AKP topladığı gelirlerle rejimini güçlendiriyor

SES Van Şubesi, 2018 yılı bütçesinde savaşa ayrılan bütçenin sağlık bütçesini katladığına dikkat çekerek, ‘AKP’nin bütçe için topladığı gelirlerle kendi rejimini güçlendirmeyi hedefleyen alanlara harcama yapıyor’ açıklaması yaptı

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Wan Şubesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurul görüşmeleri başlanacak 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine ilişkin şube binasında basın toplantısı düzenledi. SES Şube Eşbaşkanı Sezer Örenç, geçmiş yılların bütçelerinde olduğu gibi bu yılın bütçesinde de halkın sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal hizmetler ihtiyacına cevap verilemeyeceğinin görüldüğünü söyledi.

Adaletsizlik büyüyor

AKP’nin önceki yıllarda olduğu gibi 2018 yılı bütçesinde de sınıfsal tercihini ortaya koyduğunu ifade eden Örenç, “2018 yılı bütçesinde gelir eşitsizliği körükleniyor, adaletsizlik büyüyor. AKP’nin bütçe için topladığı gelirlerle kendi rejimini güçlendirmeyi hedefleyen alanlara harcama yapıyor. AKP, halka ödediği vergiler karşılığında daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk, özgürlüğün ve toplumsal yaşamın sınırlandırıldığı bir gelecek sunuyor. Tüm toplumsal iradeye rağmen yaşamı savaş ve şiddetle iç içe yeni baştan dizayn ediyor. Bunun finansmanını da bütçe aracılığıyla yapıyor, maliyetini ise bu düzene direnen halka yüklüyor” diye konuştu.

Sağlık hizmetleri ticarileştirildi

“Sağlık harcamaları, yeni sağlık politikalarının uygulanmaya başladığı dönemde 2009 yılında 28,8 milyar TL iken, 2016 yılında 68 milyar TL’ye dayandı” diyen Örenç, sağlıkta dönüşüm programı başlatıldıktan sonra hastanelere başvuru sayısında da çok hızlı artışlar yaşandığını söyledi. Örenç, bu artışa ilişkin, “2009’da 245,9 milyon olan başvuru sayısı 2016 yılında 490 milyona ulaşmıştır. Hastaneler adeta ticarethanelere dönüştürülmüş, 3 dakikada 1 hasta muayene / tedavi sürecine gelmiştir. Türkiye’de de sağlık hizmetlerinin “reform” ve “dönüşüm” adı altında ticarileştirildi ve sağlık alanı bir rant alanı haline getirildi. Türkiye’de 711 kamu hastanesi, 560 özel hastane ve 70 üniversite hastaneleri ile sağlık hizmetleri veriliyor. 2002’de özel hastane sayısı 271 iken bu sayı 2017 itibariyle 560 oldu. Toplam hastaneler içindeki özel sektör payı ise 2002’de yüzde 7,5 iken 2017’de yüzde 41,7’ye çıkmıştır. 2018 yılında, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları için toplam 37 milyar 571 milyon 386 bin TL’lik bir bütçe ayrılmıştır. Bu rakam, toplam bütçenin ancak yüzde 5’ine denk gelmektedir. Savaş için ayrılan bütçe sağlık bütçesinden 44,6 milyar TL fazladır. Kamu sağlık alanında ticari bir mantığa yaslanan finansman biçimi benimsendiğinden, sağlığa ayrılan paradaki artışı olumlu bir gelişme olarak okumak mümkün değildir.”

Halkın sağlığını, sosyal güvenliğini ve sosyal hizmeti yok sayan bütçeyi kabul etmediklerine vurgu yapan Örenç, 2018 yılı bütçesine ilişkin taleplerini şöyle sıraladı:

*2018 bütçesi sermayenin, yerli ve yabancı tekellerin ve savaş lobisinin çıkarları doğrultusunda değil, bütçenin asıl kaynağı olan işçi ve emekçilerin ekonomik ve sosyal ihtiyaçları gözetilecek şekilde hazırlanmalıdır.

*Güvenceli istihdamın korunması ve geliştirilmesi temel yaklaşım olmalı, bunun için öncelikle kamu harcamaları ve kamu istihdamı arttırılmalıdır. İş güvencesinin sağlandığı, taşeron çalışmanın yasaklandığı bir bütçe hazırlanmalıdır.

*Kamu emekçilerinin 2017 enflasyon farkı “ek zam” olarak 2018 bütçesi içinde yer almalı, yılın ikinci yarısında ücretleri eriten “artan oranlı vergi dilimi” uygulamasına son verilmeli, ek ödemeler temel ücrete yansıtılmalıdır.

*Emekçilerin yoksulluğunu arttıran dolaylı vergiler azaltılmalıdır.

*Kıdem tazminatının fiilen kaldırılması, taşeron çalışmanın artması, bölgesel asgari ücret ve kiralık işçilik gibi yasal düzenlemeler derhal geri çekilmelidir.

*Elektrik ve doğalgaz zamları geri alınmalı, 2018’de temel tüketim mallarına herhangi bir zam yapılmamalıdır.

*Ağır borç yükü altındaki ücretli emekçilerin borç faizleri silinmeli, yasal borç takipleri durdurulmalı, ücretlilere borçlarını ödeme kolaylığı getirilmelidir…

*Sağlık ve sosyal hizmetler kamusal bir hizmet olarak sunulması, ihtiyaç duyan herkesin ayrımsız şekilde, ücretsiz, eşit, nitelikli ve anadilinde hizmete ulaşmasının sağlanmalıdır.

*Sağlık, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler ve çalışma alanı olmak üzere var olan tüm ayrımcı uygulamalara son verilmeli, dil, din, etnisite, cinsel yönelim, cinsiyet, yaş, engellilik, T.C. vatandaş olma gözetmeksizin herkesin tüm haklardan sorunsuz biçimde faydalanması için gerekli düzenlemeler yapılıdır.

*ASPB ile başta deniz feneri olmak üzere dinci cemaatlerle imzalanan tüm protokoller acilen iptal edilmelidir!
*Bununla birlikte toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe talep ediyor, bu bağlamda toplumsal cinsiyet temelli taleplerimizi de iletmek istiyoruz;

*Acilen Kadın Bakanlığı kurulmalıdır.

*50 bini aşkın nüfuslu yerleşim birimlerinde, transların da yararlanabileceği en az bir kadın sığınağı/yaşam evi, 10 bini aşkın nüfuslu yerleşim birimlerinde en az bir danışma merkezi, her 20 bin kadın için bir tecavüz kriz merkezi açılmalıdır.

*Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hazırlanmalı, sağlık ve sosyal hizmetlere ilişkin bütçeler toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir mantıkla; kadın emekçilerin ve kadınların tüm haklarını gözeten bir anlayışa sahip olmalıdır.

*Huzurevleri, kadın sığınma evleri, çocuk destek merkezleri başta olmak üzere tüm sosyal hizmet birimlerinde sunulan hizmetler toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten ve ayrımcı olmayan bir anlayışla düzenlenmeli, bu alanlarda çalışanlara düzenli eğitimler verilmelidir.

*Sağlık ve sosyal hizmet eğitimi veren kurumlarda ve hizmet içi eğitimlerde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık önemli bir başlık olarak ve tüm diğer derslere içerilmiş biçimde yer almalıdır.

*24 saat açık, nitelikli, anadilinde eğitim ve bakım hizmeti veren, ücretsiz kreşler açılmalı. Kreşler 0-3 yaş çocuk grubunu da içerecek şekilde düzenlenmelidir. Bu kreşlerden istihdam biçimi ve meslek ayrımı olmaksızın tüm emekçilerin yararlanması sağlanmalıdır.

HABER MERKEZİ

44

EN SON EKLENENLER