Kemal Kurkut cinayeti davası yarın

Üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’u öldüren polis Y.Ş., tutuksuz yargılandığı davada yarın ilk kez hakim karşısına çıkacak. Kurkut ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ, “Kemal Kurkut’un katillerinin peşindeyiz, ama başka Kemaller ölmesin diye de hukuk mücadelesi veriyoruz” dedi.

Diyarbakır’da 21 Mart’ta düzenlenen Newroz kutlamasına katılmak üzere Malatya’dan kente gelen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’u kutlama alanın girişinde kurulan kontrol noktasında gazetecilerin gözleri önünde öldüren polis memuru Y.Ş., olaydan 9 ay sonra ilk kez hakim karşısına çıkacak. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yarın görülecek davada, sanık polis “olası kastla insan öldürme” suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
Davanın en önemli delilini ise, KHK ile kapatılan dihaber’in infaz anına ilişkin yayınladığı fotoğraflar oluşturuyor.
Kurkut ailesinin Avukatı Reyhan Yalçındağ, davanın önemini, dava dosyasının geldiği aşama ile soruşturma ve yargılama sürecindeki eksiklikleri değerlendirdi.
‘O GÖRÜNTÜLER OLMASAYDI…’
Kurkut cinayeti dosyası için, “Aslında bütün Türkiye’nin tanıklık ettiği, neredeyse tasarlanarak dakika dakika hesaplanmış izlenimini uyandıran bir yargısız infaz dosyası, bir cinayet dosyası ile karşı karşıyayız” diyen Yalçındağ, basın mensuplarının olay anına ilişkin görüntüleri, halkın haber alma doğrultusunda yayınlamasının bu cinayetin aydınlatılmasında ciddi bir katkısının olduğunun altını çizdi.
O görüntüler olmasaydı, belki hala bu cinayetin soruşturma aşamasında olacaklarını söyleyen Yalçındağ, “Geçmişte bunun çok örnekleri var. Özellikle son 2 yılda yaşam hakkı ihlallerine dönük olaylarda, hiç açılmayan dosyalar, başlatılmayan soruşturmalar, etkin bir şekilde yürütülmeyen yargılamalarla karşı karşıyayız. Bunun en bariz örneği Baro Başkanımız Tahir Elçi cinayetidir” diye kaydetti.
‘BU DAVA İLE BAŞKA KEMALLER ÖLMESİN DAVASI OLACAK’
Kurkut davasının kamu görevlilerinin bölgede sivillere yönelik işlediği yaşam hakkı ihlalleri konusunda çok önemli olduğunu vurgulayan Yalçındağ, şöyle devam etti: “Bu coğrafyada geçmiş yıllarda sivil Kürt gençlerinin pervasızca öldürüldüğü olaylarda fail asker ya da polis ise, ya hiç açılmayan davalar ya da ciddiyetsiz yürüyen dava süreçleri söz konusu. Failler hak ettiği cezayı almadığı, deliller eksiksiz toplanmadığı ve yargılama adil bir biçimde gelişmediği sürece maalesef geçmiş yıllardan edindiğimiz deneyim de bu. Bu dava vesilesiyle geride kalan çocuklarımız ve gençlerimiz içinde güvenilir bir ortam inşa edilsin diye uğraşıyoruz. Yeni ölümler, yeni hak gaspları yeni yaşam hakkı ihlalleri söz konusu olabilir. Bu açıdan da bu dava son derece önemlidir. Evet, biz Kemal Kurkut’un katillerinin peşindeyiz, ama aynı zamanda başka Kemaller ölmesin diye hukuk mücadelesi veriyoruz.”
TANIK OLAN 60 POLİS SANIK POLİSİN MESLEKTAŞLARI !
Davanın soruşturması ve dosyasının geldiği aşamayla ilgili de bilgi veren Yalçındağ, şunları paylaştı: “Herkesin hafızasında hiç silinmeyecek şekilde kazınan o görüntüler sayesinde bazı aşamalar kaydettik. Ama soruşturma süresince failin tutuklanmaması gibi bir handikap da yaşandı. Bu dosyada tanık olan 60 polis aynı zamanda bu dosyada sanık olan polisin meslektaşları. Sanığın tanıklara etki edebilmesi söz konusu. Dolayısıyla bir sanığın, tanıklara etki edebilme söz konusuysa, diğer tutuklama nedenlerinin yanı sıra CMK gereğince sanık hakkında tutuklama tedbirine başvurulabilir. Oysa bizim ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazlarına rağmen fail bu güne kadar tek bir gün bile tutuklu kalmadı. Bu ülkede eleştiri hakkını kullanan üniversite öğrencileri bir basın açıklamasına katıldı diye aylardır, yıllardır tutuklu kalmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla bizim birincil endişemiz delilleri olumsuz anlamda etki edilebilmesi meselesidir. Diğer endişemiz de sanığın kaçma şüphesi.
Kasten öldürmeden açılan davada müdahil taraf olarak failin nerede olduğu, göreve iade edilmiş mi, hakkında idari soruşturma açılıp, açılmadığı konusunda bir bilgimiz yok. Bütün eksikler göz alındığında biz soruşturma evresindeki ciddi eksiklerin yargılama aşamasına geçildikten sonra da devam edeceğine dair endişelerimiz var.  O nedenle bu dosyada hiçbir eksik ve gedik kalmayacak bir biçimde bu davanın takipçisi olacağız. Bu davada, adalete erişilsin, adil yargılama sonucunda fail hak ettiği cezayı alabilsin ve gizlenen ne gerçek var ise ortaya çıkarılsın diye mücadele edeceğiz. Bu ülkede başka gençler ve başka çocuklar hoyratça ve pervasızca ölmesin diye bir hukuki mücadele sürdüreceğiz.”
BAROLAR BİRLİĞİ BÖLGEDEKİ HAK İHLALLERİNE KAYITSIZ
Avukatlık Yasası’nın tüm avukat ve hukukçulara temel hak ve özgürlükleri koruma yükümlülüğü verdiğine de dikkat çeken Yalçındağ, ama bölgede yaşanan Kemal Kurkut ve diğer yaşam hakkı ihlalleriyle ilgili davalarda Türkiye Barolar Birliği’nin duyarsızlığını, kayıtsızlığı ve görmezden gelme tutumunu eleştirip, kınadı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun diğer hak kategorilerde olduğu gibi sivillere dönük yaşam hakkı ihlalleriyle ilgili olarak da bugüne kadar sessizliğini koruduğunu dile getiren Yalçındağ, “Bu sessizliği görmezden gelemeyeceğimizi de ifade etmek istiyorum. Bu nedenle yüreği özgürlükten, haklardan, başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere tüm haklardan yana olan hukukçuları, avukat arkadaşlarımızı davaya katılması konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum” çağrısında bulundu.
DAVA HAKKINDA 
Diyarbakır’da, 21 Mart günü düzenlenen Newroz için Malatya’dan Diyarbakır’a gelen ve Newroz Parkı’na çıkan Evrim Alataş Caddesi üzerinde vurularak öldürülen Kemal Kurkut için Emniyet tarafından “canlı bomba” açıklaması yapılmıştı. Ancak vurulma anına dair dihaber’in servis ettiği fotoğraflarla yarı çıplak vaziyette kontrol noktasında polislerle tartışan Kurkut’un daha sonra noktayı geçerek koşmaya başladığı ve polisin o sırada açtığı ateşle yaşamını yitirdiği ortaya çıkmıştı.
Fotoğrafların yayınlanması ardından Y.Ş. ve O.M. isimli polisler gözaltına alındı. O.M. savcılık tarafından serbest bırakılırken, Y.Ş. tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Mahkeme, sanık Y.Ş.’yi ‘adli kontrol şartı’ ile serbest bıraktı. Savcı serbest bırakılan polisin tutuklanması için itirazda bulundu, ancak hâkimlik reddetti.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olay ilgili yürüttüğü soruşturmaya dair ‘gizlilik’ kararı aldı. Cinayet ile ilgili başlatılan idari soruşturmada ise polisler açığa alındı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın infazdan 7 ay sonra hazırladığı iddianame, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, sanık polis memuru Y.Ş.’nin “olası kastla insan öldürme” suçundan müebbet hapis ile cezalandırılması istendi. Diğer polis O.M. hakkında ise, Kurkut’un vücudunda çıkan mermi çekirdeklerinin silahından çıkmadığı gerekçesiyle ‘takipsizlik’ kararı verildi.
Olayla ilgili yanlış bilgi veren ve gazetecilerin cinayet anına ilişin çektiği görüntüleri silmeye çalışan polisler hakkında da yine “görevi ihmal, suç delillerini karartma ve gizleme” suçlarından başlatılan soruşturma ise devam ediyor.,
MA

EN SON EKLENENLER