Cumhuriyetin erkekleri

Bilindiğinin aksine cumhuriyet tarihinin ilk partisi Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından kurulan CHP değildir. CHP Eylül 1923 yılında kuruldu.

Ondan daha önce 15 Haziran 1923’te kuruluş çalışmalarını başlatıp bitiren, kuruluş dilekçesini gerekli makamlara veren kadın partisi vardı. İsmi; Kadınlar Halk Fırkası.

Kadınlar Halk Fırkası, kendi döneminde dünyayı saran birinci dalga feminist hareketin ülkedeki parçasıydı demek yanlış olmaz. Parti, kadınların seçme ve seçilme haklarını savunuyor, hukuktan eğitime, çalışma hakkına dek kadın haklarını savunan programa sahiptir.

Partinin kurucusu 14 kadındır. Kadınların hak ve hukuku için yola çıkmış bu siyasi hareketin başını Nezihe Muhittin çekmektedir.

Kadınlar Halk Fırkası aslında bir yanıyla başlangıç değildir, Osmanlı’daki kadın hareketinin ulaştığı önemli bir evredir.1800’lü yılların ikinci yarısından itibaren Osmanlı yönetimi altındaki kadınlar da mevcut diğer tüm siyasi hareket ve partilerden bağımsız, sadece kadın hakları için mücadele veren bir hareket başlatmıştı. Bu hareket, bugünkü feminist hareketin de başlıca kaynaklarındandır.

1800’lü yılların ikinci yarısında kadınlar çeşitli kadın dergi ve gazeteleri çıkartıyor, bu gazetelere yazıyor ve bu gazetelerin finansmanlarını da kendileri karşılıyordu. Böylece toplumun bir kesiminde kadın bilinci artıyor ve hareket de temel taleplerini oluşturarak fikir dünyasında ve sokaklarda yerini alıyordu.

Kadınlar Halk Fırkası böyle bir sürecin ürünüydü. 1923 Haziran’ında başta seçme ve seçilme hakkı olmak üzere ki, zaten bir siyasi parti kurmak bu alanda atılan en büyük adımdır, kadınlar artık erkeklerle eşit haklardan faydalanmak istiyorlardı.

Parti açıkça bu talebin somutlaşmış ve istemekle kalmayıp buna aday olunduğunun ispatı olmuştu.

Ancak Kadınlar Halk Fırkası’nın kuruluş dilekçesine 9 ay sonra hayır cevabı gelecek, bu arada CHP kurulmuş olacak, kadınlar partisi ve kadın hakları mücadelesine karşı o dönemin erkekleri böylece karşı hamle yapacaktı. Bundan sonra açıktan kadın hakları mücadelesi veren kadınlara karşı akla gelen gelmeyen yöntemlerle erkek ve devlet şiddetinin tüm metodları ile savaş açacaklardı.

Partinin kurulamayacağına ilişkin gerekçe, kadınların siyasi temsilinin mümkün olmadığı şeklindedir. 1909 yılının kanunudur bu. Oysa yeni cumhuriyet bu konuda parti kuruluşunu engellemek yerine kadınlar lehine yeni kanun pekala çıkartabilirdi. Birkaç ay sonra CHP’yi kuracak olanlar şimdiden yol temizliğine başlayacaktı.

Cumhuriyetin erkek iktidarına karşı kadınlar boş yine durmaz. Örgütlenme çalışmaları devam eder. Parti kurdurulmayınca aynı kadrolar bu kez Türk Kadınlar Birliği adında dernek kurar.
Erkekler bu derneğe karşı da ellerinden geleni artlarına koymaz. Özellikle dernek başkanı Nezihe Muhittin’e karşı karalama çalışmalarından, devlet zoruna dek her türlü şiddet yöntemine başvurmaktan geri kalmaz yeni cumhuriyetin kadın hakları savunucusu medeni erkekleri.

Kadınların seçilme hakkı yokken 1927 yılında Nezihe Muhittin ve Halide Edip milletvekili adayı olurlar. Böylece kadınlar tüm erkeklik baskılarına rağmen seçme, seçilme hakkının gündemde kalmasını sağlamış olarak siyasal haklarını talep etmeye devam ediyorlardı.

Yine olmaz. Cumhuriyetin erkekleri kadınların önünü yine keser.

Nezihe Muhittin ve arkadaşlarının kendi olanaklarıyla çıkardıkları yayınlardan, derneklere dek her şeye cumhuriyetin erkekleri cevvalce karşı durur, yasaklarlar.

Nezihe Muhittin’e yönelik devlet ve erkek şiddeti önce onu siyasal olarak etkisizleştirir ve sonunda delirterek tımarhaneye kapatır.

Cumhuriyet böylece seçme ve seçilme hakkı için mücadele eden Türk kadınlara meclisi değil, tımarhaneyi göstermiş olur.

Ve 94. yaşına giren cumhuriyette bugün kadınların meclisteki oranı hala yüzde 17’leri geçememekte. Vekilliği düşürülen kadın vekillerle bu oran yüzde 14’lere dek geriledi. Bugünden bakınca kadınların erkekleri seçebildiği ama kendilerinin seçilme sorunu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Cumhuriyet başından itibaren erkeklerin cumhuriyeti olmuş, kadınları özellikle kararların alındığı, ülkenin yönetildiği güç merkezlerinden uzak tutmuştur. Kadınlara anneliği, aileyi, evde adeta ömür çürütmeyi önermiştir.

Mustafa Kemal ve erkek arkadaşları, Nezihe Muhittin ve kadın arkadaşlarını etkisizleştirip, kenara attıktan, onların kurdukları kadın örgütlenmelerini ele geçirip oralara kendileriyle uyumlu kadınları yerleştirdikten sonra, yani bağımsız feminist hareketi bastırdıktan sonra “kadınlara seçme ve seçilme hakkını verildi.”

Evet, haklarını yememek lazım, cumhuriyetin erkekleri, kadınların uğruna on yıllarca mücadele verdiği seçme ve seçilme hakkını kadınlardan çalıp, kadınları cezalandırıp siyasi arenadan kovduktan sonra kadınlara kendileri vermiş gibi yapmak için epey uğraştı.

Ve resmi tarih kadınlara haklarını Mustafa Kemal verdi diye yazdı. Resmi tarihi de erkekler yazıyordu. Odur budur erkeklik cumhuriyetinin bu teranesi durmadan yinelenir.

Oysa doğrusu cumhuriyetin erkekleri, Kadınlar Halk Fırkası’nı kurdurmayarak, kadın derneklerini baskı ve zorla kontrol etmeye çalışarak, mücadele eden kadınları engelleyip, tımarhaneye tıkayarak kadınların daha erken elde edebileceği seçme ve seçilme haklarını uzun süre engelledi olacaktı. Ancak Batı’da yükselen ve önünde durulamayan, içerde karşılığı olan birinci dalga feminizmin de küresel sonuçlarından biri olarak tüm engelleme ve geciktirme çabasına rağmen sonunda pes etmek zorunda kalacaklardı. Kadınlar böylece yıllarca verdikleri mücadelenin sonuçlarını alın teriyle kazanacaktı.

Kadınların seçme seçilme hakkının bile erkeklere bağlanarak anlatılıp, ıslak gözlerle duygu seli yaşayan kadınlarınsa aklına ne hikmetse hak verilmez, alınır ilkesi hiç gelmiyor.
Bu ıslak gözlü, erkeklere minnetle bakan gözlerin bir kısmı Alevi kadınlardan oluşuyor. 94. yılına giren cumhuriyetin yıldönümünde basit bir soru soralım mı?
Şimdiye dek meclise kaç Alevi kadın vekil girdi?

Neyse ki erkek Alevi vekiller hala mecliste. Sorsunlar bakalım bugüne dek kaç Alevi kadın vekil olabilmiş. Biz de gelecek sonuçlar üzerine yeni bir tartışma başlatalım.
Bu tartışma Alevi erkek vekillerin sayısı ile Alevi kadın vekillerin sayısını da karşılaştırsın. Görelim bakalım mesele sadece inanç mı, yoksa erkelik belası da var mı?

Not: Fırka, parti demek. Yani, Kadınlar Halk Partisi

EN SON EKLENENLER