Kıldan tüyden meseleler

Diyanet İşleri Başkanlığı var. Başkanı mütevazı bir şahsiyet.

Halkın parasıyla alınan Mercedes marka araca biner, yine halkın parası ile alınan jakuzide yıkanır.

Bu zatın başında olduğu kurum sık sık çeşitli konularda “açıklamalar” yapar. Çeşitli konular dediysem çok çeşitli demedim. Kendince “önemsediği” tekrar tekrar dert edindiği konular var. O konuları evire çevire, ısıta ısıta gündeme getirir.

Bu konuların başında kadın bedenine yönelik direktifler, talimatlar ya da bilinen haliyle fetvalar gelir.

Bilirisiniz Diyanet İşleri Başkanlığı kadınların ne giydiği, ne sürdüğü, ne yaptığı ile çok yakından ilgili.

Çünkü o kadınların bedenini müdahale edebileceği bir alan olarak görüyor. Din işlerinden sorumlu bir kurum olarak, din işlerinin önemli bir parçası olarak kadınları dinin belirleyebileceği, şekillendirebileceği toplumsal grup olarak kabul ediyor.

Malum erkek egemen dinler kadınları kontrol altına alarak, onların emeklerine, bedenlerine ve kimliklerine sahip olup, benliklerini gasp ederek kendilerini var eder.

Çünkü erkek egemen dinler aynı toplumsal çıkarlara sahip kadınlar sınıfını, içinde din ve devleti de barındıran erkeklik şiddeti ağı ile etkisizleştirip, pasifleştirebildikleri derecede kontrol altında tutup ezip sömürebilir.

Fıtratın kadın erkek arasındaki mücadeleye karışması bu nedenledir.

Kadınların kaç çocuk doğuracakları bu nedenle önemlidir.

Erkeklere çok eşli evlilik aracılığı ile birden fazla kadını kontrol etmesi olanağının verilmesi bu nedenle önemlidir.

Her kadının mutlaka evlenmesi bu nedenle önemlidir.

Kadınların böylece erkeğin kölesi olarak tanımlanması bu nedenle önemlidir.

Kürtajın yasal görüntü altında patikte yasaklanması bu nedenle önemlidir.

Dinin ve erkekliğin kontrolü dışına çıkan kadınların cezalandırılması, şort giydi diye tekmelenmesi, hamile iken dışarı çıkmasının engellenmesi bu nedenle önemlidir.

Yatılı dini okullarından, kuran kurslarına, Ensar Vakfı’na dek yaşanan toplu tecavüzlerin görülmeyip, bu konularda fetva çıkartılmaması, ama annesinin diz kapağından şehvet duyulması üzerine fetva çıkartılması bu nedenle önemlidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı şimdi kadınların kıl-tüy meselesine el attı. Zaten kadın bedenindeki kıl-tüyler genel olarak erkeklerin pek meraklı oldukları bir konu.

Neden mi? Kadınların bedenini kendilerinin eğlence nesnesi olarak görüyorlar. Kadınların “Bedenimiz bizimdir” direnişleri bu erkeklik bakışına karşı ortaya çıkmıştı.

“Mecbur değilsen kaşını, bıyığını, tüylerini aldırmak günahtır. Ama psikolojini bozacak kadar kötüyse aldırabilirsin” diye buyurmuş Diyanet İşleri Başkanlığı kadınlara. Ama tabii hoş görü ve anlayışı elden bırakmadan:

“Bunlardan hareketle İslam âlimleri, herhangi bir zaruret bulunmadıkça kaşların alınmasının caiz olmadığını belirtmişlerdir. Ancak psikolojik rahatsızlığa sebep olacak ölçüde anormalliğin söz konusu olması halinde kadının kaşlarını uygun hale getirmesinde yüz veya dudak üstü kıllarını almasında dinen sakınca yoktur.”

Bakmayın bu kez kıl-tüylerin alınıp şekillendirilmesine yönelik yapılan açıklamalara. Gün gelir alınmayan kıl-tüyler sorun olur, bu kez başka bahanelerle kıllardan kurtulma fetvası çıkartıverilir aynı âlimler tarafından. Çünkü o âlimlerin hizmetinde oldukları kapitalizm ve patriarka (erkek egemen sistem) adlı sistemler var. Bu iki sistemin çıkarına ne gelirse, o âlimler ona göre fetva verecekler. İşleri bu!

Zaten fıtratında kadın erkek eşitliği olmayan bu kurumlar erkek egemen sistemin kurumları değil mi?

Kadınların sağlıklı koşullarda kürtaj olmasını savunacak, kadınlara yönelik erkek şiddetini engelleyecek işler bekleyecek kadar saf değiliz buralardan.

Kadınların kıl-tüylerine gösterdikleri ilginin aynısını erkeklerin kıl-tüylerine göstermesini, erkeklerin beden temizliğine göstermesini beklemeyiz.

Ya da kadınların da cinsel zevkleri olduğunu, erkeklerin bedenlerinin kadınların zevkine göre şekillenmesini dillendirmelerini beklemeyiz.

Aslına bakarsanız Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir tek şey bekleriz. Kadınlara yönelik bu cinsiyetçi müdahaleleri dahil, bu ve benzeri konularda konuşmamasını, fetva falan vermemesini bekleriz. Çünkü kadınların bedeni Diyanet İşleri Başkanlığı ve tüm dini kurumların dışında ve çok üzerindedir.

Diyanet İşleri Başkanı illa bir şey diyecekse işe özeleştiri vererek başlayabilir. Kullandığı Mercedes’i geri verip, jakuzi yerine küvette yıkanmaya geçebilir.

“Bedenimiz bizimdir” diyen kadınları duyup susabilir.

Ve daha önemlisi Diyanet kapatılsın diyen milyonlara kulak verebilir.

EN SON EKLENENLER