AKPM Neden Türkiye’yi Denetim Sürecine Aldı?

Ali ERDOĞAN

Bir okul, yeni öğrenciyi okula alırken, kendine has bazı kuralları vardır. Yeni öğrenci adayı bu kuralları yerine getirdiği an okula kaydını yaptırır. Olay bu kadar net.

Özünü Roma Hukuku’nda alan Avrupa ülkeleri bir araya gelmişler, bir birlik kurmuşlar adına AB demişler. İnsan hak ve onurunu öne alan bazı kriterler (Kopenhag) koymuşlar. Alevilikte Musahiplik kurumu var. Orada Musahip olandan biri ekonomik bakımından zayıf düşerse, öbür Musahip mecburen yardıma koşar. Keza bir suç işlerse, öbür Musahip de suçlu sayılır. Mansur Darı’nda (Halk Mahkemesinde) yargılanır. Burada da üyelerden biri ekonomik sıkıntıya düşerse, AB o üye devletine yardım eder.

Türkiye, bu birliğe üye olmak için takriben 50 yıl önce müracaat etti. Yıllar sonra kapı aralandı ise de, istenilen kriterleri yerine getirmedi. Öyle ki, 13 yıl önce AB Türkiye’yi denetim sürecine aldı ve ödevlerini yerine getirmesi için ikaz etti.

Son 15 yıl içerisinde Türkiye’de antidemokratik olaylar oldu ve olmaya da devam ediyor: Devlet uçakları ile 34 vatandaşını öldürdü. Sorumlular adalet önüne çıkarılmadı. Ülkenin bir bölümünde il ve ilçeler devlet tanklarıyla yerle bir edildi. Görmezden, duymazdan gelindi. Öldürülen insanların bedenleri günlerce yerlerde bekletildi. Mezara konmasına müsaade edilmedi. Keza öldürülen bir çocuk defnedilmediği için kokmasın diye annesi günlerce buzdolabında muhafaza etti. Bunlar, AB devletlerin gözleri önünde yapıldı.

Mahkeme kararları olmadan, yüzlerce Akademisyen barış istedikleri için işlerine son verildi ve cezaevlerine konuldu. Keza hakimler, savcılar, öğretmenler, polisler ve işçiler görevlerinden alındı. Kimi cezaevine konuldu. Kimi neyle suçlandıklarını halen bilmiyor. Bu uygulamalar AB devletlerin gözleri önünde yapıldı ve yapılıyor.

Devlet Anayasasının giriş bölümünde: “Türkiye, Laik, Sosyal bir hukuk devletidir” demesine karşın, polis resmi törenlerinde besmele çekerek yemin eder. Binlerce Alevi çocuğuna zorla din dersini okutur. Basından öğrendiğimize göre: 900 hakim adayından 800’ü AKP’li yöneticilerden olduğu ve hızla kadrolaşmaya gidildiği..

Nato Genel Sekreterin verdiği beyanatta: Türkiye’de yasaların uygulanmadığı ve keyfi tutuklamaların olduğunu söylüyor.

En son olay: Türkiye yapacağı referandum için üyesi olduğu AGİT örgütüne baş vurdu, temsilci istedi yapılacak seçimi kontrol için. AGİT gözlem heyetini gönderdi. Gözlem heyeti iki-üç ay Türkiye’de olup bitenleri gözlemledi ve bir rapor sundu: “Referandum da “evet” diyenler, tüm devlet olanaklarını aşırı bir şekilde kullandıklarını; “hayır” diyenlerde devlet güçlerince ve militarist güçlerince propaganda çalışmaları engellendiği söylediler. Keza seçim esnasında Tarafsız olması gereken YSK kurumu kendi koyduğu yasayı çiğnediğini, Kürtlerin yaşadığı yerlerde korucu tehdidiyle ok kullandıklarını gördüklerini. Bu referandumun AB normlarına ve yasalara uygun yapılmadığını söylediler.

Uluslararası Af Örgütü yayınladıkları son raporunda: “UNESCO dünya Miras Listesi’nde yer alan Diyarbakır (Amed) Sur ilçesinde yarım milyon insanın gçöe zorlandığı, mülklerinin kamulaştırıldığı, evlerinin yerle bir edildiğini” yazdı.

AB’nin ruhuna aykırı olan bu uygulamaları müzakere eden AKPM Türkiye’de demokratik girişimlerin geriye gittiğini ve yargı tarafsızlığını yetirdiğini göz önüne alarak Türkiye’yi ikinci kez denetim sürecine almış. Bizim yöneticilerimiz yaptıklarına bakmadan karar “siyasidir” diyorlar. AB girip-girmek konusunda halka baş vuracaklarını söylüyorlar.

Tüm komşularıyla düşman, demokratik birliklerden soyutlanmış, içe kapanmış üçüncü sınıf bir devlet olma yolunda hızla ilerliyor.

Sevgili okurlar, “Babamdan ileriyim, ama oğlumdan geriyim” diyalektik kuralına inana bir fert olarak halkların eşit şartlardan birlikte yaşayacaklarına inanıyorum. Kalın sağlıcakla…

EN SON EKLENENLER