Efrîn direnişi türküleriyle küllerinden yeniden doğacaktır!

Geçtiğimiz günlerde Kasım Engin imzasıyla ANF’de bir yazı yayınlandı. Orda şu belirlemelere yer veriliyor; “Zamanında Kemal Pir, faşist Türk subayı Esat Oktay Yıldıran’a; ‘Biz Türk devletine öyle bir kazık çaktık ki, çıkarabilirseniz çıkarın’ demişti. Şimdi de benzer bir şekilde Efrîn’de Türk sömürgeciliğine öyle bir kazık çakılıyor ki, çıkarabilirlerse, çıkarsınlar.”

Belki bu satırları okuduğunuz sırada Erdoğan yine bilmem kaç “teröristin” imha edildiğini ballandıra ballandıra açıklıyor olacak.  Bir devlet başkanı ordusunun öldürdüğü insan sayısı ile övünüyor. Tüm medyası hemen her gün Erdoğan’ın belirlediği başlıkları atıyor. Nato’nun ikinci büyük ordusu bir avuç kahraman Kürt evladının direnişini iki aya yakın sürede kıramıyor. Üç saatte düşecek denilen Efrin 57 gündür hala direniyor.  Bu kadar güç farkına rağmen Erdoğan’ın İslamcı katil sürüleri kırılmaya devam ediyor ve bu güçlerin liderleri bir bir öldürülüyor. Çeteler fırsat bulunca savaş cephesinden kaçıyorlar.

Şu açıkça beyan edelim, Efrîn halkının direnişi şimdiden zaferle taçlandırılmıştır. Sayıca NATO’nun ikinci büyük ordusu olan, tarihte onca savaş kazanmış ve anlı şanlı Osmanlının torunları olduğunu söyleyen bir devlet, tüm tekniğiyle, tüm askeri gücüyle bir karış toprağa karşı seferberlik ilan ederek savaşıyor. NATO’nun ikinci büyük ‘kahraman Mehmetçik ordusu’ doğrudan savaşmayı da göze alamayarak DAİŞ-El Kaide çetelerinin arkasına sığınarak, Efrîn’e girmeye çalışıyor.

Olaya objektif bakıldığında Efrin halkının ve Efrini savunan kahraman Kürt gençlerinin çelikten iradesini görürüz. TC Efrin gerçekliğini göz ardı ederek Halep kentinin bir ilçesi olan Efrîn’i süper güç kategorisine alarak kendisini değerlendiriyor.

Söyleyelim; Efrîn dedikleri; bir ilçe, 6 nahiye, 364 köy, yani birkaç bin kilometre kare toprak. Türk ordusu başta olmak üzere tüm islamo-faşist ırkçıların seferberlik ilan ettikleri toprak parçası işte bu kadar! Efrîn’de Cindires, Bilbil, Raco, Mabeta, Şera Şerawa, Şiye ilçeleri dışında, 7 kasaba ve 364 köy bulunuyor.

“Dünyanın neresinde olunursa olunsun, kime sorulursa sorulsun, bir ilçeye, sözde milyonluk orduya sahip olan bir devletin tüm gücüyle tam 57 gün boyunca saldırması neticesinde, o küçük toprak parçasını alamamışsa, orada askeri stratejide kesinlikle bir yenilgi söz konusudur. İsterlerse bundan böyle tüm Efrîn’e girsinler. İsterlerse tüm Efrîn’i işgal etsinler. Ve isterlerse Efrîn’i tarumar etsinler. Bir kere dananın kuyruğu kopmuştur. Ve kopan dananın kuyruğu, kafatasçı ve Turancıların kuyruğudur.

Evet, dünyanın en ‘anlı şanlı ordusu’na ve onun sömürgeci cumhurbaşkanına ve onun tüm kafataşçı güruhuna şimdiden Efrîn öyle bir kazık çakmıştır ki, çıkarabilirse, çıkarabilsinler bakalım!” (Kasım Engin ANF)

Efrîn bölünmüş Kürdistan’ın batı ucunda yer alan, zeytin ağaçları, ırmakları ve etrafını saran Kurmenç dağlarıyla (Cebel-i Ekrad) öne çıkan, tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleriyle tanınan Kürtlerin yaşadığı en güzel bölgelerden biridir.

Kurmênç dağları Suriye’nin güneybatısında yer alır ve Efrîn’in bütün kasabalarını sur gibi çevreler. Tarih içinde önce Antakya Beyliğine, ardından Kilis’e bağlanan, Suriye kurulduktan sonra da Halep’e bağlı bir yerleşim yeri olan Efrîn, geride kalan 100 yıl içinde emek yoğunluklu önemli gelişmeler sağladı.

2001 yılında Suriye rejiminin yaptığı nüfus sayımına göre Efrîn‘de 417 bin 254 kişi yaşıyordu. Ancak Efrîn savaş sırasında güvenli bir bölge olması nedeniyle çok göç aldı. Yoğun göçten dolayı kent nüfusunun bu rakamın çok üzerinde olduğu biliniyor.

İşte bu Efrîn 20 Ocak 2018 tarihinden beri Türk ordusu tarafından bombalanıyor. Efrîn’de dağlar, yollar, fabrikalar, araziler, zeytinlikler, bağ ve bahçeler, evler, su depoları, barajlar, tarihi yerler haftalardır bombalandı, bombalanmaya devam ediyor. En son da savaşlarda dokunulmaz olan Hastahaneler bombalanıyor. Onlarca sivil öldürülüyor. Dünya hala sessiz. AB’nin aldığı kararlar  Erdoğan tarafından yok sayılırken, hala bir yaptırım uygulayamayan batılıların Kürt sevgisinin de sahte olduğu açığa çıkıyor.

Bugün barbar çeteler ve Erdoğan diktatörü tarafından Efrîn’e atılan her bomba insanlığın yüreğine, Kürt halkının beynine düşüyor.

İnsanlığın sıra Kürtlere geldiğinde sustuğu, tepkilerinin yapmacık olduğu bir dünyada; Efrîn her bombanın insan olanların yüreklerinde açtığı bir yara ve durmadan kanayan bir vicdan’dır.

İşte bu çıplak yüreklerde açılan yaralar ve kanayan vicdanlar sayesinde işgalciler, katiller kaybedecek ve bir parça vatan toprağı olan Efrîn ile onun kahramanları kazanacaktır. Acı derinleştikçe işgal gücü kırılacak, Efrîn direniş türküleriyle küllerinden yeniden doğacaktır.

Efrin direnişinin uzadığı her gün, Erdoğan diktatörünün sonunu yakınlaştırıyor. Türk ordusunun tahmin edilenin çok ötesinde askeri kaybının artması, ciddi oranda zırhlı araç kaybetmesi, savaş helikopterleri ve insansız hava araçlarının düşürülmesi, Türkiye’nin beklenilenden fazla Afrin’de kalması, savaş gücünün çok daha fazla kırılmasına yol açacağı gibi, NATO’nun ikici büyük ordusunun savaş kapasitesinin ne kadar zayıf olduğunun ortaya çıkması da gelecek için önemli bir veri olacaktır.

Herkes biliyor ki Türkiye’nin amacı kalıcı olmaktır. Bu macera ile Türkiye’nin tüm coğrafyası da savaş sahası olacaktır. Türkiye’nin bölgede kalıcı olmaya çalışması özgürlük güçlerinin hedefi olması anlamına geliyor. Bu bölgede kimin ne zaman kazanıp kaybettiği önceden kestirilemez. TC ardına sığınıp Efrin’e girmeye çalıştığı güçlerle ne kadar müttefik kalabilir o da tartışmalıdır. Burası Ortadoğu’dur. Bu çatışmalı coğrafyada Sultan bozuntusu Erdoğan’ın dediği hedeflere varması mümkün değildir.

Rusya’nın desteği ile girdiği Efrin’de Putin’in istediği kadar kalabilecektir Erdoğan. Verdiği sözlerden dolayı, “biz bu bölgeleri gerçek sahiplerine vereceğiz” diyerek bölgeyi işgal eden Erdoğan’a yarın “girdiğiniz yerleri rejime teslim edip evine git” diyecektir Rusya. Başka bir şansı yok. Ancak oraya girerek sonuç almadan çıkarsa iç dinamiklerini kaybeder. Çıkmazsa zaten başına bela olacaktır. Bu bakımda Türkiye hiçbir şekilde Efrin’de ve genel olarak Suriye’de kazanma şansına sahip değildir.

İki aydır tüm askeri üstünlüğüne rağmen Efrin’i teslim alamayan Erdoğan ve alkışlayıcılarının korkuları artarak sürüyor. İki aydır amacına ulaşamayan TC yetkilileri, ‘biz nereye gittik, çok erken girdik ama Efrîn’e giremiyoruz’ diyorlar. Bugün Efrîn onur mücadelesi yürütüyor.

TC medyası tarafından Öyle bir algı yaratıyor ki sanki Efrin dünyanın en büyük devletlerinden birisi ve en teknolojik silahları kullanıyorlar. Bu algıyı yaratmalarının asıl nedeni yenilgilerini gizleme hamlesidir. Bir seferberlik ilan etmiş Erdoğan, tüm gücünü Efrîn için seferber etmiş. Bu denli yoğun saldırması, Erdoğan’ın Osmanlı hayalleri içindir. Efrîn saldırılarında sonuç alırsa Osmanlıcılık hayalinin ilk adımının gerçekleşmiş olacağını düşünüyor. Bu yüzden bu kadar saldırıyor.

Herkes iyi biliyor ki bugün Efrin’de savaşanlar değişik etnisite ve inançların kardeşçe barış içinde yaşadığı Efrin’in evlatlarıdır ve topraklarını koruyorlar. Kendilerini savunuyor ve özgürce yaşamak istiyorlar. Efrin onların ata toprağıdır. Şimdi kendilerine yoğun bir saldırı yapılıyor. Kendilerini yüz, iki yüz metrede koruyorlar. Ellerinde bu tür silahlar var.

Efrîn’i güçlü kılan iradedir. NATO’nun ikinci ordusunu yenilgiye uğratan; Efrin halklarının Özgürlük hareketi ideolojisinden aldığı ilhamdır. Erdoğan’ın bu saldırılarının adının uluslararası hukuktaki karşılığı soykırımdır. Bu dünyanın ayıbıdır. Halkların sorunlarına çözüm üretmek için oluşan bu kurumlar soykırımcıların yanında yer alıyorlar. Halkların yanında haklı mücadelelerinin yanında durmuyorlar. Kürt halkı bugün devletlerin desteğini alamasa da, direnişi sayesinde vicdanları harekete geçiriyor ve dünyanın dört bir yanında vicdan sahiplerinin desteğini arkasına alarak zalimlere karşı mücadelesini aralıksız kılarak ve her geçen gün yükselterek devam ettiriyor.

EN SON EKLENENLER