Cumartesi Anneleri, JİTEM’in katlettikleri için buluştu

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri’nin 769’uncu buluşmasının Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesine yine engel olundu. Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme’de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, Sanatçı Nur Sürer’in yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi eşlik etti.
Bu haftaki açıklamayı okuyan gözaltına kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, 23 Aralık’ta Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan Dargeçit JİTEM davasında sanıklara gereken cezasının verilmesini istedi.

HİKÂYELERİ

Ocak, 29 Ekim -8 Kasım 1995 tarihleri arasında JİTEM tarafından gözaltında katledilen Seyhan Ailesi’nden 7 kişi için adalet isteyerek, vahşeti şöyle anlattı:
“29 Ekim- 8 Kasım 1995 tarihleri arasında ağır silahlı askerler ve korucuların Mardin Dargeçit’te ağır silahlı askerler ve korucuların düzenlediği ev baskınlarında dördü çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadınında aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan, Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan Davut’un annesi Hayat Altunkaynak, Süleyman Seyhan’ın kızı Fehime ve Seyhan Doğan’ın 11 yaşındaki kardeşi Hazni 3 gün boyunca ağır işkence gördükten sonra serbest bırakıldı.
Serbest bırakılanlar gözaltında tutulan yakınlarının ağır işkence gördüklerini açıkladı. Gözaltında tutulanları arayan ailelerinin başvurularına; ‘Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler’ cevabı verildi. Aileler kayıplarını aramaktan vazgeçsin diye tehdit edildi, gözaltına alındı ve işkence gördü. Yapılan suç duyuruları soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı ve ilgili mercilere yaptıkları tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Süleyman Seyhan’ın ailesine bilgi veren uzman çavuş Bilal Batırır da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildi.
İnsan Hakları Derneği’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi’nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı.

AĞIR İŞKENCE İZLERİ TAŞIYAN KEMİKLERE ULAŞILDI

Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012, 2013 ve 2015 tarihleri arasında yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, ‘birden fazla kişiyi taammüden öldürme’ suçlamasıyla dava açıldı.

ARTIK YETER ADALET SAĞLANSIN !

Hukukta kural olarak bir davaya bakma yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine ait olmasına rağmen, dava dosyanın açıldığı Midyat’tan ‘güvenlik’ gerekçesiyle Adıyaman’a sevk edildi. Kayıp ailelerinin uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hakları ihlal edildi.
Davanın geçen duruşması 30 Eylül 2019 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bugüne kadar yapılan duruşmaların seyri mahkemenin, insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçu açığa çıkartacak, ceza adaletini sağlayacak istek ve iradede olmadığı yönündeki kaygılarımızı güçlendirdi. Artık yeter! Failleri aklama faaliyetine dönüşen kayıp davalarında hukuk işletilsin! Dargeçit JİTEM davası önceki kayıp davalarında olduğu gibi, adalet ve hakikat arayışımızın yargı eliyle engellenmesi pratiğinin bir parçasına dönüştürülmesin; yargıçlar görevini yerine getirsin ve ceza adaletini sağlansın.”

‘KEŞKE BU İSMİ O TAŞISAYDI’

Açıklamanın ardından Dargeçit’ te gözaltında katledilen 12 yaşındaki Davut Altunkaynak’ın kardeşi Davut Altunkaynak söz aldı. Ağabeyinin kaybedilmesinden 4 sene sonra dünyaya geldiğini ve kendisine o nedenle Davut isminin konulduğunu belirten Altunkaynak, “Ağabeyimin ismini taşımaktan mutluyum ama keşke bu ismi o taşısaydı” dedi.
Annesinin 21 yıl boyunca gözü kapıda ağabeyini beklediğini anlatan Altunkaynak, “12 yaşındaki insan size ne yapabilir? Devleti nasıl bu kadar korkutur? Söylenecek söz yok. Biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Belki diğer davalar sonuçsuz kaldı ama bu dava sonuçsuz kalmayacak. Bu davanın adaletle sonuçlanması için elimizden gelenin her şeyi yapacağız” diye konuştu.
13 yaşında gözaltında katledilen Seyhan Doğan’ın ağabeyi Kadri Doğan ise, o gün yaşananları şöyle anlattı:
“Eve baskın yapıldı. Asker, korucu, ne varsa geldi. İki tane kardeşimi yerlere yatırırken aldılar. Annem o gece sabaha kadar tabur önünde bekledi. ‘Oğlun sabah gelecek’ dediler. Bir hafta sonra onların elinden kurtuldu geldi, Seyhan. Annem 2000’de vefat etti. Babam takip eti davayı, İstanbul’da vefat eti. ‘Bu kemikleri bulduktan sonra oğlumun kemikleriyle beni gömün’ demişti. Adalet arıyoruz, adaletin olmadığı yerde yaşıyoruz. “
Eylemde, Maraş Katliamı’nda yaşamını yitirenler de anıldı.

 

EN SON EKLENENLER