Erdoğan ve Avrupa’yı dize getirmenin formülleri

ÇİĞDEM GÜLTEKİN

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da gazetecilerle yaptığı röportajda Almanya’da yapılacak genel seçimlere yönelik açıklamalarının yankıları Almanya ve Avrupa’da tüm heyecanıyla sürmekte.

15 yıllık süreçte iktidar ve Erdoğan yanlısı olmayan eğitimden istihdama, ekonomiden iş güvenliğine, adalet sisteminden medya özgürlüğüne tüm konularda politik hareketler, siyasi partiler, demokratlar, aydınlar, akademisyenler, emekçiler, Aleviler, Kürtler… Kısacası muhalif kim varsa herkes terörist, dış güçlerin taşeronu olmakla suçlanıyor. Hatta tehdit ediliyor.

Erdoğan yapmış olduğu son açıklamalarda Almanya ve Hollanda’yı Türkiye dostu olmamakla suçladı. Bilhassa Almanya’da yapılacak genel seçimlerde Almanya’daki soydaşlarına CDU, SPD ve Yeşiller Partisi’ne oy vermemeleri çağırısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e “Sen kimsin? Haddini bil?” diyerek aklınca gözdağı verdi.

Peki Erdoğan’ı böyle davranmaya iten gelişmeler nelerdi?

15 Temmuz’da Almanya’dan beklediği desteği alamaması,

Almanya’nın bazı şüphelilere sığınma hakkı vermesi,

İncirlik Hava Üssü meselesi,

Alman vatandaşlarının tutuklanması… Daha kötüsü Büyükada’da on insan hakları savunucusunun tutuklanması ve bu tutuklular arasında Alman vatandaşı eğitmen Peter Steudtner’in de bulunması. Buna Berlin hükümetinden gelen tepkiler.

Alman devleti tarafından Türkiye’ye seyahat edeceklerin dikkatli olması uyarısı.

Son olarak yatırım garantisi uygulaması kapsamından Türkiye’nin çıkarılabileceği uyarısı.

Tabii bu hususlarda birilerine racon kesmeliydi Erdoğan. Orta Doğu’ya hükümdar olma hayalleri ile yola çıkan, yeni bir devlet kurma telaşında olan biri için hadlerini fena halde aşmışlardı.

Hele Gabriel?

Berlin’den yapılan açıklamalarda Erdoğan’ı, Almanya’da yapılacak genel seçimlere müdahale ederek Alman halkını birbirine düşürmekle suçluyorlardı.

Türkiye’de hukukun olmadığını, adaleti savunanların hakim karşısında yapayalnız kaldığını hepimiz görüyoruz.

Acilen yapılması gerekenler insan hakları temelinde demokrasinin ve adaletin herkes için sağlanması, kadın ve erkek eşitliği için çaba harcanması, en önemlisi geçmişten ders alan, gerçeklerle yüzlesen bir toplum olması gerekirken…

Ülkende tek tip, tek dil, tek din inanç diyeceksin, ama Almanya’da anadilde eğitim diyeceksin.

Solingen katliamı için konuşmaya geldiğinde yüzleş diyeceksin, Sivas’ta yakanları kollayıp davayı zaman aşımına uğratacaksın.

Almanya’daki soydaşlarına demokrasinin ve adaletin meyvelerinden yararlanın diyeceksin, ama ülkende idam isteyeceksin, idam gelirse masaya imzalarız diyeceksin.

Avrupalılar bizi kıskanıyor, hepsi düşmanımız diyeceksin ama karşılığında açın kapıları konuşmalıyım diyeceksin.

Erdoğan 15 yıllık iktidarı süresince bir şeyi çok iyi başardı; toplumu bölmeyi.

Aynı şeyi şimdi sınırların dışına taşımayı hedeflemekte. Ama buna izin vermezler. İktidarı için işe yarayacağını düşündüğü formüllerin kendisine faydası olabilir belki. Ancak bölücü politikaların Almanya’da yabancı düşmanlığını iyice arttıracağı kesin.

 

 

EN SON EKLENENLER