Fiyatlandırılmış adalet: Öldürmek 12 bin lira

2014 yılı mayıs ayında Okmeydanı Cemevi’nin bahçesinde cenaze töreni sırasında polis Sezgin Korkmaz’ın kurşunu ile öldürüldü Uğur Kurt.

Uğur Kurt’u öldüren polis üç yıl boyunca tutuksuz yargılandı.

Bir insan öldürdü ve ADALET öldüreni bir gün, bir hafta, bir ay bile tutuklama gereği duymadı!

Üç yıl boyunca bir insanın ölümüne neden olan polis, elini kolunu sallayarak içimizde dolaştı, işini yaptı. Hayatında küçük bir değişiklik dahi olmadı.

Kollandı, korundu. Hiç bir şey olmamış gibi… Polis Sezgin Korkmaz bir insanı öldürmüştü ama sanki ölen olmamıştı.

Uğur Kurt’un yakınlarının ve kamuoyunun adalet beklediği üç yıl böyle geçti.

Üç yılın sonunda nihayet ADALET geldi(!) Geldi gelmesine ama bu kez de adresi şaşırdı.

Yanlış tarafa geldi nedense!

Ölene değil, öldürene geldi.

Gele gele 12 bin 100 liralık ödüllü CEZA geldi.

Tamı tamına 12 bin 100 lira.

Yaşam hakkına biçilen değer yargılanmanın sürdüğü üç yıl boyunca 1 günlük hapis olmadığı gibi, 12 bin 100 liralık para CEZAsı idi.

Bu CEZA, mesela cumhurbaşkanına “hakaret” adıyla açılan davalardaki cezalarla hemen hemen aynı miktarda. Birinde hakaret, diğerinde insan hayatı. Suç karşılaştırılamaz. Ama eder aynı!

Fiyatlandırılmış adalet… Yaşadığımız bu.

İnsan hayatı ucuz olunca, Uğur Kurt davasında olduğu gibi adaletinin “fiyatı” da düşük oluyor.

Malum hukuk haksızlığa uğrayana adalet sağlamaktan çıkmış, ÜSTÜNlerin hukukuna dönüşmüş. ÜSTÜNlerin hukukunda altakilerin payına düşecek olan fiyatlandırılmış ADALET olacaktı. O da en düşük ederden…

Adalet fiyatlandırılıp arkanda üstünlerin hukuku olunca bas parayı, işle suçu!

Üstünlerin hukukunda sadece katillere değil, tecavüzcülere, tacizcilere, hırsızlara, yolsuzlara, jet Fadıllara, kandan duş alan yandaş mafyaya suç işlemek serbestleştirildi.

Ülke adeta katliam, tecavüz, taciz, hırsızlık, yolsuzluk cennetine dönüştü.

Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek, özellikle hukukun iyi işlediği ülkelerde iş yapmanın daha kolay olduğunu, ancak bu ülkelerde de kar marjlarının diğer ülkeler kadar yüksek olmadığını söylemedi mi?

Aynı hukuksuzluktan karlı çıkanlar sadece sermayedarlar değil, onların bu karı sağlamaları için var olan ve aynı hukuksuzlukla desteklenen kolluk güçleri de. Haliyle Uğur Kurt’u öldüren polis aynı hukuksuzluktan hakkını alacaktı. Aldı da!

Aldı almasına ama bu nasiplenmeyi beğenmemiş olmalı ki 12 bin 100 liralık CEZAyı fazla bulmuş. Üstünlerin hukukundan indirim istemiş. Fiyatlandırılmış adaletimiz bu talebi reddetmeme ihtimalini elbette bağrında taşıyor.

Öyle bir haldeyiz ki olmaz olmaz diye bir şey yok.

Olamayacak diye düşündüğümüz her şey çatır çatır oluyor.

Son noktada emri ben verdim diyenlerin iki dudağı arasına sıkışmış bir ADALETten bahsediyoruz.

Polislerin avukatları adalet saraylarından döverek, sakatlayarak attığı zamanlardan geçiyoruz.

İnsan hayatına karşılık 12 bin 100 lirayı fazla bulan polisler ödüllendirilecek ki, hukuksuzlukla daha çok kar yapanların hizmetinde “çalışmaya” devam etsiler. Sarayları korusunlar.

Çark böyle dönüyor.

O çark nasıl dönerse dönsün, yılmadan, usanmadan, insanlık onuru açısından, gerçek adaletin yerini bulması için bu utanç kararını tanımadığımızı söylüyoruz. Kabul etmediğimizi söylüyoruz.

Mevcut yasaların uygulanmasını, adaletin yerini bulmasını istiyoruz.

EN SON EKLENENLER