Estukyan: Özgürlükçü Demokrasi özgürce yazdığım bir yerdi

Özgürlükçü Demokrasi için “Özgür bir şekilde yazdığım bir yerdi” diyen gazetenin yazarı Pakrat Estukyan, “Türkiye’de sadece basın değil yaşamın tüm alanları baskı altında. Hükümetin aykırı sese tahammülü yok. Bunun da aşılacağını düşünüyorum” dedi.

Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ve Gün Matbaası’na kayyum atanmasına ilişkin tepkiler devam ediyor. Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi yazarı Pakrat Estukyan, Özgürlükçü Demokrasi’ye el konulmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye basın tarihinde simgesel anlamı olan 3 olay olduğunu söyleyen Estukyan, ilkinin Tan Gazetesi’nin yakılması, ikincisinin Özgür Ülke Gazetesi’nin Kumkapı’daki binasının bombalanması, üçüncüsünün de Özgürlükçü Demokrasi’nin basıldığı Gün Matbaası’na el konulması olduğunu vurguladı. Estukyan, “Matbaaya el koymaları yetmiyormuş gibi, matbaa çalışanlarını da tutukladılar. Yarın öbür gün Türkiye basın tarihi yazılırken, altı kalın çizgilerle çizilecek simgesel bir olaydır. Bu simgesel olayların arka planında günümüzde baktığımızda ise, iktidarın aykırı sese tahammülünün olmaması gözüküyor. Daha önce Kürt basınında yenisini çıkartma, yeni arayışlar peşinde olma gibi bir yetenek vardı. Gazetelerin biri kapatılırsa bir yenisini açarlardı. Siyasi partiler geleneğinde de olduğu gibi. Fakat şimdi matbaaya el konulması işi bu anlamda da zorlaştırdı. Ama bunun da aşılacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘AYKIRI SESE TAHAMÜLLERİ YOK’
Estukyan, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “İktidar yarın öbür gün, ‘Kimse Türkiye’ye Kürtçe gazeteye engel oldun diye suçlayamaz. Ben bir şey demedim ki, gitsin nerede istiyorlarsa gazetelerini bassınlar’ diyebilecek. Ama o gazeteleri basmaya cüret edecek bir matbaa olmayacak, çünkü bırakmadılar. Matbaalara el konulma riski var. Matbaa sahibi ekmek teknesine el konulmasını istemez. Yani fiilen bir baskıdır. ‘Yasaklamadım, git serbestsin, basabilirsin’ diyor ama sen basamıyorsun. Welat bunu tahmin ettiği için sembolik olarak fotokopiyle okurlarının karşısına çıkması ise tarihidir. Kendileri şimdi de internet gazeteciliğine geçme kararı aldılar ama bu sefer de karşılarında RTÜK var. İktidar, internet gazeteciliğinde de RTÜK gibi bir barajı basının önüne getirdi. Hükümet aykırı sese tahammül gösteremeyecek.”
‘BÜYÜK BİR MEVZİ KAYBIDIR’
Özgürlükçü Demokrasi’ye el konulmasının ardından yalnızca bölge için değil, Efrin için de bihaber olacaklarını söyleyen Estukyan, “Şu anda Afrin’den hiçbir haberimiz yok. Evet, çatışmalar sürerken bir şekilde Afrin’den dolaylı olarak da olsa haber izleme imkanı vardı. Ama şu anda Afrin’de ne olduğunu bilmiyoruz ve gelen söylentiler çok vahim. Bir sürü infazlar yapıldığı, kadınların kaçırıldığı söylentileri geliyor. Afrin merkezinin ele geçirilmesinin iki üç gününde talan fotoğraflarını net olarak gördük ama sonrasından haberimiz yok. Bu sadece Türkiye, Kürt gazeteciliği açısından değil küresel gazetecilik anlamında da çok büyük bir mevzi kaybıdır, skandal denecek kadar bir mevzi kaybıdır. İspanya İç Savaşı’nda günü gününe haberler alınıyordu ama Afrin’de hala operasyon devam ediyor, fakat haber alamıyoruz. İlk günlerde Robert Fisk’in sınırda yaptığı bir kaç haber dışında uluslararası kamuoyu aydınlatılmadı. Dolayısıyla şöyle söylemek yerinde olur, küresel anlamda bir utanç zamanları yaşıyoruz” dedi.
‘BU KAYIP İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM’
Özgürlükçü Demokrasi’de yazdığı süre boyunca kimsenin kendisine “Bu hafta bunu yazacaksın, şunu yazacaksın” demediğinin altını çizen Estukyan, “Özgürlükçü Demokrasi, özgür bir şekilde yazdığım bir yerdi. Bu anlamda da yazabildiğim bir mecrayı kaybetmek her yazar için olduğu gibi benim için de önemli bir kayıptır. Çok üzülüyorum bu kayıp için. Moral olarak beni gayet iyi eden bir yerdi. Maddi hiçbir getirisi yoktu. Bugüne kadar hiçbir telif de almamıştım. Öyle bir beklentim de yoktu. Sözümü söyleme mecramın kaybolması tabi ki çok can sıkıcıdır” ifadelerini kullandı.
‘AYKIRI SESLER TEKER TEKER AYIKLANACAK’
Doğan Medya Grubu’nun Demirören tarafından satın alınmasına ilişkin de konuşan Estukyan, “Doğan’ın bütün gazete ve televizyon kanalları el değiştirdi, iktidara daha yakın bir grubu satıldı. O satış işleminin hemen öncesinden bir uygulama ile sosyal medya denetim altına alınmaya çalışıldı. Bunların hepsini bir bütünlük içerisinde değerlendirdiğimizde, belli ki önümüzdeki yıl yapılması planlanan seçime hazırlıktır. 2019 seçimlerine giderken aykırı hiçbir sese alan bırakmamak gibi bir proje izleniyor. Bu proje kapsamında teker teker bütün aykırı sesler ayıklanacak. Şu anda yurt dışından yayın yapan televizyon kanalları var, muhtemelen onlar için de önümüzdeki haftalarda onlar için engelleme operasyonları beklemekteyim, şaşırmayacağım” diye belirtti.
‘TÜRKİYE ZOR BİR EŞİKTE’
Ülkenin sıkıntılı ve zor bir eşikten geçtiğini kaydeden Estuktan, şunları söyledi: “Sadece medya alanında değil, yaşamın her alanında aşılması gereken bir eşik var. Demokratik şartlarda olsaydık, hepimiz seçim sonuçlarıyla bu eşiğin aşılabileceğini düşünürdük. Ama bugün toplumun büyük bir kesimi seçim sonuçlarının iktidar değişikliğine yol açmayacağına kanaat getiriyor. İktidar çıtayı başka bir tarafa taşıyacak gibi görünüyor. Gitgide demokratik siyaset kanalları tıkanıyor. Nasıl değişeceği sorusu ciddi kaygılara yol açıyor. Türkiye, bu hükümet sayesinde şu anda bir iç savaş tehlikesi barındırıyor. Bu durum, hükümetin toplumu kutuplaştırması sayesinde oldu. Tek adam rejimine ülkenin yarısı tapıyor, öbür yarısı da nefret ediyor. Bunlar çok tehlikeli kutuplaşmalar. Ülkede ne olur, ne olacak, nefret edenlerin tepkisi, buna karşı tepkiler memleketi nereye götürür vs. Bütün bunlar büyük bir bilinmezlik. Bu bilinmezlik arasında memleketin yaşadığı en önemli kaygılardan biri de gençliğin umutsuzluğa kapılıp ülkeyi terk etmesidir.”
MA / Bilal Seçkin

EN SON EKLENENLER