Diktatör Erdoğan Kaybedecektir!

Diktatör Erdoğan, Ermeni Soykırımının yıl dönümünde Kürdistan’ın üç parçasında; Bakur, Başur ve Rojava bölgesindeki özgürlük güçlerine yönelik soykırım girişimini başlattı.

Ezidi Kürtler için kutsal olan Şengal başta olmak üzere, birçok alana birlikte saldıran TC güçleri ihanet çetesi KDP’nin açıktan desteği ile Kürt Özgürlük güçlerini imha etmeye çalışmaktadır.  Kendisine devrimciyim, ilericiyim, sosyalistim, yurtseverim diyenler,  TC’nin bu barbar saldırılarını lanetlemeli, durdurulması için harekete geçmelidir.

Belli ki, AKP-MHP faşist iktidarı, Rojava başta olmak üzere Kürt Özgürlük Hareketinin bulunduğu tüm alanları işgal etme planını yavaş yavaş devreye sokmaktadır. Bugün hava saldırıları ile tutumunu açığa vuran Diktatör Erdoğan’ın, bu saldırılarına başta Halklarımız olmak üzere, dünya kamuoyu tutum almazsa  Faşist TC ordusu bu saldırılarının dozunu giderek arttıracak ve kara hareketi başlatarak Şengal, Kandil, Rojava başta olmak üzere Kürt Özgürlük Savaşçılarının bulunduğu her alanı işgale yeltenecektir.

Bundan dolayı bu saldırılara topyekun bir karşı duruş çok önemlidir.  Bundan dolayı bugün ilerici, devrimci, yurtsever, sosyalist tüm bölge güçleri sokaklarda olmalıdır. Erdoğan bu saldırılarıyla bir yandan Kürt halkının bölgedeki kazanımlarını ortadan kaldırmayı denerken, bir yandan da RAKKA’da sıkışıp kalmış olan DAİŞ barbarlarına nefes borusu olmaya çalışıyor. Dün El-Bab’ta DAİŞ çetelerinin imha olmaması için işgal yapan Erdoğan, bugün de DAİŞ çetelerinin RAKKA’da imha olmaması için koridor açarak onlara dünyanın gözü önünde nefes aldırmaya çalışıyor.

Bugün Kürt halkının tüm kazanımlarını yok etme amacıyla saldıranlara tavır almayan, DAİŞçi barbarları kurtarmaya amaçlı TSK saldırılarına sessiz kalan herkes tarih önünde suçlu olacaktır.

Bugün belki de Kürtler açısından tüm kartların sahaya sürüleceği bir günün başlangıcıdır. Bir yanda diktatör Erdoğan işgalcisine karşı savaşanlar, Kürdistan halkının gerçekten özgürlüğünü, derebeylerine, aşiret ağalarına karşı emekçileri, mazlumları, ezilen sınıfları savunanlar, bir yanda sömürgecilerin işbirlikçiliğini yapan,  ailesel çıkarları için halkını satanların kavgası da başlamış bulunmaktadır.

KDP’ye hala yurtseverlik atfederek ihanetini gizlemeye çalışanlar size sesleniyorum; 40 yıldır Bedeli ne olursa olsun yaşamlarının her anında zalim barbarlara karşı mazlumların safında yer alan, bu uğurda binlerce can veren PKK’mi yurtsever, yoksa ailesinin ekonomik çıkarları için haksız bir biçimde iktidar olmakta direten, seçimleri engelleyen, Kürdistan Meclis Başkanı’nın Erbil’e girişini yasaklayan, Erdoğan ile stratejik işbirliği adı altında ülkesini peşkeş çeken, bu da yetmiyormuş gibi TSK ile birlikte Kürt Savunma Kuvvetlerine saldırı emri veren Barzani mi yurtsever?

Biliyoruz ki; hiçbir kurtuluş hareketi, hele de bağımsızlığı savunduğunu söyleyenler zalimlerin sofrasında oturarak mazlumun davasını güdemez. KDP bugün günün Yezid’i, zalimlerin temsilcisi Erdoğan’ın sofrasında oturmuş Kürdün bağımsızlık davasını güttüğünü iddia ediyor. Oysa oynadığı rol ihanettir. “PKK olmasaydı TSK saldırmazdı” diyor. Kürtler olmasaydı zaten sorun da olmazdı demek değil mi bu?

Bugün Erdoğan faşizmine karşı seferberlik günüdür. Erdoğan bir kumara girerek Türkiye halklarının tümünün kaderini de masaya sürmekten çekinmiyor. Bu kumar sonuçta tüm halklara kaybettirdiği kadar Türk halkına da kaybettirecektir. Türkiye belki de bir iç savaşın içine sürüklenecektir. Bu açıdan bugünden sokaklara inerek bu saldırılara karşı tutum almak hayati önemdedir.

Biraz bölgeyi iyi gözlemleyen biri Türkiye’nin bir bilinmeze sürüklendiğini görecektir. Erdoğan bu son tutumuyla DAİŞ ve türevleri ile olan stratejik müttefikliğini açığa vurmuştur. Bölgedeki yegane müttefikleri bu insanlık düşmanı güçlerdir.  Amacı hiçbir parça da Kürtlerin bir statü sahibi olmamasıdır. Bugün Rojava’yı, Kuzey Kürdistanı yerle bir etmeyi amaçlayan Erdoğan, yarın Barzani’yi harcamaktan asla çekinmeyecektir.

Ancak ne Kürtler eski Kürt’tür, ne de bölge Erdoğan’ın gül bahçesidir. İçine girmekte olduğumuz bu kanlı sürecin sonunda Erdoğan mutlaka kaybeden olarak çıkacaktır. Bizim sorunumuz bu kanlı süreci engellemektir. Ölümleri durdurmaktır. Bunu başaramazsak her savaşta olduğu gibi esas kaybeden bölgenin mazlum milletleri olacaktır.

Bugünden bölgenin tüm ilerici dinamiklerini bir araya getirebilir ve zalim iktidarlara karşı koyabilirsek halkların daha çok acı çekmesinin önüne geçmiş oluruz. Herkesin, her yaş grubunun gücü oranında yapabilecekleri vardır. Bugün elimizden geleni hemen yapmanın günüdür. Yarın geçtir. Umudumuzu koruyacağız ve diktatörleri tarihin çöp sepetine süpüreceğiz.

EN SON EKLENENLER