İzmir’deki öğrencilerden Erdoğan’a: Üniversitede bizim sözümüz geçer

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedef alarak, “O komünistlere okuma hakkı vermeyeceğiz” sözlerine cevap veren İzmirli öğrenciler, “Üniversitelerde, biz öğrencilerin sözü geçer” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi’nde Efrin’e yönelik saldırılara destek amacıyla lokum dağıtmak isteyen bir gruba “İşgalin lokumu olmaz” pankartıyla tepki gösteren üniversite öğrencilerinden 9’u tutuklanmıştı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu komünistlere okuma hakkı tanımayacağız” sözleri sonrası öğrencilerin tutuklanması, beraberinde üniversitelere dönük saldırıları getirdi. Üniversite öğrencileri saldırılara karşı sessiz kalmayacaklarını belirtti.
‘ÜNİVESİTELİ KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKILMIŞTIR’
Ege Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi Tuana Uğuz, üniversitelerin bu ülkenin aydın kimliğini taşıdığını aktardı. Üniversiteli öğrencilerin, savaş karşıtı bir eylem yapmalarının üniversiteli kimliğine sahip çıkılması anlamı taşıdığını kaydeden Uğuz, bu durumun OHAL baskısı altındaki üniversitelerde direnişin devam ettiğinin en önemli örneklerinden biri olduğunu ifade etti. Uğuz, “Üniversiteli öğrencilerinin gözaltı süreçlerinin uzatılması, onlara yapılan muameleler, uygulanan darp, şiddet ve işkence aslında iktidarın hala üniversiteden korktuğunu ve üniversitede hala bir direniş hareketi ve direniş potansiyelinin olduğunu gösteriyor. ‘Üniversiteler artık bitmiştir’ diyenler bu şekilde cevaplarını alıyorlar” şeklinde konuştu.
‘POLİS İŞGALİYLE SESSİZ OLUNMASI SAĞLANMAYA ÇALIŞILIYOR’
Her fırsatta üniversitelere saldırmayı deneyen bir “tek adam rejimi” olduğunu ifade eden Uğuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının üniversitelerdeki tek adam karşıtlığından korktuğunu söyledi. Erdoğan’ın 2019 seçimlerinde tek adamlık rejimini resmileştirmesi yolunda gördüğü en büyük engellerden birinin üniversiteler olduğuna dikkat çeken Uğuz, eğitim hakkı üzerinden üniversitelere saldırılmasının, üniversitelerin baskı altına almak için uygulanan yöntemlerden biri olduğunu belirtti. Ege Üniversitesi’ne emniyet müdürü atanmasını hatırlatan Uğuz, “Üniversiteye emniyet müdürü atıyor, turnikeler kuruyor, güvenlik görevlileri dikiyor. Polis işgali altında üniversitelerin sessiz olmasını, baskı altına alınmasını sağlamaya çalışıyor. Ama belli ki başarılı olamıyor. Sarayın hükmü akademiyi savunanlara geçmez” diye aktardı.
‘ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRENCİLERİN SÖZÜ GEÇER’
Muhalif fikirlere sahip öğrencilerin her koldan izlendiğine ve denetlendiğine değinen Ekonomi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi Hilal Susuz da, iktidar yanlısı öğrencilerin çok rahat bir şekilde kendilerinde her şeyi yapma ve söyleme hakkı gördüklerine dikkat çekti. Üniversite öğrencileri arasında ciddi bir tahammülsüzlük yaratıldığını aktaran Susuz, Efrin saldırıları konusunda fikirlerini beyan ettiklerinde en hafif olarak “Vatan haini” damgası yediklerini anlattı. Susuz, şöyle devam etti: “Dil özgürlüğü olduğu söyleniyor ama 2 sene önce Newroz kutlamaları sırasında 10 dilde ‘Newroz kutlu olsun” diye yazılmıştı. Sırf içlerinden bir tanesi Kürtçe olduğu için üniversite güvenliği o pankartı söktü. Diktatörlüğün, YÖK’ün, rektörlüğün baskısı olmasaydı bunlar yapılmayacaktı. Karşımızdaki iktidar iyi ve güzel olan her şeye düşmandır. Biz öğrencilerin sözü geçer üniversitelerde. Bunu kanıtlamak için de ne hocalarımıza, ne rektöre, ne YÖK’e ne de Cumhurbaşkanına boyun eğmememiz lazım.“
‘DEVLET SUÇ İŞLEMEKTEN VAZGEÇMELİDİR’
Üniversite sözcüğünün “Bağımsız bilim ve araştırma yapan yer”, anlamından türetildiğini kaydeden Yaşar Üniversitesi Psikoloji öğrencisi Lale Can, bunun günümüz Türkiye’sinde mümkün olmadığını söyledi. Genç kesimin bilim üretmesi gerektiğini ifade eden Can, bu otorite baskısı altında hiç kimsenin işini iyi yapamayacağını dile getirdi. Can, “Bu Nazi Almanya’sında da görüldü, ülkemizde de görülüyor. Efrin saldırıları sürecinde öğrenciler olarak barış dememiz tamamen yasaklandı. Savaşın hiçbir yerde kazanımı; yoktur ama bunu bile söyleyemiyorsun. Bunu yenmenin yolu öğrencilerin birlikte hareket etmesidir. Örneğin Boğaziçi Üniversitesinde bir eylem mi oldu, hemen refleks verip arkadaşlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Eğitim hakkı anayasal bir hak ve asla engellenemez. Ama gözaltı ve tutuklanma süreçlerinde öğrencilerin eğitim hakkı ellerinden alınmış oluyor. Bu durum devletin suç işlediği anlamına geliyor. Devletin suç işlemekten vazgeçmesi gerekiyor” dedi.

EN SON EKLENENLER