürdürülmesi bu nedenledir. ‘Tek tip elbise’ saldırısıyla da yurtsever-devrimci tutsaklara yönelmeye çalışmaktadır.

Erdoğan, bu projeyle sadece siyasal mahpuslara saldırmakla kalmayacak.
Bu proje kapsamlı ve komplike bir konseptin bir parçası olarak tasarlanmaktadır. Bu yolla Erdoğan, bütün toplumu teslim almak istemektedir. Mahpuslar üzerinde kuracağı diktatörlükle genel diktatörlüğünü tescil etmek isteyen Erdoğan’ın tam olarak yapmak
istediği, savaşçı-katliamcı politikalarını hayata geçirmek, Kürt ve Alevilerin ve başka farklılıkların içinde olduğu toplumsal dokuyu değiştirmektir.

Dolayısıyla ‘tek tip elbise’ saldırısı, politik mahpuslara karşı ve sadece onları ezmek amacıyla yapılan bir saldırı olarak görülemez, görülmemelidir. ‘Tep tip elbise’ saldırısı, aynı zamanda, Erdoğan’ın ve Türk devletinin güncellenmiş olan savaşçı ve katliamcı
politikalarının bir parçası ve devamıdır.

Bu yolla toplum teslim alınmaya, diz çöktürülmeye çalışılmaktadır. Politik tutsakların iradesi kırıldığında, topluma yönelik baskılar daha da artırılacaktır. Topluma suskunluk dayatılarak, Erdoğan’ın Kürtlere karşı yapmaya hazırlandığı büyük savaş için koşullar
oluşturulmak istenmektedir.

Bu politika çok basit bir hesap üzerinde şekillendirilmektedir. Dışarda savaşın ve yayılmacı politikaların başarılı olabilmesi için, içerideki muhalefetin bastırılması gerekmektedir. Bunun içinde içeride, ırkçılığın ve dini gericiliğin, en şiddetli baskı araçlarıyla ve tüm muhalif kesimlere uygulanmasına, eğemen kılınmasına ihtiyaç vardır. Bütün diktatörlerin yaptığı, ırkçılığa ve gericiliğe dayanmak, bütün şiddet yöntemleriyle tüm muhalefeti bastırmaktır. Türk devletini yöneten diktatörlerde aynı yolu izlemişlerdir. Erdoğan da bunu yapmaya çalışmaktadır. ‘Tek tip elbise’ dayatması bu nedenle gündeme
getirilmektedir.

Bütün bunlara rağmen daha önemli olan bir başka nokta ise, Erdoğan’ın bu yönteme neden başvurmak zorunda kaldığıdır. Erdoğan, gücünün fazlalılığından dolayı bu yönteme başvurmamaktadır. Tam tersne güçsüz olduğu için, zülmünü artırmaktadır. Erdoğan’ın bağırtısı, gürültüsü karanlıkta ıslık çalmanın Kasımpaşalılık halidir. Halklara çektirdiği
acıların hesabını nasıl vereceği korkusu, Erdoğan’ın bütün kimyasını bozmaktadır.

Erdoğan ister 12. Eylülcülerin izinden gitmiş olsun, ister ABD Guanatanamoculardan cesaret almış olsun, hayata geçirmek istediği ‘tek tip elbise’ uygulaması, Erdoğan’ın sonunu yakınlaştırmaktan başka bir sonuç yaratmayacaktır. Yurtsever- devrimci tutsakların Erdoğan’ın bu tehditlerine de ‘tek tip elbiseyi’ uygulamasına da boyun eğmeyecekleri bilinmelidir. Bütün demokrasi güçlerinin ellerinde bütün olanaklarla
bu saldırlara karşı duracağı da açıktır. Ne yurtsever devrimci tutsaklar bu zülme boyun egeceklerdir ve ne de demokratik kamuoyu bu saldırıya karşı sessiz kalacaktır.

Erdoğan’ın ‘tek tip elbise’ uygulaması için dökeceği her damla tutsak kanı, yol açacağı her ölüm, faşist diktatörlüğün sonunu, halkların özgürlüğünü yakınlaştıracaktır.

EN SON EKLENENLER