Okullarda cihat zili yaklaşırken, eğitimde asimilasyona karşı Alevi mitingi

17 Eylül 2017 de İstanbul Kartalda, ABF şemsiyesi altında bir araya gelen ,Alevi kurumları ve EĞİTİM SEN sendikası tarafından organize edilen, ‘’EĞİTİMDE ASİMİLASYONA VE GERİCİLİĞE KARŞI’’ ALEVİ MİTİNGİuzun bir zamandan bu yana Alevilerin yaptığı ilk toplu protesto gösterisi. 

Türkiyede daha önce İstanbul KADIKÖY mitingi,Ankara da,Sivas davası kararını protesto mitingi gibi büyük çaplı bir kaç eylem olsa da,aleviler bu tip eylemleri sık yapmamaktadır.Bunun birden çok nedeni var.Avrupada koşulların daha elverişli olmasından dolayı, daha sıklıkla bu tip sokak gösterileri tecrübesi ve pratiği var.Bu kısa not’dan sonra  bu mitingi bekleyen sorunlar ve sonuçları değerlendirelim. 

Esasen, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ,aleviler aleyhine bir talim ve terbiye, milli eğitim müfredatı programı hep uygulana gelmiştir.Ancak alevi inanç kimliği ve  felsefesini inkar ve asimile etme amacı güden bu eğitim müfredatına ,12 Eylül askeri darbesi ile başlayan ve giderek hızlandırılan ve yaygınlaştırılan Sünni İslam din eğitimi,sadece devlet okullarında değil aynı zamanda tarikatlar ve cemaatler eliyle öyle bir hakimiyete ulaştı ki , bu din odaklı toplumsal kesim ,15 yıldır din’e dayalı siyaset yapan AKP’yi ezici bir çoğunlukla iktidar yapmaktadır.   

Tabii ki bu,Cumhuriyetin en yanlış ve  kötü politikasıdır. Sadece Türk-İslam kimlikli bir ideolojiye dayandırılan ulus devlet anlayışını sürdürme pahasına, ülkede bulunan tüm demokratik felsefe ve toplumsal dinamikler düşmanlaştırılarak, yok edilme derecesine getirilmişlerdir.Bundan en çok etkilenen İnanç grubu olarak Aleviler,anadolu ve mezopotamyadaki büyük nüfuslarına rağmen,bu gün can güvenlikleri tehdit altındaki bir topluluğa dönüştürülmüşlerdir. 

Bu politik uygulamalarda tüm hükümetlerin payı vardır.Tabii ki CHP nin de.Bu yazıda geçmişin kötü yaşanmışlıklarını anlatmayacağım.Ama bunu da bir yere not etmekte yarar var. Son 15 yıllık AKP dönemi ise bu geçmiş dönem politikalarının bir sonucudur.Yani milliyetçi ve muhafazakar bir toplum yaratan politikaların ve eğitim programlarının sonucudur. 

Eğer yetmişli yılların demokratik devrimci sosyolojisi engellenmeseydi,bu gün kü AKP-MHP’nin  dini gerici muhafazakar ve kafatsçı-ırkçı-milliyetçiliğin yerini, demokratik bağımsızlıkçı toplumsal aydınlanma alacaktı. 

Kemalist-Ulusalcıların en büyük politik hatası, emperyal sisteme integre olmadaki aşırı istekliliği olmuştur.Bu güçlere dayanarak inkar ve asimilasyona dayalı tek tipleştirmeyi daha rahat ve kolay gerçekleştireceklerine inanmışlardır.Bununla epeyce de bir yol aldıkları gözlenmiştir. 

Ancak Kürtleri ,Kızılbaşları ve Koministleri yok edeceğim diye, din eğitimi ve İslami cemaatlere tanınan fırsatlar, o denli çoğalmıştırki,bir müddet sonra boynuz kulağı geçmiştir. Bu gün ise kulak boynuzun darbeleri karşısında çaresizleri oynuyor. 

İşte 17 Eylül mitingi,15 yıldır ileri,çağdaş ve demokratik toplumun üstüne bir karabasan gibi çöken AKP nin, bir yıldan fazladır uyguladığı, Olağanüstü şartlarda yaptığı ve uygulamaya aldığı, Cihadi temelli dindar bir nesli yetiştirme amaçlı ,son Milli Eğitim müfredat programına karşı yapılmaktadır. 

Bu program artık sadece Alevi,Kürt,Koministleri değil,ülkedeki en basit demokratik kültüre ve çağdaş yaşama bile nefes aldırmayacak bir geleceğin de habercisi durumundadır.Bunun göstergesi bu günlerde dahi her gün haber konusu olan mahalle baskısı ve saldırı haberleridir. 

Geçmişte Türk-İslam dışındaki  etnik ve dinsel kimliklerin inkarı vardı.Bugün buna bağımsız düşünceyi geliştirmeyi esas alan, bireyi yetiştirecek bilimsel eğitimi tümüyle kaldırıp, yerine kul’luk kültürünü geliştirecek, kaderci  bir  toplum oluşturma uygulamasına, bu yeni müfredat ile tam olarak geçilmiş olacaktır. 

Bu Eğitim müfredatının içeriği ve sakıncaları, ne alevi kurumları,ne kürt siyasal hareketi, ne de CHP ,eğitim sen ve benzeri çağdaş yaşam kurumları tarafından, yeteri kadar kamuoyuna anlatılıp, ciddi bir kamuoyu oluşturulmuş değildir. 

Hala çok yüzeysel ve sıradan demeçleri aşan bir tepki sözkonusu değildir. Mesala alternatif basın –yayın ve sempozyumlar ile müfredatın can alıcı sakıncalı konuları ve olası sonuçları konusunda ciddi bir aydınlatıcı faaliyet yoktur.Özellikle Eğitim Sen ,HDP,CHP nin konu ile ilgili alternatif bir komisyon değerlendirmesi ve analiz raporu da yayınlanmamıştır. 

Konu Cihadi-İslam eğitimi müfredatı olunca,bundan en fazla tehdit algılaması gereken Alevi toplumu ve kurumlarının da,Eğitim müfredatı ve alternatif önerilerine ilişkin bir komuoyu bigilendirme çalışmasıda olamamıştır.Tüm bu eksik ve yetersizlikler,adeta ‘bekçisiz köyde ,değneksiz gezen hırsız’ misali bir AKP yaratmıştır. 

Önünde ciddi bir engel veya engelleme göremeyen AKP,bu gibi şeyleri  yaparak,hem tabanına bir özgüven kazandırıp,muhtemel bir dağılma psikolojisinin gelişmesini engelliyor.Hemde zaten,onu daha yıllarca düşünmeksizin destekliyecek, dini otoriteler ve Tarikat Şeyhlerinin arkasında yürüyen, bir Kul’lar sürüsünü yetiştirmiş olacak. 

Yani temel kitlesel gücünü,din odaklı bu tip bir toplumsal kesimden alan bir parti,herhalde dincilik faaliyetini hayatın her alanına yaymak isteyecektir. 

Giderek AKP karşıtı,cephesel alanın kulvarı genişlemektedir.Şartlar içeride ve dışarıda giderek aleyhine dönüşecek bir seyire dönüşmektedir.Ama kendiliğinde değil tabi.Mesala Adalet alanında yaşanan zulüm toplumun bir çok kesiminde bir nefrete dönüşmüştür.İşten atılmalar,keyfi tutuklamalar,tüm muhaliflerine karşı ,devlet gücünü kullanarak baskılama ve bastırmalar.  

15 temmuz sonrası Olağanüstü hali bir fırsata dönüştürme politikası,toplumun hak arama  yollarını tamamen kapatıp, askıya alması v.s. ciddi bir toplumsal mağdurlar cephesi yaratmıştır. Doğal olarak tüm bu mağdurların yolları bir şekilde iradeleri dışında bir yerlerde kesişmektedir.Bu kesişme alanında makul bir karşı cephe kurulup hak arayışları ortaklaşabilir ise,bu Zulüm politikası AKP nin aleyhine dönüştürülebilinir. 

17 Eylül mitingini böylesi bir sürecin Cephesel  tarafı olarak alevilerin,diğer toplum kesimleri ile buluşması ve giderek süreklileştirecek bir HAK mücadelesine vesile yapmak için,Alevi kurumlarına süreci ve gelecek dönemi iyi yönetme sorumluluğu düşmektedir. 

Aleviler, kendileri dışındaki tüm AKP madurları ile, birlikte hareket ederek ve ortak platformlarda yer alarak, muhtemel muhalefet gücünün en geniş bir toplumsal tabana dayanmasını teşvik etmeli ve destek içinde hareket ederek,kendi haklarını da dile getirmelidir. 

Eğitim bir toplumun geleceğini planlama ve programlama faaliyetidir. 

Bu en temel toplumsal yatırımı ve gelecek tasarımını, AKP ve benzeri gerici veya ırkçı zihniyetlere bırakmamak için,tüm demokratik, çağdaş yaşam ve özgür bireylerin yetişmesini isteyenler,hertürlü asimilasyona dur diyenler,hep birlikte 17 Eylül’de İstanbul KARTAL’da buluşarak mücadele startı vermeye hazırmısınız. 

Karanlığa karşı, Aydın yarınlar için Haydi Elele. 

 

EN SON EKLENENLER