Cumhuriyet dönemi Alevi asimilasyonunun siyasal ve hukuksal temeli

2 Temmuz Sivas katliyamı anmasında yapılan konuşmalarda adı bir arada zikredilen Pir Seyid Rıza ve Şeyh Said ile ilgili bazı tarihi olaylar ve akabinde Hacı Bektaşta açıklanan Alevi Asimilasyonuna karşı ,Alevi Pirler ve Aydınlar deklarasyonuna yönelik yoğun tartışmalar devam ediyor.

Burada ayrıntılarına girmeyeceğim bu tartışmaların alevi toplumsal hafızasını yeniden yoklamaya vesile olmaya katkısı olduğu gibi, tartışmakar da alevilere yakışmayan bir dil ve üslubun kullanılması da arzu edilmeyen bir seviye sorunu yaşanmıştır.

Tartışmaların tarihi gerçeklerden ziyade,devletin yarattığı siyasal düşmanlaştırmaların kimliksel konumlandırmaları üzerinden siyasallaştırılmış olması, asimilasyon politikalarının sonuç düzeyini de göstermektedir.

Bu sonucu yaratan devlet politikasının Cumhuriyet dönemindeki temel dayanağı olan bir kanunsal kararını bir kez daha anımsatmak ,yaşanan bellek bunalımına bir açıklayıcı not olur kanısındayım.

Uzun zamandır, Alevi toplumunda ve kurumlarında süren bir tartışma yaşanmaktadır. Bu tartışma Alevi inancını yeniden dizayin etmek amacıyla,Türk devletinin kontrolü ve güdümünde başlatılmıştır.

Alevi inancı, 30/11/1925 tarihinde kabul edilen, 677 nolu ; TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUN – EK (1) ile, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra yasaklanmıştır.

Bu yasağın temel amacı, Türklüğe dayalı bir ulusu yaratma projesidir. Türkiye Cumhuriyeti ,İttiat ve Teraki cemiyetinin politik projesi olarak ,etnisite olarak Türklüğü ve dini inanç olarak da islamı öngören bir politikaya sahipti. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu hareketden gelen bir ekip olarak , eski genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ’un deyimiyle , ‘’Atatürk, İttihat ve Terakki’nin Yapmak İstediklerini Yaptı’’ demektedir.EK(2)

İttat ve Teraki Cemiyeti (Birlik ve İlerleme Derneği)nin , Türk Ulus yaratma projesinde, önce 1915 Ermeni katliyamı, daha sonra Mustafa kemal döneminde ,1921 Koçgiri Kızılbaş Alevi katliyamı ve 1925 Şeyh Sait Sünni(Şafi) Kürt Katliyamı gerçekleşmiştir. Cumhuriyetin en kanlı katliyamlarından biride , 1937-38 Dersim Kürt

alevi katliyamıdır. Türkiye Cumhuriyetinin ilk çeyreğinde yaşanan bu fiziki etno dinsel arındırma uygulanmaları bilinmektedir.

İtiiat -Terakinin ideolojisi ve Osmanlı’nın bakiyesi üzerinden vücut bulan Türkiye Cumhuriyeti devleti , resmi ideolojisini oluştururken , 19. Ve 20 ci y.yılın Ulus devlet politikasını esas almıştır. Bu neden ile bir karar vererek, Türk’lüğe ve İslam’a dayalı bir ideolojik politika üzerinden ,devletin kimliğini oluşturmuştur.

Bu Türk-İslam kimliğini ,Misak-i Milli sınırları içinde yaşayan tüm etnik ve inanç gruplarına hakim kılmak amacıyla ,her yolu deneyen bir asimilasyon politikası uygulamıştır.

Yukarıda belirttiğim gibi, Te’dib (hizaya getirme,edeplendirme)-Tenkil(cezalandırma)-Taqtil (katletme)-Tehcir(göçürtme)-Temsil(asimile etme) Temdin(medenileştirme,Türkleştirme) ve Tasfiye (etkisizleştirme,ortadan kaldırma) olarak belirtilen , araştırmacı yazar Mehmet BAYRAK’ın deyimiyle ‘’yedi uğursuz T’’ olarak belirttiği politika, hayata geçirilmiştir.(3)

Kimilerince bilerek ve art niyetli bir asimilasyon amacı güden bu tartışmanın, büyük bir alevi kesiminde yarattığı kafa karıkşıklığı ile, bu tartışmaya taraf ve müdahil olarak ; Aleviler İslamın içinde mi, dışında mı ? , tartışmasına katılmış durumdadır.

Genelde Ehl-i Beyt, Hz. Ali ve on iki İmamlar referans edilerek, Alevi inancının islamın bu figürleri üzerinden bir islami yorum ve mezhep veya meşrep olduğu, bu nedenle de İslamın peygamberini ve kitabını ,red etmeyen ve ordaki bazı vahiye dayalı ayetleri emir olarak kabul eden,ancak Muaviye döneminde derlenen ve yazılan Kur’an ile İslam peygamberi Hz. Muhammedin vahiy olarak tanrıdan aldığı, gerçek tanrı kelamı olan ayetlerin tahrif edildiği tezine dayalı bir sebeple ,Sünni mezheplerin esas aldığı islamın şartlarını red eden, imanın şartlarını da kendince yorumlayan bir anlayış ile kendini tanımlayan ,bir Alevi kesim vardır

Bu tez ve bakış açısının temeli islamın ilk yıllarından itibaren yaşanan islam içi iktidar mücadelesine kadar uzanmaktadır. Bu yazımızın konusu bu olmadığından, bunun neden ve niçinleri üzerinde durmayacağız.

Amacımız Cumhuriyet döneminde alevi inancına getirilen yasağın siyasal ve hukuksal kararı ve kılıfı olan bu kanunun, toplumsal bellekde yarattığı hasarın tespitidir.

EK:1

TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE

TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN

MEN VE İLGASINA DAİR KANUN (1)

Kanun Numarası : 677

Kabul Tarihi : 30/11/1925

Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 13/12/1925 Sayı : 243

EN SON EKLENENLER